TKP Zonguldak il Komitesi 1970 yılında yüzde 19.6 oranındaki sendikalı işçi sayısının 2006'da yüzde 7'e düştüğüne dikkat çektiği basın açıklamasında emekten yana mücadele edenlerin yanında olacaklarını bildirdi.

* Şimdi birileri diyecek ki; Ercan Candan ikna etti de ondan girdiler ocağa. Bir düşünün; o işçilerin arkasında güçlü bir sendika (AKP yanlısı değil tabi) olsa idi, sonuç aynı mı olurdu? Örgütsüz olmasalardı, evde aş bekleyen ailelerinin sırtlarına yüklediği çaresizlik olmasaydı…

* Herkesin gözü önünde gazeteci-polis dövebilen ve de kısa bir sürede serbest kalabilen bir maden işletmecimiz, oda başkanımız var. Bunların iş yerlerinde çalışan işçilerin hakkını kim, nasıl koruyacak? Emniyet mensubunun hakkı bile korunamıyorsa, bunu sormak hakkımız değil mi yoksa?

* GMİS Yönetimi ''Başkanlar Kurulu toplantısında özel sektörde örgütlenme kararı aldık. İlk öncelikli hedeflerimizden birisi özel sektörde örgütlenmek olacak.'' şeklindeki olumlu söylemlerin arkasında da durmalı, gerçekten emekten yana sendikacılık yapmak üzere yola çıktıklarını söylev bazında arşivlere terk etmeyerek yaşama geçirmek zorundadır.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Zonguldak il Komitesi yazılı bir açıklama yaparak bölgedeki işçi eylemlerine dikkat çekerken, örgütlenme konusunda GMİS'i göreve çağırdı. İşçilerin hakkını AKP yanlısı olmayan sendikanın alabileceğini ifade eden TKP il Komitesi yazılı açıklamasında şu vurgulamaları yaptı:

ARKALARINDA GÜÇLÜ
SENDİKA YOKTU
Star işçilerinin hak arayışı eylemlerinin sayısını unuttuk neredeyse. Bu kez Hema işçileri ayaklandı. Hema A.Ş'nin Kandilli İşletmesi çalışanları ''TTK'da çalışan arkadaşımız yılda 4 ton kömür alırken biz 1 ton kömür alamıyoruz. İkramiyemiz, yemek paramız, bayram paramız, çocuk paramız yok, normal 700 ve 1000 lira arasında maaş alıyoruz. Maaşlarımıza dört yıldır hiç zam yapılmadı'' diye belirttikleri isteklerle eyleme geçtiler. Arkalarında üyesi oldukları güçlü bir sendika yoktu, örgütsüzlerdi biliyorlardı ama; insan onuruna yakışır bir yaşam onların da hakkıydı: Bıçak kemiğe dokundu, eylem kararı aldılar. Direnebildikleri kadar direndiler de. Sermaye savunucusu AKP'nin Zonguldak Milletvekili Ercan Candan'ın tehditlerinin de etkisiyle son verdiler eylemlerine. Birileri açlığa-sefalete sürüklediği/mahkum ettiği emekçilerin direnişinin geçici de olsa kırılmasından memnundur şüphesiz.

