TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu adına Başkan Erdoğan Kaymakçı, 12 Eylül darbesinin 31'inci yıldönümünde bir açıklama yaparak, 12 Eylül'ü oluşturanların yaratmış oldukları hukuksuzluğu ortadan kaldırmanın yolunun örgütlü toplumu geliştirmekten geçtiğini belirtti.
 171 KİŞİNİN 'İŞKENCEDEN
ÖLDÜĞÜ' BELGELENDİ
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 31 yıl geçti. Bundan 31 yıl önce, tank sesleriyle ve marşlarla uyandırılmamızla başlayan süreç Türkiye'yi siyasal, sosyal, hukuksal ve bilimsel alanlarda büyük yıkımlara uğratmıştır. Hukuk, adalet, bilim, emek ve çalışma yaşamı yok edilmiş, emekçilerin kazanılmış bütün hakları zorla ellerinden alındı. 12 Eylül sürecinde 650 bin kişinin gözaltına alınması, 1 milyon 683 bin kişinin fişlenmesi, 230 bin kişinin yargılanması, idam cezaları ve yüzlerce yıla varan cezaların verilmesi, bir toplu yok edişin göstergesi olmuştur. Aynı süreçte, 517 kişiye idam cezası verilmiş, idam cezası verilenlerden 50'si asılmıştır. 388 bin kişiye pasaport verilmemiş, 30 bin kişi 'sakıncalı' olduğu için işten atılmış, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi 'siyasi mülteci' olarak yurtdışına gitmek zorunda kalmış, 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldürülmüş ve 171 kişinin 'işkenceden öldüğü' belgelenmiştir. Türkiye'yi 12 Eylül'e götüren süreçte dış politika faktörleri, ekonomik faktörler, demokratik ve sosyal faktörler rol oynadı. 1970'lerde işçi sınıfının demokratik ve sosyal haklarını geliştirmek için verdiği mücadeleye demokratik kitle örgütlerinin verdiği destek ve kazanımlar, aynı zamanda toplumsal ve siyasal muhalefetin ortak çabasını da yansıyordu. Gençliğin işçi sınıfına verdiği somut destek; işçilerin, köylülerin, gençlerin toplumsal muhalefet alanındaki çabaları ve başarıları, 1970'leri niteleyen gelişmeler arasındadır.
12 EYLÜL HUKUKU HALA
GEÇERLİLİĞİNİ KORUYOR
Bu demokratik ve siyasi gelişmeler; iç savaş kışkırtmalarıyla, aydınlara yönelik suikastlarla, faili meçhul cinayetlerle ve nihayetinde Kahramanmaraş ve Çorum'da yaşanan katliamlarla durdurulmaya, ülke bir askeri darbeye hazır hale getirilmeye çalışıldı. Bunda da başarılı olundu. 11 Temmuz'da yapılması planlanan darbe, 'koşulların daha da olgunlaşması beklenerek' 12 Eylül'e ertelenmiş ve darbe yapıldı. 11 Eylül'de akan kanın, 12 Eylül'de bir anda nasıl kesildiği, neden sıkıyönetim koşullarında akan kana göz yumulduğu bugün hala darbecilerin yanıtlaması gereken sorular olarak duruyor. 12 Eylül hukuku hala geçerliliğini koruyor. Askeri yönetim tarafından hazırlanan Anayasa temel hükümleriyle yürürlüktedir. 12 Eylül'ün ideolojik sonuçları da hala geçerlidir. 12 Eylül; toplumsal dayanışma, sorumluluk, özveri, emek ve alın teri ile bir yerlere gelmek gibi değerleri zedelemiş; apolitiklik, bireycilik, köşe dönücülük, kısa sürede zenginleşmek, kişisel kurtuluşlar için her yolun mubah görülmesi gibi yeni değerleri teşvik etmiş ve yüceltmiştir. 12 Eylül; demokrasinin, özgürlüklerin kısıtlanması, her türden hak arama arayışının ve örgütlenme girişimlerinin baskı altına alınması, madencilik başta olmak üzere kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, gençlerin geleceksizliğe mahkum edilmesi, toplumun gerici ve ırkçı akımların etkisi altında şekillendirilmesinin önünü açmış olmasıyla hatırlanıyor. 12 Eylül ve 12 Eylül'ü oluşturanların yaratmış oldukları hukuksuzluğu ortadan kaldırmanın yolu, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri tamamen kaldırmaktan ve örgütlü toplumu geliştirmekten geçiyor.