KESK'e bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Orhan Yılmaz, yazılı bir açıklama yaparak, türbanın ülke gündemine temcit pilavı gibi sokularak asıl gündemden uzaklaşıldığını belirtti.
Şube Başkanı Yılmaz, çocukların başörtüsüyle istismar edilmelerine izin vermeyeceklerini belirterek şöyle konuştu;
"ÇOCUKLARIMIZIN KİŞİSEL
GELİŞİMİNİ ETKİLİYOR"
"Çocuklarımızın gelişim süreçlerinde aile, çevre ve toplum değerlerinin oynadığı rolün etkisi elbette azımsanmayacak düzeydedir. Toplumsal, kültürel ve siyasal değerler kümesinde çocuklarımız kendi benliklerini kazanmaya başlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, çocuk, ailenin üzerinde her türlü tasarrufu kullanabileceği bir konumda değildir. Ailesinin, toplumun ya da devletin dayattığı değerlere karşı çocuğun kendi benliğini yapılandırması açısından eleştirel yaklaşabilmenin ilk adımı okullarda verilen eğitimle birlikte gerçekleşmektedir. Okullar nasıl yurttaş yetiştirilmek istendiği sorusuna verilebilecek somut cevapları bünyesinde barındıran kurumlardır. Bu sebepledir ki çocuklarımızın kişisel gelişimlerine birçok etkide bulunmaktadırlar. Dolayısıyla okulların demokratik bir eğitim hizmeti vermeleri amaçlandığında bu hizmetin örgütlenmesi sürecinin her aşaması demokratik değerlerle oluşturulmalıdır. Bilimsel ve demokratik ilkeler çerçevesinde örgütlenmiş bir eğitim hizmeti çocuklarımızın içinde bulundukları toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasal değerler ile daha evrensel değerleri karşılaştırma ve tanıma imkanı bulabilmeleri açısından büyük öneme sahiptir."
"BASKI YAPMADAN
KENDİ KARARLARINI
ALMA İMKANI SAĞLANSIN"
"Son günlerde ilköğretimdeki öğrencilerimizin başörtüsü ile okula girebilmeleri üzerinden gerçekleştirilen tartışmalar son derece ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Henüz reşit olmamış çocuklarımızın üzerinde oluşturulan ve aile, toplum ve devlet işbirliği üzerinden genişletilen dini değerlerin ve sembollerin taşıyıcılığı baskısı kabul edilemez. Daha açık ifade etmek gerekirse 20 yaşındaki bireyle 8 ya da 12 yaşındaki bir çocuğun iradesi ile yükümlülük altına gireceği sorumluluklar birbirinden çok farklı sonuçlar doğuracağından reşit olmamış bireyin bu kapsamda korumaya alınması hukuken de bir zorunluluktur. Demokrasinin en temel ilkesi azınlığın çoğunluk içinde erimeden kendisini ifade edebilmesi olanaklarından eşitçe yararlanabileceği imkanların sunulmasıdır. Demokratik, bilimsel ve laik eğitimin amacı da çocuklarımızı ve geleceklerini kuşatma altına almak değil, aksine gelecekleri üzerinde daha geniş bir perspektiften bakarak, baskı altında kalmadan kendi kararlarını alabilmenin imkanlarını sağlamaktır. Bu nedenle bilimsel, laik ve evrensel ilkelerle kuşatılmış bir eğitim sistemi, bireye ona dayatılan değerlere karşı bir özerklik kazandırılmasının ilk koşuludur. Bu yüzden çocuklarımız daha kişisel gelişimlerini tamamlamadan ailelerinin değerlerine mahkum edilmemelidir."
"BU İSTİSMARIN
DERİNLEŞMESİNE
ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ"
"Kaldı ki kişisel gelişimlerini tamamlayabilmeleri açısından tahakküm altına alınmaktan ziyade daha özgür bir yapı içerisinde bu süreci tamamlamaları gerekmektedir. İlköğretim ve ortaöğretimde başörtüsünün serbestliği tartışmalarında göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta da zorunlu din dersi uygulamasıdır. Bu uygulama ile bir dinin belirli bir mezhebinin öğretilerinin çocuklarımıza dayatılması kabul edilemezken, çocuklarımızı dini sembollerin taşıyıcıları haline getirerek tartışmayı buraya sıkıştırmak ve onların üzerindeki baskının yetişkinlerce meşrulaştırılması çabaları da aynı şekilde kabul edilemez.
Eğitim Sen olarak herkesin kamusal, parasız, demokratik, bilimsel ve laik bir eğitim hizmetinden eşit ve özgürce yararlanabilmesi mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla verdiğimiz bilinmelidir. Türbanın bu ülke gündemine temcit pilavı gibi sokularak asıl sorunların göz ardı edilmesine ve işsizliğin, yokluğun ve yoksulluğun üstünü türban ile örtme çabalarının boşa olduğunu belirtmek istiyoruz.
Bu nedenle türban ya da başörtüsü ya da adına ne derseniz deyin bez parçalarıyla çocuklarımız üzerindeki istismarın derinleşmesine asla izin vermeyeceğiz."