BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Zonguldak'a gelerek Alperen Ocakları İl Başkanlığı'nda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Destici'yi Alperen Ocakları İl Başkanı Murat Karadeniz ve teşkilat üyeleri karşıladı. Gündemi değerlendiren Destici, terörün Türkiye'nin birinci gündem maddesi olduğunu, terör örgütü üyelerinin istedikleri yerde bomba patlatıp deniz otobüsü de kaçırabildiklerini ve Türkiye'nin güvenilir bir ülke olmadığını söyledi.
BBP Genel Başkanı Destici, öncelikle Van depreminde hayatını kaybeden basın mensuplarına Allah'tan rahmet dileyerek, geride kalanlarına başsağlığı diledi. Depremde devlet adı altında yapılan yardımların adaletli dağıtılmadığını ifade eden Destici, şunları söyledi;

YAPILAN YARDIMLARDA BİLE ADAM KAYIRMA VE YANDAŞCILIK YAPILIYOR
Ben bir kere daha o iki basın mensubuna Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün basın camiasının başı sağ olsun. Rabbim inşallah bir daha böyle acılar yaşatmaz. Türkiye gerçekten her konuda olduğu gibi deprem konusunda da her zaman hazırlıksız yakalanıyor. Her seferinde bundan dersler çıkarılacağı dile getiriliyor. Ama maalesef 1999 Kocaeli depremi Düzce ve Sakarya depremi ve Elazığ depremlerinden sonra büyük nutuklar atıldı. Bütün nüfusa ve dar gelirli vatandaşlarımla da dahil olmak üzere deprem vergisi adı altında vergiler yüklendi. Başka kalemlere de vergi konuldu. Deprem meydana geldiğinde ihtiyaç duyulan yerlere yatırılmadı, diğer bütçe açıklarına yatırıldı. Ben deprem bölgesine gittim. Büyük bir kampanya başlatmıştık. Yardımlarla birlikte önce Van'a, daha sonra merkez köylere ve Erciş'i ziyaret ettik. Birinci deprem geniş bir bölgeye yayılmamıştı. Van'da 6 bina yıkılmıştı. Alagöz ve Gedikbulak başta olmak üzere 5-6 köy hasar görmüştü. Erciş'in merkezi ağır derecede yıkılmıştı. Bu kadar dar bölgede meydana gelen depreme bile maalesef yetkililer zamanında müdahale edemedi, ihtiyaçlarını zamanında karşılayamadı. Milletin imdadına yine millet yetişti. Anadolu'nun dört bir tarafından yardımlar aktı. Devletin ötesinde önünde orada hizmetler gerçekleştirildi. Maalesef barınma ve ısınma ihtiyaçları, şimdi bir de kar var, ihtiyaçları giderilmiş değildir. Devlet adı altında yapılan yardımlarda adaletli bile dağıtılmıyor. Adam kayırma ve yandaşçılık yapılıyor. Bu depremde de ders çıkaracağını söyleyenler, bir süre sonra meydana gelen ikinci depremde de ne kadar önlem alınmadığını gördük. DHA Muhabiri Selahattin Kardeşimiz, ailesini evi zarar gördü diye Elazığ'a gönderiyor ve daha sağlam diye Bayram Oteli'nde kalırken hayatını kaybetti. Bunun sorumlusu olanlar bunun hesabını vermelidir. Hiçbir şey karşılıksız kalmamalıdır.

DEMOKRASİ VE BARIŞ ADINA SAHİP ÇIKTIKLARINI SÖYLEYENLER TERÖRE SAHİP ÇIKIYORLAR
Bundan sonraki idarecilere de ders olsun. Orada BDP'liler başta olmak üzere Vali de derhal istifa etmelidir. Buralarda tedbir almayan Belediye Başkanı ve Vali'nin onurlu bir şekilde istifa etmelidir. Etmezlerse İçişleri Bakanlığı soruşturma başlatıp bunları görevden almalıdır. İnşallah bundan sonraki depremlerle ilgili daha çok önlem alınır. Devletimiz bu işi Kızılay'a da bırakmadan, eğer bırakacaksa da Kızılay'a da yardım etmesi gerekir. 50 bin çadır ne demek 70 milyon nüfus var. Devletin elinde en az 250 tane kış şartlarına hazırlıkla barınmayı ve ısınmayı sağlayacak yeni çadır ve çadır üstü konteynırı gibi yerleşke bölgelerini kurmaları lazımdır. Deprem hepimizin acısı oldu. Depremin hemen öncesinde Türkiye'nin gündem maddesi terördü. Yine o olmalıdır. Terör Türkiye'ye en çok zarar veren, milletin geleceğini heba eden, dış ilişkilerde zayıflatmaktadır. KCK operasyonlarının asla durmaması lazım. KCK'ya yapılan operasyonlar durdurulur ve azaltılırsa, Türkiye bu terör belasından bir 27 yıl daha kurtulamaz. Türkiye terörle mücadelede 1 saniye bile ara vermemelidir. Hem KCK, DTK ve PKK'ya yönelik mücadelesini asla bırakmamalıdır. Türkiye güvenilir ülke değildir. Terör örgütü üyeleri istedikleri yerde bomba patlatıp deniz otobüsü de kaçırıyorlar. Her türlü eylemi yürütüyorlar. KCK operasyonlarına karşı çıkanlar, demokrasi ve barış adına sahip çıktıklarını söyleyenler bana göre teröre sahip çıkıyorlar. KCK'ya sahip çıkmak demek, Hatice Belgin'i öldüren o canlı bombaya sahip çıkmak demektir. Alperen Ocakları, Türkiye ve Türk İslam coğrafyası açısından varlığı çok önemli olan bir kuruluşumuzdur. Alperen Ocakları, Türkiye'nin birliğine ve beraberliğine kast edenlere karşı duruşun adıdır. Türkiye'de imanlı ve ahlaklı nesil yetiştirmeyi kendisine şiar edinmiş bu anlamda Türkiye'nin bütün il ve ilçelerine yayılmış bir kuruluşumuzdur.
Hakkari'nin Çukurca ilçesi yakınlarındaki Kazan Vadisi'ne düzenlenen operasyonda ölen terörist Aslan'ın evine yaptığı ziyaretle ilgili soruyu cevaplayan Destici, şunları söyledi;

