- "Şu açık ve net, işçi için de işveren için de, Erdemir bir referans niteliğindedir. Bir kıstastır, hedeftir. Şunu iyi bilin ki, Türkiye’de ne kadar işçi varsa, Ne kadar işveren varsa hepsi Erdemir’e gıptayla bakıyor"

 

 

 

Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, "Devletimiz uluslararası ekonomik baskılara karşı, yerli üretim seferberliği başlattı. Biz de, bu seferberliğe, yerli malı tüketme kampanyasıyla destek veriyoruz" dedi.

 

"KENDİ ÜRETTİĞİNİ TÜKET"

Kavlak, sendikanın Ereğli Şubesi'nin Gülüç Beldesi'ndeki Özel Anadolu Otel'de gerçekleştirilen genel kurulunda yaptığı konuşmasında, ülkenin zor bir süreçten geçtiğini söyledi. "Emeğine sahip çık, ürettiğini tüket" sloganı ile bir kampanya başlattıklarını anlatan Kavlak, "Devletimiz uluslararası ekonomik baskılara karşı, yerli üretim seferberliği başlattı. Biz de, bu seferberliğe, yerli malı tüketme kampanyasıyla destek veriyoruz. Bu sloganla, bütün halkımızı, yerli malı tüketmeye, bu topraklarda, bizim alın terimizle, göz nurumuzla üretilen ürünleri tercih etmeye çağırıyoruz. Halkımıza, kendi emeğine sahip çık, kendi ürettiğini tüket diyoruz" dedi.

 

 

"ÜYEMİZLE SEFERBER OLACAĞIZ"

Kavlak, kampanyanın amacına ulaşabilmesi için harcama saplantılarından kurtularak başkalarının ürettiklerinin yerine kendi üretilen ürünlere güvenilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Başkasının ürettiğiyle değil, kendi ürettiğimizle hava atacağız. İşte o zaman değişim başlayacak. Kafamızın içini değiştireceğiz. Kendi algımızı, kendimiz yöneteceğiz yani Türk işçisinin ürettiğini tüketeceğiz. Bu kampanyayı yıl sonuna kadar, Türk Metal Sendikası’nın örgütlü olduğu 32 ilde gündemde tutacağız. Gene bu kampanyamızla gündeme gelen, yeni ve milli bir tüketim bilinci oluşturma çabamızı sürekli kılmak için, 210 bin üyemizle seferber olacağız. Çünkü kendi ürettiğimize güveniyoruz. Hangi sektörde olursa olsun, Türk sanayi ürünlerinin dünyanın en modern tesislerinde, dünyanın en eğitimli işçileri yani Türk işçileri tarafından üretildiğini biliyoruz. Böyle bir başarının, ancak bir sendika çatısı altında örgütlenmiş işçilerin, ahlakı, dürüstlüğü ve iş disipliniyle olabileceğinin de farkındayız. İşte bu nedenle sendikaların, yalnızca çalışanlar için bir güvence değil, hem üretimin kalitesi, hem de ülke ekonomisi açısından önemli bir gereksinim olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz"

 

"BUZKIRAN GEMİSİ GİBİYİZ"

Sendikal mücadeleye sosyal sendikacılık kavramıyla çığır açarak emek mücadelesine ise yeni bir boyut getirdiklerini, eğitimden yatırıma, tatilden yardıma kadar yaptıkları herşeyin kayda geçtiğini vurgulayan Kavlak, "Şimdi de yerli tüketim kampanyasıyla öncü oluyoruz. Bizi takip edeceklerini biliyoruz, etsinler. Her zaman öyle oldu. Biz, emek mücadelesindeki buzkıran gemisi gibiyiz. Yolu biz açarız, diğerleri arkamızdan gelir"

 

 

ERDEMİR'DE TOPLU SÖZLEŞME

Türk Metal Sendikası ile Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları'nda (Erdemir) çalışan işçileri ilgilendiren toplu sözleşme sürecinin başladığını yapılan ilk oturumda idari maddeleri kapsayan 10 madde üzerinde uzlaşma sağlandığını, heyetlerin önümüzdeki hafta yeniden bir araya gelerek görüşmeleri sürdüreceklerini ifade eden Kavlak, şunları söyledi:

 

"ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR"

"Şu açık ve net, işçi için de işveren için de, Erdemir bir referans niteliğindedir. Bir kıstastır, bir hedeftir. Şunu iyi bilin ki, Türkiye’de ne kadar işçi varsa, Ne kadar işveren varsa hepsi Erdemir’e gıptayla bakıyor. Müzakerelerde ya da başka konuda, Ne zaman sıkışsalar, cevapları hazır: Nasıl vereyim, ben Erdemir miyim? Ya da ben Erdemir kadar zengin miyim? Hepsinin dilinde bu laflar var. Durum emekçi kardeşlerimiz için de çok farklı değil. Onlar için de Erdemir, gıptayla bakılan bir işyeri. Herkes Erdemir’de çalışmak istiyor. Erdemir işçisi, aldığı ücretin her kuruşunu haketmiştir. Dünyada hiç kimse,  Erdemir işçisinin yaptığı fedakârlığı yapmamış. Hiç kimse, işine, işyerine böyle sahip çıkmamış, hiç kimse, sendikasına böylesine bağlılık göstermemiştir. Onun için, Erdemir işçisinin aldığı ücret, ona anasının ak sütü gibi helaldir.

