KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Zonguldak Şube Başkanı Orhan Yılmaz, 2008-2009 eğitim-öğretim döneminin sona ermesi nedeniyle bir değerlendirme yaptı. Eğitim sistemindeki sorunların bu eğitim-öğretim döneminde de çözülmediğini ve giderek arttığına dikkati çeken Yılmaz, "İşin düşündürücü yanı, siyasi iktidarın yıllardır eğitim sorunları karşısında 'üç maymun'u oynaması, Eğitim-Sen'in sorunların tespiti ve çözümüne yönelik eleştiri ve önerilerini görmezden gelerek, 'kendi bildiğini okumaya' devam etmesidir" dedi.
Şube Başkanı Yılmaz'ın yazılı açıklaması şöyle;
"EĞİTİM SİSTEMİ İÇİNDEN
ÇIKILMAZ GİRDABA SOKULDU"
"2008-2009 eğitim öğretim yılı 12 Haziran 2009 tarihinde sona eriyor. Bugünden geriye baktığımızda öğretim yılı başından bu yana ülkemizde eğitim sisteminin yıllardır sürdürülen bilinçli politikalar sonucu tam bir sorun yumağı haline geldiğini, okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitim aşamalarının temel işlevlerini yerine getiremez durumda olduğunu görüyoruz. Türkiye'de eğitimin sorunları o kadar artmıştır ki, yaşanan sorunları artık geçici iyileştirmelerle çözmeye çalışmak artık neredeyse olanaksız hale geldi. Özellikle AKP hükümeti döneminde eğitimde yaşanan yoğun ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları, eğitim sistemini içinden çıkılmaz bir girdaba doğru hızla sürükleniyor. 2009 rakamlarıyla ilköğretimde okullaşma oranı erkeklerde yüzde 96,99, kızlarda yüzde 95,97 olarak gerçekleşti. Zorunlu ve devlet okullarında parasız olduğu belirtilen ve Anayasal güvence altında olan ilköğretim, ailelerin gelir seviyesinin düşüklüğü, çocukların çalışmak zorunda bırakılması, devletin yeterli kaynağı ayırmaması ve gerekli yatırımları zamanında yapmaması gibi nedenlerle hala tüm çağ nüfusuna yaygınlaştırılamadı. İlköğretim zorunlu olmasına karşın ilköğretim çağ nüfusunun yaklaşık yüzde 4'ü eğitim hakkından yararlanamıyor. Yine ortaöğretim çağ nüfusunun yüzde 42'si ortaöğretime devam etmiyor ya da edemiyor."
"Türkiye'de köyde ya da şehirde yaşamak, eğitim hakkına erişimi farklılaştırıyor. Bu nedenle okullaşma oranlarını değerlendirirken köylerde ve şehirlerde yaşayan nüfusun eğitime ne kadar ulaşabildiği ve eğitim düzeyinin dikkate alınması gerekir. Bu açıdan bakıldığında özellikle kız çocuklarının okullaşmasında hala ciddi sorunlar yaşandığı söylenebilir. Henüz yeterli okullaşma sağlanamayan ortaöğretimde okul, öğrenci ve öğretmen sayısı birbirine paralel artmış gibi görünmesine karşın, Türkiye henüz özellikle mesleki ve teknik eğitimde yaşanan sorunları çözemedi. Mesleki ve teknik eğitimde piyasa merkezli yaklaşımlar eğitimin niteliğini olumsuz etkiliyor, öğrencilerin almaları gereken eğitimin niteliği, piyasa şartlarına göre belirleniyor. İktidarı döneminde Türkiye'ye 'çağ atlattığını' iddia edenler, borç almak hariç, diğer tüm alanlarda olduğu gibi, eğitim politikalarında da sınıfta kaldı. Eğitime bütçeden ayrılan paylar, bu durumun en açık kanıtı niteliğindedir. Üstelik eğitimde bütçeden ayrılan payların ortalama yüzde 65'i personel harcamalarına ayrılıyor, eğitimin finansmanı öğrencilerin, dolayısıyla öğrenci velilerinin omuzlarına yıkılıyor. Öyle ki, Türkiye'den sadece Eğitim-Sen'in üyesi olduğu 30 milyon üyeli Eğitim Enternasyonali'nin verilerine göre, Türkiye'de milli gelirden eğitime ayrılan pay, sosyoekonomik yapısı itibariyle ülkemizin çok gerisinde olan ve çoğunun haritadaki yerini bile bilmediğimiz Barbados Adaları (yüzde 7.1), Brunei Sultanlığı (yüzde 4.8), Fildişi Sahilleri (yüzde 4.6), Kiribati (yüzde 11.4), Fiji (yüzde 5,2), Vanuatu (yüzde 7.3), Honduras (yüzde 4) gibi ülkelerin gerisinde kaldı. AKP iktidarı döneminde eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan pay sürekli olarak azaldı. Eğitimin sorunlarını çözmek için atılması gereken en somut adım, eğitim alanındaki kamu yatırımlarının artmasıdır. Ancak AKP Hükümeti, diğer tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da özelleştirmeyi ilke edindiği için, MEB bütçesinden yatırıma ayrılan payı büyük oranda azalttı."
"SORUNLAR
AZALMADI, ÇOĞALDI"
"Eğitim sisteminin ve eğitim emekçilerinin geçtiğimiz yıllarda yaşadığı sorunlar, içinde bulunduğumuz bu dönemde de devam ediyor. Gerek eğitimin ve yükseköğretimin, gerekse eğitim ve bilim emekçilerinin sorunlarını çözme noktasında hemen hemen hiçbir somut adım atılmadı. Bugüne kadar öğrencilerin sesleri, eğitim ve bilim emekçilerinin talepleri duymazlıktan gelinmiş ve bu açıdan bakıldığında, eğitim cephesinde olumlu anlamda değişen hiçbir şey olmadı. Bugün eğitim sisteminde yaşanan sorunların yeni ortaya çıkmadığı, yıllardır sürdürülen politikaların bir birikimi olarak bugünlere gelindiği biliniyor. AKP Hükümeti, iktidar olduğu son yedi yıl içinde bu olumsuz birikimi daha da arttırmak yönünde yasal ve fiili anlamda sayısız adım attı. Eğitimin ve eğitim emekçisinin bir türlü çözüme kavuşturulmayan sorunları, özellikle AKP iktidarı ile birlikte, kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin paralı hale getirilmesi, merkez ve taşra teşkilatında yaşanan yoğun siyasi kadrolaşma, özellikle Eğitim-Sen üyelerine yönelik soruşturma, sürgün, cezalandırma vb gibi şekillerde kendisini gösterdi."