ABA ALTINDAN SOPA
1970'te yüzde 19,6 olan sendikalı işçi oranı 2006'da yüzde 7,0'a kadar düştü. AKP iktidarı döneminde doruk noktaya ulaşmış olan özelleştirme ve taşeronlaştırmalar eliyle bu tablo daha vahim bir hal almış; sendikasızlar ordusuna bir de işsizler ordusu eklenmiştir. Emekçi kesim örgütlü-sendikalı, sendikasız ve işsiz olmak üzere ayrıştırılarak birbirleriyle iş kapma yarışına girer bir hale getirilerek emek dayanışması yok edilmeye çalışılmakta; sermayenin çıkarları ön planda tutulmaktadır. Komşu ülkelerle sıfır problem politikalarının geldiği nokta ortada. Ülke içindeki çalışma koşulları ile ilgili politikalarının geldiği nokta da. Patron sınıfı her koşulda kârına kâr katsın, gerisi ne olursa olsunun savunucusu AKP'nin vekili eylemdeki işçilerle görüşmeye geliyor. Oylarıyla iktidara geldikleri halkı-işçileri savunmuyor sayın vekil. İşveren adına sözler veriyor ve aba altından sopa göstererek işçileri tehdit etmekten de geri durmuyor. Üstelik, ismini dahi anımsayamadığı işveren adına yapıyor bunları. Şubat ayında belirlenecek (!) olan oranını dahi bilmediği maaş zammından söz ediyor. Tersane işçilerine kimsenin sahip çıkmadığını bu yüzden de perişan olduklarını söyleyip korkutmaya çalışıyor işçileri. ''Yarın son gün; ya bugün ocağa girersiniz ya da sonra tazminatsız işten çıkarılırsınız'' tehdidini savurmaktan da geri durmuyor. Hızını alamıyor vekil ''şimdi ocağa girmeyip işten atılırsanız, sonra iş diye kapıma yanıma gelmeyin'' diyor. Hema'da çalışan kaç işçi vekilin referansı-ricası ile işe girdi diye merak ediyoruz doğrusu. Öyle ya, dün bir bugün iki… Ne zaman başardın bu işi? Bu işçiler yedi yıldır çalışıyor bu iş yerinde.

İŞÇİNİN N HAKKINI KİM KORUYACAK?
İşçiler eylemlerine son vererek ocağa girdi. Şimdi birileri diyecek ki; Ercan Candan ikna etti de ondan girdiler ocağa. Bir düşünün; o işçilerin arkasında güçlü bir sendika (AKP yanlısı değil tabi) olsa idi, sonuç aynı mı olurdu? Örgütsüz olmasalardı, evde aş bekleyen ailelerinin sırtlarına yüklediği çaresizlik olmasaydı… Bir düşünün, Ercan Candan orada işvereni savunup işçileri tehdit edebilir miydi? Yeri gelmişken, Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız, Halkın Sesi Gazetesi'ne verdiği röportajda: Öncelikle kim ne çıkarıyorsa çıkarsın, bizim önceliğimiz; Zonguldaklıların refah, huzur, mutluluğu ve güvenliği. Siz aşağıdan maden çıkarıyorsunuz, yukarıdaki adam huzursuz olmayacak…'' diyor. Çok güzel de, aşağıda çalıştırılanlar, kömürü üretenler yani; onların refahı, huzuru, mutluluğu ve de güvenliği desek.. Hak eylemindeki işçileri AKP'li vekil alenen tehdit ediyor; herkesin gözü önünde gazeteci-polis dövebilen ve de kısa bir sürede serbest kalabilen bir maden işletmecimiz, oda başkanımız var. Bunların iş yerlerinde çalışan işçilerin hakkını kim, nasıl koruyacak? Emniyet mensubunun hakkı bile korunamıyorsa, bunu sormak hakkımız değil mi yoksa?

GMİS'E ÇAĞRI
Son olarak, GMİS Yönetiminin 1 Mayıs'ta, 24 Kasım Kadına Şiddete Hayır eyleminde, 21 Aralık'ta KESK'in Haksızlıklara ve Hukuksuzluklara karşı grevli eyleminde destek ve katkıları unutulmayacaktır. Ancak, GMİS Yönetimi ''Başkanlar Kurulu toplantısında özel sektörde örgütlenme kararı aldık. İlk öncelikli hedeflerimizden birisi özel sektörde örgütlenmek olacak.'' şeklindeki olumlu söylemlerin arkasında da durmalı, gerçekten emekten yana sendikacılık yapmak üzere yola çıktıklarını söylev bazında arşivlere terk etmeyerek yaşama geçirmek zorundadır. Bunu başardıkları an, şanlı bir geçmişe sahip maden işçilerinin gerçek temsilcisi olduklarını-olabileceklerini de kanıtlayarak tarihe geçeceklerini unutmadan. Türkiye Komünist Partisi olarak bugüne değin olduğu gibi bundan sonrada emekten yana savaşım verenlerinin yanında olacağız. Zafer örgütlenen-direnen-emperyalizme karşı mücadele eden emekçinin olacaktır.