Maden Mühendisleri Odası tarafından iki yılda bir düzenlenen Kömür Kongresi'nin 17'ncisi 2-4 Haziran 2010 tarihlerinde Zonguldak'ta gerçekleştiriliyor.
Kongrenin açılış oturumu Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Açılış oturumunda bir konuşma yapan Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ramis Muslu, son dönemde madencilik sektöründe meydana gelen ölümlü kazalara dikkat çekerek, “1980 ve 1990 sonrası ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar madencilik sektörünün bugünlere gelmesine neden olmuştur. Özellikle KİT'lerde yaşadığımız, yeniden yapılandırma adı altında özelleştirme, daraltma, küçültme ve taşeronlaştırma politikaları sektörü bu hale getirmiştir. TTK, taşeron uygulamasından daha çok zarar görmeden derhal vazgeçmelidir. Türkiye, modern kölelik anlamına gelen taşeron zihniyetini terk etmelidir” dedi.
Düzenlenen 17. Kömür Kongresi'nin, madencilik sektörüne, Zonguldak ve ülkeye ışık tutacağına inandığını belirten Muslu, kongreyi düzenleyenlere teşekkür etti. Muslu, “Öncelikle bugüne kadar iş kazası sonucu hayatını kaybeden maden şehitlerimize ve 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon Müessesesi -540 kodunda taşeron firmada meydana gelen grizu faciasında hayatlarını kaybeden işçi arkadaşlarımıza Allah'tan rahmet, aile ve akrabalarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. Hatay İskenderun'daki Deniz İkmal Destek Komutanlığı'na düzenlenen hain saldırı da şehit olan 6 askerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla giden gemilere yapılan İsrail saldırısında yaşamını yitiren vatandaşlarımıza ve diğer yardımseverlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, İsrail'i şiddetle kınıyoruz. Bölgemizde düzenlenen 17. Kömür Kongresi'nin, madencilik sektörüne, Zonguldak ve ülkemize ışık tutacağına yürekten inanıyor, kongreyi düzenleyen arkadaşlarımıza ve katkı veren herkese teşekkür ediyoruz. Ülkemiz iş kazalarında dünyada 3., Avrupa'da 1. sıradadır. Sadece son 5 aylık dönemde, Bursa Mustafa Kemal Paşa'da, Balıkkesir Dursunbey'de ve son olarak TTK Karadon Müessesesi'nde -540 kodunda taşeron firmada ölümlü büyük kazalar meydana gelmiştir. Metan gazı patlaması sonucu meydana gelen bu kazaların bilançosu ne yazık ki 63 ölüdür. Ne tesadüftür ki bu kazaların çok sayıda ortak noktası vardır, kazalar, özel sektörde olmuştur. Çalışanların hepsi düşük ücretlidir. İşçiler, sendikasızdır. Çalışanlar yeterince eğitilmemişlerdir. Kazaların nedeni grizu patlamasıdır. Hepsinde denetim boşluğu vardır.Hepsinde, devletin ve işverenin duyarsızlığı vardır" diye konuştu.

“TAŞERON ŞİRKETLER TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİREMEDİ”
Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda yeraltı ana kat hazırlıklarını taşeron eliyle sürme uygulamasının 2004 yılında Kozlu Müessesesi'nde başladığını belirten Muslu, “Hazırlıkların taşerona verilmesinin temel gerekçeleri, kurumun ilerleme hızının düşük olduğu, işçilik maliyetlerinin yüksek olduğu ve hazırlıkların geç kaldığıdır. Özel sektörün ise düşük maliyetle bir arında 25-30 metre yerine en az 100-150 metre ilerleme yapacağı ifade edilmiştir. Bugün gelinen noktada taşeron şirketlerin yaptığı iş aylık ortalama 30-35 metredir. Şirketler, İnşaat Şirketi olup burada bu işi öğrenmektedir. Kullanılan makinelerin çoğunluğu TTK' dan kiralıktır. Lağım ilerlemesi klasik yöntem olan dinamitle yapılmaktadır. Yeni teknoloji getirilmemiştir. İhale edilen işlerin zamanında bitirilemediği, ek süre alınarak bitirilebildiği görülmektedir. Çalışan Ustaların çoğunluğu TTK'dan emeklidir. İşçilerin çoğunluğu genç ve deneyimsizdir. Biz Genel Maden İşçileri Sendikası olarak, yeraltına taşeron sokma düşüncesi gündeme geldiğinde şiddetle karşı çıktık. Karadon'da verilecek işin kapsamını ve doğabilecek zararları bildiğimiz için bu çalışmaların, eğitimli ve işinde uzmanlaşmış kendi personelimiz tarafından yapılabileceğini her fırsatta vurguladık. Bu süre içerisinde bilirkişi raporuyla Kozlu'da yeterli randımanın alınamadığını ve işlerin taahhüt edildiği gibi yapılamadığını ispatladık. Yaptığımız açıklamalarda vahim iş kazalarının yaşanabileceğini söyledik. Karadon'da madenci arkadaşlarımız 19 gün eylem yaptı. Polisiye tedbirler alındı ve iş taşerona verildi.
