Tasarım ve mask sanatçısı emekli öğretmen Mehmet Türkçelik, Filyos’taki atölyesinde deniz dalgalarının kıyıya attığı dal, ot, kök, odun parçaları, deniz canlılarının kabukları, türlü çeşit taşları tasarlayıp sanata dönüştürüyor.  

Ekokritik yazılarıyla tanınan Serpil Oppermann, geçtiğimiz aylarda Johns Hopkins University bünyesinde yayınlanan bir makalesinde Türkçelik'e de yer verdi. Ekim 2019'da yer alan 'Mavi Beşeri Bilimlerde Öyküler Denizler ve Yaşayan Metaforlar' başlıklı yazıda Türkçelik şu sözlerle tanıtıldı:

Denizin bazen kıyıya attığı nesnelere suyun ve karanın anlatı temsilcileri diyebiliriz. Ortaya çıkan şey önemli ekolojik anlamlara sahiptir. İnsan ve insan-olmayan arasında bir “anlatı yoldaşlığı”nı ortaya koyan bu nesneler insan ve insan dışı dünyalar arasındaki “iletişim işbirliğine” ve hatta etik bir ortaklığa işaret eder.

Bu ortaklığın bir örneği Türk deniz heykeltıraşı Mehmet Türkçelik’te gözlemlenir. Bir röportajda, Karadeniz’de dalgaların sahile attığı ağaçları (driftwood), “yoldaşları” olarak tanımlar. Onları tasarıma dönüştürür fakat “ağacı zorlamadan...

Ve devam eder: "Tahta ve benim bir anlaşmamız var: birbirimize zarar vermeden çalışıyoruz.” Karadeniz'in sunduğu diğer malzemeler ise “deniz suyu tarafından uzun süredir kullanılmış olan cam parçaları, çakıl taşları, deniz kabukları ve kemiklerdir. Atölyemde onlara yeni bir hayat vermeye çalışırım. Taş oyarım, kil ile oynarım. Ağaç ve ben birlikte çalışırız... şekil sadece ahşap isterse ortaya çıkar.”

Kapadokya Üniversitesi Çevresel Beşeri Bilimler Merkezi Müdürü ve öğretim üyesi Oppermann'ın Ekoeleştiri Çevre ve Edebiyat, Postmodern Tarih Kuramı isimli kitapları var.