CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı hakkında TBMM’de konuşurken,  “Yargıyı 1982 Anayasasından daha da geri götüren, siyasal yönetime yargının bağımlılığını pekiştiren bir proje, küresel dış destekleriyle, büyük bir aldatmacanın arkasında yaşama sokulmuştur” dedi.
Köktürk, “Anayasamızın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, “Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleyen, bireysel başvuruları karara bağlayan, Anayasa değişikliklerini ise, şekil bakımından inceleyen ve denetleyen bir yüksek mahkemedir” sözleriyle başladığı konuşmasına şöyle devam etti:
“Genel işlevi itibariyle de Anayasa Mahkemeleri, demokratik rejimlerde, meclis çoğunluğunun çıkardığı yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyerek, rejimin aynasal sınırlar çerçevesinde kalmasının temel güvencesidir.
Ancak gelinen noktada, Anayasa Mahkemesi; anayasa yargısı düşüncesinden uzaklaşarak, siyasal iktidarın hegemonyasında olan parlamentonun çıkardığı her türlü yasal düzenlemenin bir “onay makamına” dönüştürülmüştür.
Ülkenin diğer anayasal kurumlarında olduğu gibi; Anayasa Mahkemesi, HSYK ve yüksek mahkemeler üzerinde de, siyasi iktidarın hedefleri doğrultusundaki kadrolaşma, bütün ülkenin gözleri önünde fütursuzca gerçekleştirilmiştir.
Yargıyı 1982 Anayasasından daha da geri götüren, siyasal yönetime yargının bağımlılığını pekiştiren bir proje, küresel dış destekleriyle, büyük bir aldatmacanın arkasında yaşama sokulmuştur.
Yine bu tasarıyla; Anayasa ile çerçevesi çizilen bireysel başvuruların olabildiğince genişletilerek kesinleşmiş yargı kararlarının iptaline olanak sağlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dahi verilmemiş bir süper yetkinin Anayasa Mahkemesine tanınıyor olması, Anayasa Mahkemesinin tüm yargı sistemi içerisinde fiilen en üst düzeydeki temyiz mahkemesi konumuna getirilmesi ve bütün bunların hukukçu dahi olmayan üyelerle gerçekleştirilmesi, hukuk devleti ilkesi ve evrensel yargı düzeni açısından kabul edilebilir bir durum değildir.
Ülkemiz AKP İktidarı döneminde hukuk devletinden hızla uzaklaşmaktadır.  Adı konmamış baskıcı, totaliter bir rejime doğru doludizgin ilerlemektedir.
Parasız eğitim talebinde bulunan Üniversite öğrencileri, insanca yaşam isteyen alanlardaki emekçiler, gerçekleri halkımıza ulaştırmaya çalışan dürüst - saygın gazeteciler ve toplumun tüm kesimleri üzerinde hissettirilen ve kurulan baskı düzenini kalıcılaştırmak için, siyasal iktidara bağımlı bir yargı düzeni yaratılarak, bunları gerçekleştiren iktidar çevreleri ve yandaşları etrafında kalın bir zırh oluşturulmaya çalışılmaktadır.  Ancak; bizler halkımızın Laik, demokratik sosyal hukuk devletimizi korumasız bırakan böyle bir sürece seyirci kalmayacağına, Cumhuriyetimize ve ulus devletimize kararlılıkla sahip çıkacağına yürekten inanıyoruz. “