Neden?

Niçin?

Bilmiyoruz…

Ama her geçen yıl aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet tüm dünyada artıyor…

Kadın cinayetlerinin tartışıldığı ülkeler arasında bulunan Fransa kadına yönelik şiddetin en fazla görüldüğü Avrupa Birliği ülkelerinin başında geliyor…

Fransa’da 2018 yılında 121 kadın öldürülürken 2019 yılının başından bu yana ise 137 kadın şiddet sonucu hayatını kaybetti. Ancak hükümet raporlarında bu sayı 117 olarak açıklandı. 22 Kadın cinayeti ise hala araştırılıyor. Kadınların yüzde 12’sinin hayatlarında en az bir kez tecavüze uğradığı Fransa’da her yıl 220 binden fazla kadın aile içi şiddete maruz kalıyor. Her dört kadından üçü tekrar eden şiddete maruz kalırken, her 10 kadından sekizi ise psikolojik veya sözlü taciz yaşıyor. Hayatını kaybeden kadınların yüzde 49.1’inin şiddet gördüğünün ancak cinayetten sonra anlaşıldığı da bildiriliyor.

 Fransa’yı, Aile Bakanı Franziska Giffey’in, “2019 yılında 114 bin 393 kadının fiziki şiddete maruz kaldığını”nı açıkladığı Almanya izliyor. Almanya’da 2018 yılında 112 kadın eşleri ya da eski eşleri tarafından katledilirken 2019 yılında bugüne kadar 122 kadın aile içi şiddet sonucu öldü. Almanya Federal Aile Bakanı Giffey, şiddete uğrayan kadınların sayısındaki artışa dikkat çekerken ülke çapında mağdurların yardım almalarını kolaylaştırmak, komşularının daha hassas olmalarını sağlamak, bu konuda çalışan örgütlerle daha sıkı işbirliği yapmak için çalışmalar yapacaklarını söyledi.

Bu ülkeleri 84 kadın cinayetiyle Romanya takip ediyor… Ancak Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat’ın verilerine göre; milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısında 4.3’lük oranla Avrupa’nın en fazla kadın cinayeti işlenen ülkesi Romanya olarak değerlendiriliyor. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın araştırma sonuçlarına göre de, Romanya’da 15 yaş ve üstü kadınların yüzde 30’u hayatlarının bir evresinde şiddete maruz kalıyor. Şiddet mağduru kadınların yüzde 23’ü olayı polise bildirirken faillerin çoğunun kadınların yakınları olduğu belirtiliyor.

Kadın cinayetleri deyince maalesef ki ülkemiz Türkiye; Avrupa Birliği (AB) ülkelerini çok çok geride bırakmış durumda. Hemen her gün bir kadın cinayetinin basına yansıdığı, bazı günler hatta üç kadın cinayetiyle karşılaştığımız ülkemizde; 2019 yılının bugününe kadar üç AB ülkesi Fransa, Almanya ve Romanya’da işlenen kadın cinayetlerini topladığımızda ulaşılan 343 rakamı çoktan geride kalmış durumda…

Her iki kadından birinin aile içi şiddete maruz kaldığı, ama büyük çoğunluğunu “kol kırılır yen içinde kalır” düşüncesiyle ortaya çıkmadığı ülkemizde; yaşanılan aile içi şiddette de her gün büyük artış yaşanıyor.

Sadece İstanbul’da 11 ayda 18 bin 37 aile içi şiddet vakası polis kayıtlarına geçti. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun, bu yılın ilk 11 ayında 40 kişinin aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı.

Aile içi şiddeti ve kadına şiddeti önlemek amacıyla Üsküdar Üniversitesi ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü arasında “Sosyal ve Bilimsel İşbirliği Protokolü” imza töreninde konuşan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun, aile içi ve kadına şiddete yönelik istatistikleri açıkladı. Coşkun, “2017 yılında aile içi şiddet konuları ile alakalı 13 bin 91 müracaat varken bu 19 bin 300’e çıktı. Bugün ise 11 aylık rakamımız 18 bin 37 seviyelerinde. Koruyucu tedbirler kapsamında sığınma evlerine yerleştirilen kadın sayısı bugün itibarıyla 460. Hayati tehlikesi bulunan kişilerin geçici koruma altına alınan kadın sayısı da 364. Toplam 824 kadına koruyucu tedbir uygulandı. Bu yıl her ne kadar tedbir alsak da istenmeyen cinayet vakalarımız da oldu. 11 ayda aile içi şiddet konularında maalesef 40 kişi hayatını kaybetti” dedi.

Ya polis kayıtlarına geçmeyenler…

Ve de tüm Türkiye geneli…

Sanırız devleti yönetenlere, yönetim kadrolarını işgal edenlere çok iş düşüyor…

Sessiz kalarak da ne kadın cinayetleri, ne de aile içi şiddet önlenebilir…

Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Hatice Can, bu yıl sadece Hatay’da 15 kadın cinayetinin, Türkiye genelinde de bugüne kadar 400 kadın cinayetinin işlendiğini söylüyor. Avukat Can’ın da dediği gibi devletin “koruma yükümlülüğünü” kesinlikle yerine getirmesi ve de bunun için bütçe ayırması kesinlikle zorunluluk…

Yani aile içi şiddeti de, kadın cinayetlerini de önleyecek olan devlet, devletin kurumlarını yönetenler…

İyi haftalar

Umut Vakfı