Bu gerçekler ortadayken, yaşanan faciaya kader ya da kaza denilmesi bizim zorumuza gidiyor. Biz, göz göre göre gelen bu ölümleri güzel bulmuyoruz” dedi.

“TAŞERON ZİHNİYETİ TERKEDİLMELİDİR”
1980 ve 1990 sonrası ülkemde uygulanan ekonomik politikaların madencilik sektörünün bugünlere gelmesine neden olduğunu öne süren Muslu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle KİT'lerde yaşadığımız, yeniden yapılandırma adı altında özelleştirme, daraltma, küçültme ve taşeronlaştırma politikaları sektörü bu hale getirmiştir. TTK, taşeron uygulamasından daha çok zarar görmeden derhal vazgeçmelidir. Türkiye, modern kölelik anlamına gelen taşeron zihniyetini terk etmelidir. Dünyada yaşanan savaşların, çatışmaların ana nedeni enerjidir. Enerji kaynaklarını elinde bulunduran ülkeler dünya ekonomisinde de o derece yönlendirici olmaktadır. Bugün orta doğuda yaşananların temelinde enerji kaynaklarına sahip olma düşüncesi vardır. Ömrünün, petrol ve doğalgaza göre daha uzun olması kömürün önemini artırmaktadır. Türkiye'nin taşkömürü talebi yıllık 20 milyon ton­­dur. Bu talebin 5,5 milyon tonu demir-çelik sektöründe tüketilmektedir. TTK'nin bu sektöre yönelik üretimi ise 375 bin tondur. Türkiye'nin dışarıya ödediği para ise 2 milyar dolar civarındadır. Kuruma 2009 yılı başında alınan 3 bin işçinin olumlu katkıları kendisini üretim artışıyla göstermiştir. 2009 yılında 300 bin tona yakın artış olmuştur. Bu üretim artışı 679 işçi emekli olmasına rağmen sağlanmıştır. Üretim ve verimlilik artışının sürekliliği için işçi açıklarının mutlaka giderilmesi gerekir. Ülkemizin enerjiye olan talebinin karşılanmasında dışa bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliğinin sağlanması için yerli kaynaklara daha fazla önem verilmelidir. Dünyada ve bölgemizde savaşlara sebep olan enerji sektöründe devletin kontrolü ve denetimi zayıflatılmamalıdır. Çatalağzı Termik Elektrik Santrali, TTK'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Hiçbir şart altında özelleştirilmesini doğru bulmuyoruz. ÇATES, TTK bütünlüğü ve demir çelik sektörü için taşkömürünün vazgeçilmez olduğunu her fırsatta anlatmalıyız.”
Üretimin, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınarak ve riskler en aza indirilerek sürdürülmesi gerektiğini belirten Muslu, “İş kazaları, bir yazgı veya kaçınılmaz değildir. Gerekli tedbirlerin alınması halinde önlenmesi veya azaltılması mümkündür. Bu düşüncelerle kongrenin ülkemize ve sektörümüze katkı sağlayacağına inanıyor, saygı ve sevgilerimizi sunuyorum” dedi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Türkiye 17. Kömür Kongresi 2-4 Haziran 2010 tarihleri arasında Zonguldak'ta yapılıyor. Kongrede, kömürün aranmasından tüketimine kadar geçen süreçte kömür madenciliğinde yaşanan gelişmeler ve karşılaşılan sorunlar bilimsel verilerle tartışılacak, son dönemde meydana gelen iş kazaları da değerlendirilecek. Sektördeki teknolojik gelişmelerin sergilendiği Maden Makinaları ve Donanımı Sergisi de kongre süresince açık kalacak.