Bezm-i alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinin 7 Kasım 1914 yılında Kandilli açıklarında Rus Donanması tarafından batırılması sonucunda 83 askerimizin şehit olmasının yıldönümünde anma toplantısı düzenlendi.

Kdz. Ereğli Sahiline belediye tarafından yaptırılan Sarıkamış Şehitliği Anıtı'ndaki çelenk koyma töreninin ardından, denize çelenk bırakıldı.

Prof. Dr. Birgür Sönmez'in Sarıkamış'a yiyecek, mühimmat götüren bu üç gemide 3 bin askerin şehit olduğuna dönük  olarak öne sürdüğü sav gerçekleri yansıtmıyor. Bu üç gemide toplam 220 mürettebat ve askerin bulunduğu ve Ruslar tarafından batırılan üç gemide de toplam 83 şehitin bulunduğu gerçeğine rağmen, "üç gemide 3 bin asker şehit oldu" iddiaları ortaya atılıyor.

Bu konuyla ilgili olarak 22 Aralık 2009 tarihinde yayımlanan son yazısında Gazeteniz Önder'in köşe yazarlarından Eyüp Bektaş konuyu şöyle dile getirmişti.

                ŞEHİTLER NEREDE

Sarıkamış Harekatına askeri mühimmat, gıda ve kışlık giysi götüren Bezm-i alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı 3 kuru yük gemisinin, 1914 yılının 7 Kasım tarihinde Kandilli açıklarında Rus donanması tarafından batırılması sonucunda 3 bin askerin şehit olduğu iddiasının doğru olmadığını ortaya koyduk.

Bu iddianın tam tersine NTV Tarih Dergisi tarafından yayımlanan araştırmada, "Üç gemide toplam 220 kişi vardır. Saldırıda bunlardan 17'si kurtulur, 120 kişiyi de Ruslar kurtarır. Toplam 83 kişi şehit olur" ifadesi tarihi bir hatayı düzelttirmiştir.

Nereden çıktı bu 3 bin rakamı?

Tarih ile oynamak bu kadar basit ve kolay olmamalı.

Ayrıca, NTV Tarih Sarıkamış'ta 90 bin askerin değil, 55 bin askerin şehit olduğunu da vurguladı.

 

 

Sarıkamış Harekatına askeri mühimmat, gıda ve kışlık giysi taşıyan bu üç geminin batırıldığı ve burada 3 bin askerin şehit olduğu iddiası ve bunun da 2007 yılında ortaya atılması üzerine çok kişi ile görüştüm.

Askeriyenin bizzat içinde bulunduğu bu anma törenlerinde gerçeği ulaşmak öncelikle olayın geçtiği bu bölgede bizleri çok yakından ilgilendiriyor.

Tarihe not bırakırken gerçekli olunmalı.

"3 gemide 3 bin asker şehit oldu" sözü doğru çıkmadı.

"Sarıkamış Harekatı"nda 90 bin asker şehit oldu? görüşünün de gerçeği yansıtmadığı açıklandı.

İki iddia ve ikisi de doğru değil.

Peki niye böyle doğru olmayan açıklamalar ile kafalar karıştırıp, tarihe doğru olmayan notlar bırakılır?

Sebebi ne?

Valla bu soruya yanıt vermekte zorlanıyorum.

Ama kafam karışık.

 

 

Kdz. Ereğli Belediyesi'nin önceki Başkanı Ruhi Cöbekoğlu'nu arada bir ziyarete giderim.

Geçtiğimiz hafta birkaç saatimiz geçti bu ziyarette.

Söz döndü dolandı ve bu Sarıkamış Harekatı ile ilgili iddialara geldi.

Kardeşi Seydi Cöbekoğlu ile birlikte Ruhi Cöbekoğlu 3 bir askerin şehit olduğu iddiasını doğru bulmadıkları gibi bir görüş daha attılar ortaya:

 

-Peki 83 asker şehit oldu ise bunların mezarı nerede?