 


YÜZDE 35 İNDİRİM SÜRECİ

Yusuf Ziya Bey (Odabaş) o günleri iyi bilir. Ama hafızayı beşer nisyanla maluldür. İnsan unutur. Onun için arada bir hafızamızı tazelemekte fayda var. Gelin o günleri şöyle bir hatırlayalım. Hatırlayalım da, neden Erdemir işçisi aldığı ücreti hak ediyor, dünya alem bir kez daha anlamış olsun. Yıl kaçtı? 2009. 2008’de Amerika’da patlayan kriz, dönüp dolaşıp, sonunda bizi de vurmuştu. Teğet geçiyor falan diyorduk ama işyerleri bir bir kapanıyordu.

Kapanmayanlar da işçi çıkarıyordu. Erdemir de direndi ama sonunda o da işçi çıkarma kararı aldı. İşte o zaman, devreye biz girdik. Yönetime, "İşçi çıkarmayın. Tasarruf yapmak istiyorsanız, onu başka şekilde yapabiliriz' dedik. Nedir diye sordular, anlattık. Hepinizin bildiği olay, ücretlerden kriz geçene kadar, 16 ay süreyle üçte bir indirim yapılmasını önerdik. Az buz değil,

Tam yüzde 35 indirim. Bize inanmaz gözlerle baktılar. Üyelerinize bunu anlatamazsınız dediler. Gerçekten de öyle. Böyle bir teklif, bir sendika için intihardan farksızdır. Kendi ipini çekmek demektir. Ama biz herşeyi göze almıştık. Kimseyi attırmamakta kararlıydık. Belki lokmamız küçülür ama herkes ekmek yer diyorduk. Ama tabii bu zor bir karardı. Yönetim olarak tek başına bu kararı bizim vermemiz doğru değildi. Onun için size geldik. Hatırlayın, Şubenin önünde toplandık. Yusuf Ziya Bey çıktı, durumu size anlattı. O dönem şube başkanıydı. Hatırlayın, Kızanlar, hatta çok kızanlar, bağırıp çağıranlar oldu. Haklılardı. Ekmeğinden vazgeçmek öyle kolay değildi. Herkesin çoluğu çocuğu var. Borcu var, harcı var ama herşeye rağmen, Erdemir işçisi, tercihini kardeşlikten yana kullandı. İndirimi kabul etti. Böylece borçlar, harçlar içinde çok zor bir döneme adım atmış oldu. Esnaf bile perişan oldu. Bir süre sonra, ben de bir fırsatını bulup Ereğli’ye geldim. Şubede otururken, Vardiyadan yeni çıkmış, Orta yaşın üzerinde bir arkadaşımızla konuşma olanağı buldum. Sordum, dedim ki “İndirim kararından pişman mısın?” “Asla” dedi “Biz kardeşiz, ne şart olursa olsun, elbette ki ekmeğimizi paylaşırız.” Bu söz, Çok önemli bir sözdür. Bu sözü söyleyebilmek için, En yiğidinden insan olmak gerek, insan. Koskoca bir yürek taşımak gerek. O gün ekmeğini paylaşan, o Erdemir’li kardeşimdir. Onun gibi en hasından insan evladıdır ve onun gibi koca yüreklidir. İyi ki varsınız, sağolun, varolun.

 


"ZAFERLERE BİR YENİSİNİ DAHA EKLEYEREK"

Şimdi yeni bir sözleşmenin eşiğindeyiz. Hatta ilk oturumu yaptık bile. Bu oturuma, Yusuf Bey başkanlığında bir heyet katıldı. Görüşmeler sürecinde, idari maddeleri kapsayan 10 madde üzerinde uzlaşma sağlandı. Heyetler, önümüzdeki hafta yeniden bir araya gelecekler ve görüşmeler kaldığı yerden devam edecek. Öyle tahmin ediyorum ki, 12inci ayın ortasından itibaren, görüşmeler belli bir olgunluğa ulaşır ve yol haritamız daha belirgin bir hale gelir. Önümüzdeki süreçte, ülkenin koşulları, ekonominin dinamikleri daha net sinyaller vermeye başlayacaktır.  Biz de mevcut durumun tüm parametrelerini gözeterek, bu sözleşmeden de anlımızın akıyla çıkacağız. Hiç birinizin gözü arkada kalmasın. Bu süreç bize emanet. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da masada bir kör kuruşunuzu bırakmadan, alnımızın akıyla karşınıza çıkacağız. Geçmişte sizler için kazandığımız zaferlere bir yenisini ekleyerek, bu başarıyı da birlikte kutlayacağız"

 

KAVLAK VE ODABAŞ'A YOĞUN İLGİ

Tek liste ile gidilen Yusuf Ziya Odabaş'ın Divan Başkanlığın yaptığı Genel Kurulda Şube Başkanlığına Metin Ercan, Şube Sekreterliğine Yakup Yılmaz, Şube Mali Sekreterliğine Hakan Eskibina, Şube Teşkilatlandırma Sekreterliğine Turgay Kavak ve Şube Eğitim Sekreterliğine Birol Onay seçildi. Öte yandan Kavlak, salona Deniz Ticaret Odası Batı Karadeniz Bölge Başkanı İrfan Erdem ve Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Odabaş, Ereğli Şube Başkanı Metin Ercan ile birlikte girdi. İşçiler, Kavlak, Odabaş ve Ercan'a yoğun ilgi gösterdi.

 

(Haber: Mustafa Kemal Bektaş)