CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı'nın 22'nci maddesine yönelik önerge üzerine T.B.M.M’de yaptığı konuşmada; tasarının tehlikeli ve kamu yararı barındırmadığını öne sürdü.

 

Köktürk, mecliste yaptığı konuşmasını tutanak olarak gönderdi. Bu tutanağa göre Köktürk’ün konuşması şu şekilde:

 

“Tasarının Bütçe Plan Komisyonunda değiştirilerek kabul edilen 22'nci maddesi "Kamulaştırma ve Tahsis" başlıklıdır. Bu maddeyle gerekli taşınmazların kamulaştırma yetkisi Karayolları Genel Müdürlüğüne verilirken, diğer taraftan tasarının ilgili maddesinin devam eden fıkralarında kamulaştırma bedelinin tamamen ve kısmen ödenmesinin işletme hakkını devralan şirketçe ödenmesinin sözleşmeyle kararlaştırılabileceği hükme bağlanmıştır. Yine bu tasarıyla kara yolu güzergâh planlarına uygun olarak yapılan kamulaştırmalarda ilgili güzergâh planı yürürlükte olduğu sürece 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 23'üncü maddesinin uygulanmayacağı ifade edilmiştir.

 

Kamulaştırma Kanunu'nun 23'üncü maddesi kamulaştırılan taşınmazın sahibinin geri alma hakkını düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre, bu maddenin içeriğine göre kamulaştırılan malın sahibi, şayet kamulaştırılan taşınmaz üzerine idarece beş yıl içerisinde kamulaştırma amacına uygun herhangi bir işlem veya tesis yapılmadığı veya bir başka kamu yararına tahsis edilmediği, yani taşınmazın aynı surette kaldığı hâllerde taşınmaz malikinin bedelini faiziyle beraber ödemek suretiyle taşınmazını geri alabileceğini düzenlemektedir. Dolayısıyla 22'nci maddenin ilgili fıkralarında getirilen düzenleme, kara yolları güzergâh planlarına uygun olarak yapılan kamulaştırmalarda bu maddenin uygulanmayacağı hükmünü getirmektedir.

 

Bu düzenlemenin getirilme gerekçesi, bu tür yolların gerek planların hazırlanması gerekse tamamlanmasının süre alacağı mantığından kaynaklanabilir. Ancak bu mantıkla hareket edildiğinde bu yolların planlarının yapılması ve tamamlanmasına uygun makul bir sürenin yasaya konulması gerekirken, tam tersine, 23'üncü maddenin tamamen uygulanmayacağı düzenlemesi getirilmesi hem makul değildir, hem hukuki değildir, hem de Anayasa'mızın ve iç hukuk düzenimizin buna yönelik düzenlemeleriyle açıkça çelişmektedir.

 

Kamulaştırma bedelinin sözleşme hükümleri doğrultusunda işletici veya işletenler tarafından ödenebileceği hükmü, Anayasa'mızın 46'ncı maddesinde yer alan kamulaştırma bedelinin istisnalar dışında nakden ve peşinen ödeneceği ve yine, bütçede ödenek olmadığı durumlarda kamulaştırma yapılamayacağına yönelik hükümleriyle açıkça çelişki oluşturmaktadır. Bu kanunla getirilen istisna, Anayasa'nın 46'ncı maddesinde belirtilen istisnalar arasında da sayılmamıştır.

 

22'nci maddeyle getirilen düzenleme, mülkiyet hakkını düzenleyen, mülkiyet hakkını koruyan ve sınırlamalarını gösteren gerek Anayasa'nın 35'inci maddesiyle gerekse kamulaştırmanın temel ilkelerini belirleyen Anayasa'nın 46'ncı maddesiyle gerekse bu kamulaştırma hükümlerini daha geniş bir şekilde içeren Kamulaştırma Yasası'yla kesinlikle bağdaşmamaktadır. Kamulaştırma Yasası ve Anayasa'nın ilgili düzenlemeleriyle bağdaşmayan bu madde hükmünün tasarı metninden çıkartılması doğru, gerekli ve zorunludur.

22'nci maddenin yanı sıra, görüşmekte olduğumuz tasarının genel gerekçesine bakıldığında, amacının:

·         Özelleştirmeye ilişkin mevcut hukuki boşluğu doldurmak,

·         Kurumun teşkilat yapısını değiştirerek, diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da AKP'nin siyasi kadrolaşmasının önünü açmak,

·         Otoyollardan ücretsiz yararlanma hakkını tamamen kaldırmak,

·         Kara yollarının işletmesinin devredilmesini imtiyaz sözleşmelerine bağlamak suretiyle tıpkı Osmanlı'nın son dönemlerinde olduğu gibi yeni bir duyunu umumiye yaratmak olduğu açıkça görülmektedir.

 

Bu yönleri itibarıyla tasarı; son derece tehlikeli, içinde kamu yararı barındırmayan ve ulusal çıkarlarımıza açıkça aykırılık oluşturan bir tasarıdır ve bu tasarıyla kısa vadede finansman sağlamak amacıyla gelecekteki gelirlerden vazgeçmek suretiyle çocuklarımızın, ülkemizin geleceği ipotek altına alınmakta, vicdanlarımız âdeta kanatılmaktadır.”