 

Soru o kadar açık ki, bir anda şaşırdım.

 

83 tane yiğit şehit oluyor ve mezarları yok.

 

Cöbekoğlu sürdürdü sözlerini:

 

"Deniz kabul etmez. Boğuldular ise bile deniz bu cesetleri sahile atar."

 

-Bu görüş doğru mu? Doğru!.. İş iyice çatallaştı.

 

Kimse ağzım var diye sallamayacak konuşurken biraz dikkatli olacak. Ve yutturulmaya çalışılan doğru olmayan tarihsel ifadelerin yanlışlığının üzerine gidecek.

 

Bundan böyle kimse çıkıp da, Sarıkamış Harekatı'na askeri mühimmat, gıda ve kışlık giysi taşıyan ve Kandilli açıklarında Rus Donanması tarafından batırılan üç gemide 3 bin asker şehit oldu demeye kalkmasın. Ayıp olur! Dahası komik duruma düşer.

 

Bu konuda bir farklı görüş de Zeki Yaldız'dan geldi. Tarih Öğretmeni Zeki Yaldız, "Biz bu gemilerin batırıldığını öğretmen okullarında öğrendik. Bu iddia yeni değil ki. Niye yeni bir buluş gibi anlatılıyor ki" dedi.

 

Zeki öğretmenin ifadelerini doğru kabul edersek -ki benim için doğrudur, mesleği tarihtir- o zaman iş tamamen karışıyor.

Tarih birilerinin bireysel tatmin aracı olacak kadar soyut bir kavram mıdır?

Koskocaman Karadeniz Ereğli'de; bu tarihimizle oynama alışkanlığındakilerin elindeki lolitopa kimse müdahale etmeyecek midir?

 

Yazıktır ve yanlıştır bu olaylar.

Tarih tribün şov yapılamayacak kadar önemlidir ve yaşamsaldır.

 

Son söz olarak soruyorum: 3 bin şehit olduğunu söyleyenlere "cesetler nerede?" demiyorum.

NTV Tarih'in ortaya attığı 3 gemide 83 şehit var ise ve doğru kabul edelim; nerede bu 83 şehitin cesedi.

Buharlaştı mı?

 

*Bektaş'ın 11 Kasım 2009'da aynı konudaki yazısı da şöyle:

TARİHİ HATA MI?

Prof. Dr. Birgür Sönmez, 6 Kasım 1914 tarihinde İstanbul'dan, içinde 3 bin asker, 2 tayyare, askeri mühimmat, gıda ve kışlık giysi bulunan Bezm-i alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı 3 kuru yük gemisinin Ereğli-Zonguldak arasında Kandilli açıklarında 7 Kasım 1914 saat 07.45'de Rus donanması tarafından batırıldığını yaptığı araştırmalar ile tespit etti ve  2007 yılından itibaren de bu üç geminin batırılarak 3 bin askerin şehit oluşu törenlerle anılıyor. 

Sayın Sönmez'in 93 yıl sonra karanlıktan çıkararak gündeme getirdiği bu olayla ilgili anma etkinliklerine Kdz. Ereğli Belediyesi kentin en gözde noktasına bir şehitlik yaparak sahip de çıktı. 7 Kasım 2009 tarihinde Sarıkamış Şehitliği Anıtı törenle açıldı. Aynı gün akşamı Prof. Sönmez Atatürk Kültür Merkezi'nde bir de konferans verdi.

Konferansı izledim. Sayın Sönmez çok iyi bir araştırma yapmış ve yıkılan Sovyetler Birliği'nden elde edilen görüntülerin de üzerine konuşarak Sarıkamış Savaşı'nı anlatırken, ben hep Kandilli açıklarında batan Bezm-i alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı 3 kuru yük gemisinin sülietlerini gözümün önüne getirmeye çalıştım.

Düşündüm!..

Sarıkamış'ta soğukta çarpışan Türk askerlerine mühimmat ve yiyecek götüren üç kuru yük gemisi ve içindekileri?

