Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ve SETA Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması ve Kalite Güvence Sistemli Çalıştayı Zonguldak'ta düzenlendi.

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ve SETA Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması ve Kalite Güvence Sistemli Çalıştayı Zonguldak'ta düzenlendi.
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ve SETA Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması  ve Kalite Güvence Sistemi Çalıştayı, Dedeman Zonguldak Oteli'nde gerçekleştirildi. Çalıştaya Dedeman Zonguldak Oteli önünde Vali Erol Ayyıldız ve yetkililer tarafından karşılanan YÖK Başkanı Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız, ZKÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Durmuş Günay, YÖK Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, SETA Vakfı Dış Politika Direktörü Prof. Dr. Talip Küçükcan, SETA Vakfı Eğitim Direktörü Dr. Bekir Gür ve Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen rektörler katıldı.
Çalıştay'ın açılış konuşmasını Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer yaptı. Dünyada elitist yükseköğretimden kitlesel yükseköğretime geçişte yükseköğretim kurumları ve öğrenci sayılarında önemli artışlar gerçekleştiğini belirten Özer, şöyle konuştu: "bu durum yükseköğretimin finansörleri için maliyetin artmasına neden olmuştur. Yükseköğretimin finansörleri yükseköğretime aktardıkları giderek artan maliyetlerin verimli ve etkin kullanıldığından emin olmak için yükseköğretim kurumlarının hem kendilerine hem de topluma hesap vermelerini talep etmektedir. Diğer taraftan politika yapıcılar,ulusal yükseköğretim kurumlarını, kalite değerlendirmesinin karşılaştırılabilir avantajını kullanarak uluslar arası yükseköğretim pazarını taşımayı da amaçlamaktadır."
Bu gelişmelerin son yıllarda kalite güvencesinin yaygınlaşmasına neden olduğunu anlatan Özer, şunları söyledi: "Ülkeler bir taraftan kalite güvence mekanizmalarını uygulamaya koymakta, diğer taraftan köklü üniversite geleneğine sahip ülkeler mevcut kalite mekanizmaları ve prosedürlerinde revizyon yapmaktadırlar. Konu halen tüm dünyada yükseköğretim kurumları, politika yapıcılar ve kalite güvencesi ajansları tarafından tartışılmaktadır."
Türkiye'nin yükseköğretimde son yıllarda son derece bir genişlemeye tanık olduğunu anlatan Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Yükseköğretime erişim kapasitesi ve dolayısıyla yükseköğretimde okullaşma oranında sıçrama yaşanmış ve bu artışın devam edeceği görülmemektedir. Türkiye'de yükseköğretimdeki en önemli gelişme, toplumsal taleplerin artık daha fazla dikkate alınmasıdır.
Bu durum yükseköğretime erişim kapasite probleminin çözülmesinde yükseköğretime erişim önündeki eşitsizliklerin giderilmesinde kendisini göstermektedir. Artık yükseköğretim kurumları, öğrencilerden ekonomi temsilcilerine kadar geniş spektrumda çok yüksek sayıda aktörü paydaş olarak tanımlamakta ve paydaşlarıyla karşılıklı beklentileri gerçekleştirmek üzere etkileşimi artırmaya çalışmaktadır."
Üniversitelerin, eğitim-öğretim araştırma ve toplumsal hizmet üretimi faaliyetleriyle ilgili birbirleriyle kıyasıya rekabet ettiğini anlatan Özer, şunları söyledi: "Sonuç olarak Türkiye'de yükseköğretim olması gereken doğal mecrasına dönmüş veya dönmektedir. Bu süreci yükseköğretimimizin normalizasyon fazı olarak değerlendirebiliriz. Türkiye'de yükseköğretimin tarihine bakıldığında her yeni üniversite kurulduğunda 'Kalite elden gidiyor'  söylemi dillendirilmektedir. 20-30 yıl önce kurulan üniversitelerimizle ilgili olarak da aynı suçlamalar yapılmıştır. Ancak bu gün baktığımızda bu üniversitelerimiz ülkemizin en saygın üniversiteleri arasında yerlerini almışlar, ülkemizin hem eğitim öğretim hem de bilimsel araştırmalarına önemli katkılar da bulunmaktadırlar."

YENİ BİLGİLER
ÜRETMEK GEREKİR
Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız da, çağdaşlık ve gelişmişlik yolundaki küresel yarışta, bir ülkenin kurumlarının başında şüphesiz ki üniversitelerin geldiğini söyledi.Üniversitelerin, aklın ve bilimin egemen olduğu, bilimin üretilerek insanın hizmetine sunulduğu, eğitimin yaşamla bütünleştiği bilim kültür yuvaları olduğunu anlatan Ayyıldız, şöyle konuştu: "Dünyanın her geçen gün değişen koşullarına ayak uydurabilecek, rekabet edebilecek, bilgi ve beceri ile donatılmış, üreten, yeni fikirlere açık, bilgi ve teknoloji üretimine yatkın, dünyanın her yerinde kabul görecek, nitelikli insan gücünü yetiştirmek yeni bilgileri üreterek dünyanın hizmetine sunmak üniversitelerimizin en temel görevlerindendir."