Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme merkezi tarafından gerçekleştirilen evlenme ve boşanma rakamlarını değerlendiren Kamu-Sen İl Temsilcisi Bacıoğlu, “Yeni evlilikler yapılması ve aile birliğimizin korunması noktasında ekonominin birincil derecede önem arz ettiği  ortaya çıkmıştır. Milletimizin en temel değeri olan çekirdek aile tablosu son 12 yılda ciddi bir sarsılma içinde olduğunu yapılan araştırma ile ortaya konmuştur” dedi.

 

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi, Türk Büro-Sen Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi tarafından 2002-2013 yılları arasında gerçekleşen evlenme ve boşanma rakamlarının ilginç sonuçlar ortaya koyduğunu açıkladı. Araştırmada özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve ekonomik olumsuzluklarda yeni evlenenlerin sayısında düşüş, boşanma rakamlarında ise ciddi artışlar olduğunu gözler önüne serdiğini hatırlatan Bacıoğlu konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi: 

 

“BOŞANMA SAYISI ARTIYOR”
TÜİK verilerine dayanılarak yapılan çalışmada, 2001 ekonomik krizinin ardından evlenme sayısının düştüğü, boşanmaların ise arttığı görülürken, ekonomik krizin etkilerinin ortadan kalkmaya başladığı 2003 yılı ile birlikte evlenme sayısında artış, boşanmalarda ise düşüş olduğu rakamlara yansımıştır. Buna göre son 12 yılda evlilik rakamları 2005 yılında 641 bin 241’e ulaşırken, boşanma rakamı ise en düşük 2004 yılında 91 bin 22 olarak gerçekleşmiştir. 2008’de başlayan ekonomik krizle birlikte evlenen çift sayısı, 2009 yılında 591 bin 742’ye gerilerken, boşanan çift sayısı da 114 bin 162’ye yükselmiştir.

 

EVLENME SAYISINDA DÜŞÜŞ
2013 yılına gelindiğinde ise özellikle boşanma rakamındaki ciddi artış tarihi bir rekor olarak karşımıza çıkmıştır. 2002 yılına göre nüfusun artmış olmasına karşın evlenme sayısındaki düşüş dikkat çekmektedir. Türkiye’de bir kriz ortamı olmadığı söylemleri ve ekonomide çizilen pembe tablolara rağmen 2013 yılında evlenme rakamı 2005 ve 2008 yıllarının da gerisinde kalarak 600 bin 138 olmuştur, 2013 yılı boşanmaların tavan yaptığı yıl olarak da kayıtlara geçmiştir. Geçtiğimiz yıl 125 bin 305 çift çeşitli nedenlerle boşanmıştır.

 

“AİLE KAVRAMIMIZ ÇÖKMEKTE”
2002 yılında boşanan bir çifte karşılık 5,3 çift evlenirken; bu oran 2006’da 6,8’e kadar yükselirken 2013 yılında 4,8’e gerilemiştir. Bu bilgilerden hareketle, günümüz rakamları 2002 yılı ile karşılaştırıldığında evlenen sayısı %17,6 oranında artarken, boşanan çift sayısı ise %31,5 oranında artış göstermiştir. 2002 ile 2013 yılları arasında Türkiye nüfusunun %8,4 arttığı düşünüldüğünde bu dönemde net boşanma artış oranı %23,1; evlenme artış oranı ise yalnızca %9,5 olarak hesaplanmıştır. Bizi bir arada ve ayakta tutan aile kavramımız çökmektedir. Araştırmada yeni evlilikler yapılması ve aile birliğimizin korunması noktasında ekonominin birincil derecede önem arz ettiği  ortaya çıkmıştır. Milletimizin en temel değeri olan çekirdek aile tablosu son 12 yılda ciddi bir sarsılma içinde olduğunu yapılan araştırma ile ortaya konmuştur. Bu çalışma özellikle 2008 sonrasında ekonomide yolunda gitmeyen gelişmeler yaşandığının, sosyolojik olarak da ispatıdır. Bu milletin geleceği olan genç çiftlerimizin özellikle ekonomik sıkıntılar noktasında yaşadıkları problemler onları toplumun temeli olan aile kavramından hızla uzaklaştırmış ve boşanma yolunu seçmelerine neden olmuştur. Son 12 yılda toplumsal dokunun ciddi biçimde bozulduğu aşikârdır. 

 

GASP, CİNAYET, DARP, BOŞANMA…
Son dönemde kitle iletişim araçlarının bizlere sunduğu haberlerin büyük bölümünü oluşturan gasp, cinayet, tecavüz, boşanma, darp vs. haberleri artık ne acıdır ki hepimizin kanıksadığı normal haberler haline gelmiştir. Bu şekilde devam edecek toplumsal bir yaşam ülkemizin geleceğini her şeyden daha çok tehdit etmektedir. Unutulmamalıdır ki, aile kavramı bizi ayakta tutan ve birbirimize bağlayan en önemli dinamiktir. Bu kavramın yerle yeksan olması gelecekte bu milletin ve sahip olduğu değerlerinin de yerle yeksan olması anlamına gelecektir. Bu milletin ferdi olarak yaşadığımız bu kara tablonun sorumluları derhal açıklanan bu rakamların üzerinde çalışmalı ve toplumda yaşanan bu infial haline dur demeyi kendilerine görev addetmelidirler.

(Haber Merkezi)