Annesi Medine Haberal'ın vefatı nedeniyle iki gün izin verilen Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Zonguldak'taki cenaze töreninde acısını paylaşanlara teşekkür etti.  

 

Yaklaşık bir yıldan bu yana kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle tedavi altında tutulan Medine Haberal (94) yaşama veda ettikten sonra Zonguldak'ta toprağa verildi. Ünlü cerrah ve 12 Haziran 2012 Milletvekili Genel seçimlerinde Zonguldak'tan CHP milletvekili seçilen, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Mehmet Haberal'ın annesi olan Medine Haberal'ın cenazesine binlerce Zonguldaklı katıldı.

 

Silivri Cezaevinden annesinin cenazesine katılmak üzere iki gün izin verilen Mehmet Haberal, rahatsızlığı nedeniyle ambulans ve cezaevi jandarmasının güvenliği ile Zonguldak'a geldi. Zonguldak'taki babaevinde sabaha karşı da olsa binlerce Zonguldaklı tarafından karşılanan Mehmet Haberal, annesinin cenazesinin kılınacağı Acılık Camisi'nde de büyük ilgi ile karşılandı.

 

CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Genel Başkan deniz Baykal, eski Başbakan Yardımcılarından Hüsamettin Özkan, CHP Grup Başkan vekilleri, CHP milletvekilleri, Diyanet İşleri Eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, AKP Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar'ın da katıldığı cenaze töreninde taziyeleri kabul eden Mehmet Haberal'a uzaktan da olsa meslektaşları, öğretim üyeleri, Zonguldaklı hemşehrileri ile selamlaşarak özlem giderdi.

 

Zonguldak İl Müftüsü Refik Bulut'un kıldırdığı cenaze namazının ardından dualarla Asri

Mezarlığa götürülen Medine Haberal'ın cenazesi burada gözyaşları ile toprağa verildi.

 

Cenazede basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal'ın acısını paylaşmak için geldiklerini belirterek

şöyle konuştu:

 

Allah'tan rahmet diliyoruz. Kendisine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Annesini hayattayken görmek isterdi, elini öpmek isterdi, hayır duasını almak isterdi. Bu konuda söz verilmişti, verilen sözler yerine getirilmedi. Bu saatten sonra, verilen sözlerin hiçbir anlam ifade etmediğini artık hepimiz biliyoruz. Bir insanın acısını paylaşmak, bu koşullarda olmamalı. Bir insanın annesiyle vedalaşmasına imkan verilmeliydi, ama yapılmadı. Bu ülkede adalet dediğimiz kavramın olmadığını, vicdan dediğimiz kavramın artık sustuğunu görüyoruz. Bu büyük bir acı.

-HABERİN İÇİNDEN-

HÜRRİYET EN GÜZEL ŞEY

CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet  Haberal, 10.30 sıralarında 12 Haziran'daki Genel Seçimlerinde kullanılan çalışma ofisinde gazetecileri kamera ve fotoğraf makinelerini bıraktıktan sonra  kabul etti.

SAĞLIK ALANINDAKİ GELİŞMELER

Mehmet Haberal burada yaptığı açıklamalarda bir çok konuya değindi ve şunları söyledi:

Dünyada erişkin hastalarda bir canlıdan karaciğer naklini ilk kez yaptığım zaman kıyamet koptu. Şimdi millet yarışıyor. Aynı hastadan hem karaciğer hem böbrek alıp taktığım zaman 'Vay Mehmet Haberal insanların hayatı ile oynuyor' dediler. Dünyada böbreklerin 100 saatin üzerinde saklanıp da tekrar kullanılacağını gösterdiğim zaman Zürih'te dediler ki 'Mehmet Haberal mezarlıktan bile böbrek getirecek.' Ne oldu sonra? Bizim hastalarımız buradan yurtdışına gitti. Oralarda o böbrekleri taktırarak geri geldiler.

BEN İSTEMEDİM:

"Bülent Ecevit, 2000 yılında beni Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Hiç haberim yoktu. 22 Nisan Cumartesi öğleden sonra ilan edildi. 24 Nisan Pazartesi günü Hüsamettin Özkan'a gittim. 'Ülkemizin cumhurbaşkanın Meclis'in içinden seçilmesi gerekir. Aksi halde bu Meclis'in prestiji zedelenir' dedim. Sonra Bülent Ecevit'i aradım. 'Sayın Haberal biz sizi aday gösterdik' dedi. 'Sayın Başbakanım çok teşekkür ediyorum. Beni onurlandırdınız. Ama ülkemde demokrasi var. Ülkem hukuk devleti ve parlamenter sistemle yönetiliyor. Ülkenin yönetileceği yer Meclis'tir, oradan seçilmesi gerekir. Aksi halde bunun önünü alamayız. Beni mazur görün' dedim. Bunu niye söyledim? O makamdan daha yüksek bir makam yoktu. 'Ben bilim adamı olarak ülkeme hizmet etmeye devam edeceğim' dedim.

AYDINLAR DİLEKÇESİNİ İMZALADIM

"Ülkemin direksiyonunda Parlamento var. Bunun dışında başka herhangi birşey olmaz. Hani söylüyorlar ya '12 Eylül.' O 12 Eylül'de Hacettepe'de çıplak tabancayla Mehmet Haberal poliklinik yapmıştır. Arkasından o antidemokratik olaylara karşı üniversite grubu kurduk. Zincirbozan'a giden sayın Demirel ve arkadaşlarını o üniversite grubunda konuşturdum. Arkasından o meşhur 'Aydınlar dilekçesi'ni hatırlıyorsunuz. O dilekçeye imza atan kişilerden biriyim. Hatta rahmetli hocam Hüsnü Göksel 'Başın belaya girer sen bunu imzalama' dedi. Dedim ki 'Üniversiteler ülkenin geleceğidir. Ben üniversite öğrenim üyesiyim. Ben yapmazsam kim yapacak.' İmzaladım. Hüsnü bey haklıydı, başım belaya girdi. Üniversiteden beni atmaya çalıştılar. En ağır disiplin cezasını verdiler. Hacettepe Üniversitesi'nde 6 yıl Prof'luk kadrosu verilmedi. O meşhur 12 Eylül'ün mağduriyeti söz konusuysa bir tanesi benim."

YASAKLARI KALDIRDIK

"1987 referandumunu hatırlayın. Her şeyim mavi, ayakkabılarım bile mavi. Rize'ye gidiyorum, bir hafta kapı kapı dolaşıyorum, 40 bin oy alıyorum. Bu yasakların kaldırılması lehinde oy çıkarıyoruz. Yasaklar kalktı ve ülke bugünlere geldi. Onun için her zaman ülkemle gurur duyuyorum. Zonguldaklılara teşekkür ediyorum. Ben Zonguldaklıyım. Şimdi ülkedeki bazı problemler nedeniyle bugünkü ortamı yaşıyoruz. Adalet Allah'ın emridir. Muhakkak ki Allah adaleti emreder. Dünyada en güzel şey hürriyettir. Ülkem, suçsuzları cezalandıracak değil, suçu, suçluları cezalandıracak bir ülke idi, bu yolda devam etsin. Aksaklıklar, eksiklikler giderilsin ve insanlar adalete kavuşsun. Adalet yok ise o ülkede gelecek tehlikededir."