Zonguldak Eğitim İş Başkanı Metin Kahveci, kamu emekçilerinin haklarının yok olması gerekçesiyle Ankara'da eylem yaptıklarını belirtti.
Kahveci, Son zamanlarda ülkemizin birliği ve bütünlüğü, emekçilerin hakları üzerinde küresel sermayenin oynamaya çalıştığı oyunlar o kadar artmıştır ki, bu saldırıları püskürtmek için kararlı bir duruş sergileyen Konfederasyonumuz, tepkisini kapalı salonlara hapsetmek istememiştir. Bu nedenle Ulusal İradenin sahibi Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, siz görüş ve tepkilerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz dedi.

OYUNLAR ÇOK ARTTI
AKP Hükümetini eleştiren Kahveci, devletin temel görevleri olan eğitim, sağlık, ulaştırma gibi hizmetler piyasa ekonomisine bırakılmak ve paralı hale getirilmek istendiğini ifade ederek açıklamasında şu görüşlere yer verdi: Sendikal haklar mücadelesinde kamu emekçilerinin umudu,  Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, üye sendikalarımızdan katılan delegelerimizle birlikte 2. Olağan Genel Kurulumuzu gerçekleştirdik. Konfederasyon konuklarından CHP Milletvekili Muarem İnce'nin konuşmalarında iktidar olamadığımızdan dolayı Atatürk'ten özür dilemesi CHP Milletvekili İzzet Çetin'in (Eğitim Sen kongresinde soğuk karşılanması, dışlanmasını kastederek) öyle bir sendika düşünün ki genel kongrelerinde saygı duruşundan tamamıyla yoksun, bayrak ve Atatürk resimlerinin olmamasının yarattığı üzüntüyü belirtmesi İ P Genel Başkan yardımcısı Ceyhan Mumcu'nun Silivri zulüm hanesinden ve ABD'nin BOP'nin kirli yüzünü belirtmesi DSP eski Milletvekili Hasan Erçelebi'nin Ülkemizin nereye doğru yuvarlandığını açıklaması, ADD başkanı Tansel Çölaşan'ın Laik Türkiye'nin ve Atatürk ilkelerinin kasıtlı olarak yok edilerek rövanş alınmasına fırsat verilmemesini söylemesi, Yargı Sen Başkanı Emin Ağaoğlu'nun ülkemizde hukuk sisteminin tarafsızlığının kaybolduğunu AKP'nin güdümünde olduğunu 2. Olağan Genel Kurulumuzda belirtmişlerdir. Konfederasyon görüşmelerine ara verilerek kamu emekçilerin haklarının yok olması anlamına gelen basın açıklamamızı yapmak üzere Türk İş binasından Kızılay Milli Nizam Caddesine yürüyüş yapılarak basın açıklamamızı yaptık.
Son zamanlarda ülkemizin birliği ve bütünlüğü, emekçilerin hakları üzerinde küresel sermayenin oynamaya çalıştığı oyunlar o kadar artmıştır ki, bu saldırıları püskürtmek için kararlı bir duruş sergileyen Konfederasyonumuz, tepkisini kapalı salonlara hapsetmek istememiştir. Bu nedenle Ulusal İradenin sahibi Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, siz değerli Basın aracılığıyla, görüş ve tepkilerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

FAŞİZM UYGULAMALAR
Türkiye Cumhuriyeti emperyalist güçlerin lütfüyle kurulmamıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal'in öncülüğünde verilen amansız bir ölüm kalım savaşı sonunda kurulmuştur. Aradan geçen bir asra yakın zamanda, Anayasamızda yazan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti niteliğini daha da ileri götürerek, çağdaş demokrasinin yaşandığı bir ülke olması gerekirken, gittikçe bir polis devletine dönüşmekte, faşizm uygulamaları kanun zoruyla dayatılmaya çalışılmaktadır. 2010 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile yargı tamamen yürütmenin etkisi altına alınırken, 2011 yılında parlamenter sistemimiz devre dışı bırakılarak, çağdaş demokrasilerde olmaması gereken bir şekilde KHK yöntemiyle yasama yetkisi de yürütmeye verilmiştir.
Bütün güçlerin tek elde toplandığı bu dönemde onlarca KHK çıkarılarak birçok bakanlık ve kamu kuruluşunun yapısı değiştirilmiştir. Ancak bu değişiklikler ülkemiz yararına ya da kamu hizmetlerinin gerekliliğine göre yapılmamıştır. Yapılan değişiklikler ya Cumhuriyetimizin temel niteliklerini ortadan kaldırmak ya da kamu hizmetlerini küresel sermayeye açmak şeklinde olmuştur.
HİZMETLER PARALI
HALE GELİYOR
Artık devletin temel görevleri olan eğitim, sağlık, ulaştırma gibi hizmetler piyasa ekonomisine bırakılmak ve paralı hale getirilmek istenmektedir. Bunda büyük ölçüde de yol alınmıştır. Sosyal güvenlik devreden çıkarılmak istenmekte parası olanın yararlanacağı özel sigorta sistemi dayatılmaktadır.
 Tüm bu olumsuzluklardan işçi, işsiz, köylü, esnaf, emekli gibi kesimlerle birlikte en çok kamu emekçileri etkilenmektedir.
Hükümet yargı alanında yapmak istediği değişiklikleri halkoylamasında kabul ettirebilmek için kamu emekçilerine sözde toplu sözleşme hakkı getirmiştir. Ancak birkaç gün önce kamuoyuna açıklandığı üzere Bakanlar Kurulunda imzalanan yasa tasarısında, grev hakkından hiç söz edilmezken özgür toplu sözleşme ilkelerinden çok uzak bir düzenleme getirilmiştir.
Buna rağmen hükümet bu yasayı bile çıkarmakta istekli değildir. Yine birkaç gün önce yeni bir KHK çıkararak kamu çalışanlarının mali haklarında çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Buda göstermektedir ki AKP iktidarı çalışanlarla hiçbir zaman gerçek bir toplu sözleşme masasına oturmayacaktır.

DİRENMEYE KARARLIYIZ
Birleşik Kamu-İş olarak bunu asla kabul etmeyeceğiz. Sendikal haklarımızı kullanıncaya kadar direnmeye kararlıyız. Elbette bu direncimiz kırılmaya çalışılmaktadır. Örneğin Atatürk'e hakaret ettiği mahkeme kararı ile tespit edilen bir bürokratın terfi ettirilmesi üzerine, konuyu eleştiren Kurucu Genel Başkanımız Yüksel Adıbelli, Eğitim-İş eski Genel Sekreteri Levent Akça ve Konfederasyon Başkanı Hasan Kütük'e ayrı ayrı cezalar verilmiştir. Anayasamızın 90. Maddesine göre iç hukuk hükmünde olan ILO sözleşmelerine dayanarak hak arama amacıyla 25 Kasım 2009 tarihinde yapılan iş bırakma eylemi nedeniyle zaman aşımına bir gün kala 800'den fazla demiryolu emekçisine ceza verilmiştir.
Bilinmelidir ki bunlar Birleşik Kamu-İş'i yıldıramaz. İşte burada, konfederasyonumuzun genel kurul üyeleri olarak bu kararlılığımızı sergiliyoruz.
Genel kurulumuzda alacağımız yeni kararlarla üyelerimizle birlikte önümüzdeki dönemde daha etkin demokratik eylemler yaşama geçireceğiz. Buradan tüm demokrasi ve emek güçlerini birlikte mücadeleye çağırıyoruz.