-3 bin asker

-2 tayyare

-Askeri mühimmat

-Gıda ve kışlık giysi

Bunları yan yana koyduğumda, her şeyi kabul edebiliyorum da 3 bin askerin o gemilere onca mühimmat, gıda ve yiyeceğe rağmen nasıl bindirildiğine aklımı kestiremiyorum.

Hatta, 2 tayyare, askeri mühimmat, gıda ve kışlık giysi de gemilere yüklemeden 3 bin askerin bu üç gemiye nasıl bindirildiğine mantık bulamıyorum.

Beynimi sürekli kurcalayan "Bir hata olmasın!" sorusuna yanıt bulmaya çalışsam da içinden çıkamıyorum.

Günlerdir beynimi kemiren bu düşüncemi düşüncesine değer verdiğim dostlarıma anlatarak beyin jimnastiği yapmaya başladım ama içinden çıkamadım.

Ortak akıl, bu üç gemide değil 3 bin asker en çok 300 kişi olabileceği noktasında buluşuyor.

Albay emeklisi bir ağabeyi arıyorum ve "Kuşkularım var. Bu konuda tarihe yanlış bir not düşülmesin. Yapılan araştırmaya asla saygısızlık yapmak da istemiyorum ama bu üç gemiye 3 bin askerin bindirilmesi mümkün değil" diye beynimi kemiren kurdun yarattığı rahatsızlığı anlatıyorum.

İlk tepki; böyle bir şeyin olamayacağı ifade ediliyor.

Anlatıyorum ve gözünün önüne 3 bin kişiyi getirmesini istiyorum.

Nerede otururlar ve yatarlar, nerede yemek yer ve dolaşırlar?

Öyle ya; bir iki saatlik durum değil ki bu?

Günlerce sürecek bir yolculuk.

Hem asker spor yapar, koşar koşturur. Savaşa giden askerin diri olması gerek.

Albay ağabeyime bunları anlattıkça, telefondaki sesi değişmeye başlıyor.

Israrla, "Amacım Ruslar tarafından batırıldığı iddia edilen bu üç gemide 3 bin askerin olmasının mümkün olmadığına dikkat çekmek. Yapılan araştırma bir daha gözden geçirilsin ve daha sağlıklı bir bilgiye ulaşılsın" diyorum.

Bu da yetmiyor ve internette araştırma yapmaya başlıyorum.

http://www.guvenislamoglu.com/default.asp?m_id=2§ion_id=24&c_id=345&title=Sar%C4%B1kam%C4%B1%C5%9F%20Deniz%20%C5%9Eehitleri sayfasında bu üç geminin batırılmasıyla ilgili bazı belgelerin yayınlandığını görüyorum.

Okuyorum olayı.

Hiçbir yerinde gemide 3 bin askerin bulunduğundan bahsedilmiyor.

Hatta bu gemileri bulan deniz araştırmacısı Selçuk Kolay ile yapılan röportajı da aynı sayfada okuyorum.

Aradığım 3 gemiye nasıl bildirilip de yolculuk yaptıkları öne sürülen 3 bin askerle ilgili bir ifade.

Yok!..

Anlayamıyorum?

Ordunun bile en üst düzeyde temsil edildiği törenler yapılırken,  ben kendi kendime "Bu gemilerde 3 bin asker yoktu" diye ortaya çıktığımda topa tutulacağımı bile bile bu kuşkumu aktarmaya karar verdim.

Birilerinin dikkatini çeksin de, batırılan bu üç geminin boş olduğunu da kabul ederek üç bin askerin nasıl bindirildiğini açıklanır ve önümüzdeki süreç içinde bir çok kişide doğabilecek kuşkuların önüne geçilir.

Veya, 3 bin askerin o gemilere bildirilebilmesinin mümkün olmadığı gerçeği de kabul görerek bir düzeltme yapılır.

Amacım havayı bulandırmak değil, tarihi sapmaların önüne geçebilmek için katkı vermek sadece?