ORADAKİ OKULLAR, PKK'YA İNSAN KAYNAĞI YETİŞTİREN KURUMLAR HALİNE DÖNMÜŞ
Biz yıllardır şunu savunuyoruz; hatta en son ben 2 ay önce meclis içindeki partileri ve başbakanı ve cumhurbaşkanını ziyaret ederek partimiz tarafından terörle mücadele raporunu anlattım ve sundum. PKK'yı ve onun siyasi uzantılarını muhatap almaktan vazgeçin bölge halkını muhatap alın. Çünkü siz PKK'yı, Kandil'i ve İmralı'yı muhatap aldığınızda onları bölge insanının temsilcisi olarak alıyorsunuz. Asla bunların muhatap alınmaması lazım, şimdi düşünün bir baba ve 13 çocuğu var. Muş'un Korkut ilçesine bağlı köyde oturuyor. Ben milliyetçi bir insanım, ama bizim milliyetçiliğimiz asla etnik kökenliğe dayanmaz. Ama benim ölçüm nedir? Ben Büyük Türk milletinin ferdi olan, o coğrafyada yaşayan, bir ve beraber yaşama mücadelesi gösteren herkesin milliyetçisiyim. Ben aynen bunları İçboğaz Köyü'nde de söyledim. Bir baba düşünün, çocuğu ilkokulu bitirince, sınavlara girince öğretmen okulunu kazanıyor. PKK, bu çocuğu okuldan alınıp dağlara çıkartıyor. Dağlarda cenazesi 16 yaşında ailesine veriliyor. Muştan sonra Bingöl'e Hatice Belgin'in evini ve diğer şehitlerin ailelerini ziyaret ettim. Şehit babalarının ailelerinde ve babalarında o imanın getirdiği bir ferahlama var. Çocuğunu kaybediyor, ama çocuğunun şehit olduğunu söyleyip ferahlıyor. Ama öbür baba oğlunu terörist olarak kaybetmiş. İki acı birden var. Suç şimdi babada mı devlette mi? Oradaki okullar PKK'ya insan kaynağı insan yetiştiren kurumlar haline dönmüş. Dağa çıkmasını engelleyeceğine, senin okulundaki çocuk PKK'nın kaynağı haline geliyor. Esas çözmemiz gereken konu budur. Bize bu işin siyasete alet edilmesini istemediklerini söylediler. Biz ziyaret yaptığımızda kapılarının açık olduğunu söylediler. Beni Muş'ta ölen teröristin ailesi ve köy muhtarı karşıladı. Bütün köylüler köy konağında toplanmış, bütün köylülere aynen bunları aktardım. Etnik kökenimiz ne olursa olsun biz bir milletiz. Asıl amaç Türkiye'yi bölmek, kaosa sürüklemek, bölgesinde lider olmasını önlemek, dünyada güçlü olarak etkin bir şekilde rol almasını önlemektir. Türkiye 27 yılda teröre büyük paralar harcamıştır. Bu paralar ülke ekonomisine harcansaydı, böyle olmayacaktı. Bölge hala daha en az payı alan bölgedir. İlk iş orada güvenliği sağlamaktır. Koruculuk sistemine karşı çıkıyorlar. Evet, koruculuk sisteminin içinde hainler olabilir. Bu sistemi ortadan kaldırırsak, bölgenin tamamını PKK'ya bırakmış olursun. Koruculuk sistemi güçlendirilmeli, devlet orada güvenliğini artırılmalıdır. Bölge insanı anadan gelme dilini konuşabilmeli, bir yandan da Türkiye'nin refahı artırılmalıdır. Türkiye'nin bu konuda imkanı vardır. Türkiye'nin itibari bölgesinin en güçlü lider ülkesi, dünyanın en güçlü 10 ülkesinden birisi yapar. Türkiye'nin en büyük sorunu kötü yönetilmesidir. Türkiye bu süreçte de bu iktidar döneminde ne kadar açılım yaptıysa da hep çuvalladı. Bugün geldiğimiz noktada Kıbrıs, Ermeni ve Kürt açılımı Türkiye'nin başına bela oldu. Türkiye kararlı bir şekilde terörün bütün unsurlarına karşı mücadele etmelidir. İçeride ve dışarıda hiçbir sesi dinlemelidir. PKK, Kürt halkının güvenliğini sağlayan bir yapılanma değildir.