Darbe yönetimi tarafından casusluk suçlaması ile gözaltına alınan Reşat Öztürk’ün kardeşlerinden Mustafa ve Emriye Öztürk, ağabeylerinin hayatından endişe ediyor. Ağabeyinin ajanlıkla uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını belirten Mustafa Öztürk, “Abim ajanlıkla suçlanıyor gelsin köydeki evine bakılsın mal varlığı bakılsın bir ajanın evi villa mı olur yoksa böyle mi olur? Borçlarına bir bakılsın, bir ajanın durumu böyle olur mu?” dedi.

 

Mısır’a yaklaşık 2 yıl önce çalışmak için giden ve 15 gün önce darbe yönetimi tarafından casusluk suçlaması ile gözaltına alındığı iddia edilen Türk işçi Reşat Öztürk’ün kardeşleri Mustafa ve Emriye Öztürk, yetkililerden yardım bekliyor.

 

“ŞİRKET DÖNÜŞ YAPTI, O KALDI”

Öztürk’ün kardeşi Mustafa Öztürk, ağabeyinin yaklaşık 2 yıl önce maddi durumunu düzeltmek için Mısır’a tekstil işçisi olarak gittiğini söyledi. Anadolu Ajansı muhabirine açıklamada bulunan Öztürk şunları söyledi:  Abimin güzel hayaller için gitti Mısır’a, uzun vadeli çalışmak istiyordu. Gitmek istediği şirket yaklaşık 1 yıl önce Mussi’nin iktidara gelmeden önce Tahrir meydanında büyük bir karışıklık olmuştu, şirket o dönem dönüş yaptı. Teminatlarını alamamışlar şirkette bir sıkıntı yok, işçilerini götürmek istedi, Türkiye’ye de getirdi. Abim de herkes buradan gidiyor da birileri bu işleri yapacak dedi. Bunu fırsata çevirimi hesapladı. Arapça öğrenmek çok istiyordu. Zaman zaman günlük işlerde aylık işlerde sigortasız çalışıyordu. İyi bir iş de bulamadı. Kaçak durumuna düştü, bir dönem çıkış yapmak istedi yapamadı.

 

“KONSOLOSLUK İLE GÖRÜŞTÜK”

Burada iş bulursam vize işlemlerini yine hallederim diye düşündü. 1 Yıldır kaçaksınız diyorlar sigortasız çalıştığı için resmi bir dayanağı da yok. Biz elçilik konsolosluk ile görüştük, bize tek avukatlarını bulunduklarını söylediler. Bize orada gazeteciler de varmış onlar için de yoğun bir çalışma yaptıklarını söylüyorlar. Bir işadamı bizi aradı onunla görüştüğünü durumunun çok ciddi olduğunu, ona istinat edilen suçların mevcut rejim hakkında bir iki eleştirisi olduğunu, bu eleştirilere dayanarak sigortasız dönemde hiç çalışmadan sizi kim besledi, bu Kuran’ı öğrendiği yeri öğrenilmiş, siz cemaat ajan mısınız devlet ajan mısınız gibi suçlamalar yapılıyor. Bizim bildiklerimiz bunlar. Bize resmi bir bilgi gelmedi ama biz devletimize güveniyoruz, Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Dış İşleri Bakanlığına, Mısır Büyükelçiliğine resmi yazı ile talebimizi ilettik. Hayatından endişe ediyoruz ne durumda olduğunu bilmiyoruz.

 

“15 GÜNDÜR SU VERİLMİYOR”

Bir polis ve asker tarafından alındığını 15 gündür su bile verilmediğini söylendi. Perşembe günü o işadamı kendisi ile görüştüğünde kendisinin darp edildiğini gördüğünü belirtti, biz de hayatından endişe ediyoruz. En son dün 4 gibi elçilikteki bir kişinin cep telefonundan yengemi aramış, “Alo ben Reşat ben iyiyim, bir polis bir asker tarafından alı konuldum, 15 gündür su vermediler” demiş. Ne durumda olduğunu bilmiyoruz bu konuda devlet büyüklerinden yardım bekliyoruz. Eşi İstanbul’da yaşıyor kirada. Yaklaşık 30 yıldır İstanbul’da yaşamını sürdürüyor. Abim ajanlıkla suçlanıyor gelsin köydeki evine bakılsın mal varlığı bakılsın bir ajanın evi villa mı olur yoksa böyle mi olur? Borçlarına bir bakılsın, bir ajanın durumu böyle olur mu? Türkiye’deki mal varlığını araştırsınlar. Derme çatma bir evi var, tek maddi varlığı da bu. Evinin halini görseniz içler acısı. Ben Türk olduğu için hatası günahı Türk olmak. Eğer o Türk olarak böyle yargılanıyorsa şehit olacaksa bizde ülkemizin yanımızda yer almasını istiyoruz. Kardeş olarak yengemin durumunu hiç düşünemiyorum orada, yıkılmış vaziyetteler, çocuklar öyle”

 

“HAYATINDAN ENDİŞELİYİZ”

Hayatından endişe duyduklarını ve gözaltına alındığını öğrendikleri andan itibaren üzüntülü olduklarını söyleyen kardeş Emriye Öztürk ise şunları söyledi:  “Hayatından endişeleniyoruz, zaten haberi aldığımız akşamdan itibaren kardeşler arasında diyalog içerisindeyiz bir şeyler yapmak istiyoruz. Her an olumsuz bir haber gelecek diye tetikteyiz ne zamana kadar bu bekleyeceğiz. Onun orada zulüm gördüğünü düşünmek bile insanı çok çok huzursuz ediyor. Kötüsünü düşünmek istemiyoruz, kötüsünü düşünürsek yani insan gücünü kaybediyor, bir umut ile devletten destek bekliyoruz. Orada abim değil gazetecilerin yanı sıra yaklaşık 30 kişiye aşkın insan varmış. Bütün bunların da haklarının aranacağını umut ediyorum. Ağabeyimi orada sadece ve sadece maddi sıkıntılar yüzünden durdu, işler istediği gibi gitmedi, ailesinin yanına da hiçbir şey kazanmadan dönmek istemediği için dönmediğini düşünüyorum. Elim boş dönmeyeyim diye gelmediğine inanıyorum burada çok borcu vardı.

 

“HEM İŞ ARIYOR, HEM KUR’AN ÖĞRENİYOR”

Hem iş arıyor, hem kuran öğreniyor hem de dil öğreniyordu. Daha önce de bir kargaşa oldu onu aradım dönmesini istedim. İşsiz kaldığını iş aradığını iş bulduktan sonra biraz kazanmak istediğini ardından döneceğini söylediler. Ben ağabeyimle en son Bayramdan sonra görüştük, internet yolu ile görüştük. Dünden yengemle aldığımız bilgiye göre 15 gündür su verilmediğini yengem sesinden çok kötü durumda olduğunu anladım diyor. Kaç gündür iş yerindeyiz ama işe kendimizi veremiyoruz. Ağabeyimi düşünüyorum, 15 yaşındaki bir çocuğa el kaldırdığında el kaldırdığında çocuk dersen bu adam 40 yaşında atılan her tokat onun ne kadar gururunu kırıyordur, gördüğü zulüm inciltiyordur. Oradaki zulmün içerisinde onun sosyal paylaşımdan yayınladığı insanı düşünceleridir, suç olduğunu düşünmüyoruz, biz de o zulme karşıyız sonuçta. Yetkililerden yardım bekliyorum”

(Haber-Foto: Mustafa Kemal Bektaş)