CHP Zonguldak Milletvekili Köktürk, TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde hazinenin TTK ile ilgili tespitlerini Başbakan Erdoğan'a sordu.

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği soru önergesinde TTK'ya yönelik sübvansiyonların kaldırılmasına yönelik Hazine Müsteşarlığı görüşüne göre TTK'nın kapısına kilit vurulmasının mı hedeflendiğini sordu. Fosil yakıtlara yönelik (Kömür ve benzeri) sağlanan doğrudan hazine kaynaklı finansal desteklerin (subsidies) kaldırılmasına yönelik olarak ilk toplantı Eylül 2009'da G 20 Liderler Zirvesinde, önce üye ülkelerde olmak üzere bu desteklerin miktarlarının tespit edilmesine yönelik olarak alınan bir kararla başlamıştır. Bu çalışmalar ve sonuçların alınarak değerlendirilmesi gibi kararlar, WTO, UNCTAD, OECD gibi uluslar arası finans kuruluşlarının sekretaryalarınca yapılması kararlaştırılmıştır. Bu süreç içerisinde son olarak, ülkelerin, hazineden doğrudan destek sağladıkları nitelikteki kuruluşlara desteğin orta bir vadede tamamen kaldırılması G20 ülkeleri ekonomi bakanları ve merkez bankası başkanlarının görüşü olarak ortaya çıkmış ve bu görüş doğrultusunda ülkemizden de, gereken çalışmaların yapılarak görüşünün bildirilmesi talep edilmiştir. Ülkemizde bu durumda bulunan öncelikli kurumun TTK olduğu bilinmektedir. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bürokrasisi; enerji verimliliğinin artırılmasına bağlı olarak, sübvansiyon ihtiyacının azaltılabileceği, ancak TTK'nin ise, tek metolojik kömür kaynağı taşkömürü üretmesi nedeniyle stratejik bir konumda bulunması dolayısıyle bu statü içine alınmayarak özel bir statüde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden bir görüş sunmuştu. Ancak Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının bürokratlarının bu yöndeki görüşüne rağmen, en son süreçte, "Hazine Müsteşarlığı"nın bu görüşe itibar etmeyerek, TTK'ya sağlanan sübvansiyonların da orta vadede tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu bilgiler ışığında; Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı uzmanlarının aksi yöndeki görüşüne rağmen, Hazine Müsteşarlığının bu görüşe itibar etmeyerek, TTK'ya sağlanan sübvansiyonların da tamamen kaldırılması görüş ve kararına vardığı doğru mudur? Böyle bir anlayış "TTK'nın kapısına kilit vurulması" ile eş anlamlı değil midir?
Ülkemizin iç ve dış borcunun, ülkemizdeki işsizlik oranının rekorlar kırdığı, enerji politikamızın ithal kömür ve ithal doğalgaza bağımlı kılındığı bir süreçten geçerken, dışarıdan dayatılan ülkemizde uygulamaya konulan bu karar ve politikalar ülkemiz çıkarlarıyla ne ölçüde bağdaşmaktadır?