ÖDP Zonguldak il Başkanı Ali Deliak yazılı bir açıklama yaparak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tek yol sokak- Tek yol Devrim” afişine atıfta bulunarak; her zamanki aşağılayıcı üslubuyla; “Devrim, Konya’ya yol getirmektir.” Buyurdu. Böylece, her konuda bilge olan(!) Başbakan, devrim konusundaki bilgeliğini de, üstün bir demagojiyle ispat ederek(!) literatüre yeni bir tanım eklemiş oldu. Başbakanın bu “devrim” tanımına elbetteki; yaşadığımız ülke gerçeklerinden hareketle bizimde halk olarak diyeceklerimiz vardır” dedi.


Deliak yazılı açıklamasında şu görüşleri savundu:


Devrim; Konya’ya yol getirmek, yol getirmek adına, kasalarınızı, borsalarınızı doldurmak değil. Devrim, yüzde doksan dokuzu Müslüman(!) olan bir ülkede, yüzde doksan sekizi yandaş ve din kardeş olan taşeronların çalıştırdığı; çoğu çalışanını, aynı secdeye baş koyduğu insanlardan bilinçli olarak seçtiği emekçileri, “girdi-çıktı” hilesi ile kandırıp haklarını gasp etmelerini ortadan kaldırmaktır. Yani, taşeronluk sisteminizi yıkmaktır. 


 Devrim, emekçi halka din iman telkin ederken, kendileri için han hamam edinenlerin, riyakarlığını suratlarına vurmaktır. Bu anlamda devrim; Yimpaş, Kombassan, Deniz Feneri gibi hırsızlık şebekesi şirket ve kurumların; emekçilerden çaldıklarıyla elde ettikleri zırhlı araçlarında ve tanımsız rahatlıklardaki konutlarında sürdürdükleri saltanatlara son vermektir.


 Devrim; Bir avuç işbirlikçi sömürücünün, küçük menfaatleri için, halkın mallarının yabancılara özelleştirme adına peşkeş çekilmesine dur demek, o şirketlerin ellerinden halkın mallarını, tekrar geri alıp, halka vermektir.


Devrim;  Egemenlerin, ülkeden kaçırıp yabancı memleketlerin bankalarına doldurdukları servetlere halk adına el koymaktır.


 Devrim; sultanlığa, padişahlığa soyunanların çocuklarının, ülke kaynaklarının talanından elde ettikleri paylarla, yabancı ülkelerde mal mülk edinmeleri gerçeğinin hesabını sormaktır. İşte devrim bu dur. Halkın kendisinin olanı geri almasıdır. Devrim; zalimlerin zülüm düzenine son vermektir. Zalimlerin, zülüm yapan bütün kurumlarını dağıtmaktır.


 Egemenlerin, devrim sözcüğünden korkmasının temel nedeni de işte budur. Egemenler, bu nedenle saldırırlar “devrim” sözcüğüne. Bu nedenle halkın üzerinde bombalar patlatır, kurşunlar yağdırır, bu nedenle devrimcileri işkencelere tabi tutarlar, tutuklarlar, mahpuslara atarlar.. Bu nedenle kan beyinlerine gider egemenlerin, beyin kanaması olup felç olmaya başlarlar..


İşte bu nedenle korkuyorlar, sömürgenler, kemirgenler, böcekler. Bu nedenle saldırıyorlar. Bu nedenle ağızlarından çıkanı kulakları duymayacak hale geliyorlar. Elbette saldıracaklar soygun ve sömürü düzenleri adına, isyan eden halka. Onların temel politikası saldırı, katliam ve yalanlar üzerine kuruludur. Korkutup sindirerek teslim almak için yaparlar bütün yaptıklarını. Böylelikle çoğaltırlar şirketlerini. Böyle sömürürler, aynı secdeye baş koydukları insanları. Demokrasi vaizlerini, balkonlardan dillendirirken, sözlerinin arasına; “Sulh ile uslanmayanın hakkı kötektir.” Sözünü yerleştirerek asıl amaçlarını açık etmekten geri durmazlar. Onlar, korkudan sinmiş, tepkisiz, duyarsız, sessiz soluksuz bir halkı idare edebilme yeteneğinden başka bir becerileri olmadığı için; bütün enerjilerini böyle bir halk yaratmak için harcarlar. Ve emekçi halkın en güzel sözcüğü olan devrimin içini boşaltarak demagojik tanımlar yaparlar.


Elbetteki emekçi halk, haklarına ve sözcüklerine sahip çıkarak, devrimin ne olduğunu onlara anlatacaktır. Ve diyecektir ki;
Devrim, kurulu olan soygun ve sömürü düzeninizi ortadan kaldırmaktır. Devrim alın teri kurumadan emekçilerin hakkını almasını sağlamaktır. Devrim kul hakkının hesabını ahrette değil, beşeri dünyada sormaktır.


Devrim; tüyü bitmemiş yetim hakkı edebiyatı yaparak; emperyalistlerle ortaklık yapıp, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını yiyenlerden hesap sormaktır. Zavallı insanları kandırıp, elde edilen haksız kazançlarla çamlıca tepelerinde, içerisinde at koşturulan “malikanelerde” oturanlardan, yabancı devletlerde “villa ev”ler satın alıp kendilerini garantiye alanlardan hesap sormaktır.


Sözün özü devrim; soygun ve sömürü düzeninin bütün baskıcı ve soyguncu kurumlarını  dağıtarak, onun yerine; emekçi halkın, yaşayabileceği sağlıklı bir çevrede; doğusuyla, batısıyla; kuzeyi ve güneyi ile geçim ve gelecek endişeleri olmadan; özgürlük, barış ve kardeşlik duyguları içerisinde, bir arada yaşaya bileceği bir dünya, bir düzen düşlemek, ve bu düş için mücadele etmektir.