Ferhan Topçu en son kitabı olan “Aşktan Öte”nin gördüğü ilgiden çok memnun. Topçu, kitabının Sabahattin Ali’nin ünlü romanı “Kürk Mantolu Madonna” gibi geleceğe kalacağını ifade eden okurlarına teşekkür etti.

Topçu, kısa zamanda büyük okuyucu kitlesine ulaşan Aşktan Öte ile ilgili görüşlerini şöyle ifade etti:

“DAHA ÇOK YOLUMUN OLDUĞUNUN BİLİNCİNDEYİM”

“1978 kuşağından kanser hastası bir devrimcinin hayatının son altı ayı...” Aşktan Öte’yi ilk bu satırlarla tanıtmıştım. Romanda üç ana karakter var, 78 kuşağından iki devrimci, üçüncüsü ise yaşadıklarından dolayı devrimcilere sempatisi olmayan bir kadın. Romanda birçok duygu ve düşünceyi bulacaksınız. Ama ben her şeyden önce Aşktan Öte bir değişimin romanıdır derim…

Ereğli Ekin Yazın Dostları okuma grubunun son toplantısında Aşktan Öte konuşuldu. Arkadaşların değerlendirmeleri gurur vericiydi. Bazı arkadaşlar, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sını okurken aldıkları tadı hissettiklerini söylediler. Aşktan Öte’nin, Kürk Mantolu Madonna gibi geleceğe kalacağını duymak heyecan vericiydi. Sabahattin Ali hayranı olduğumu herkes bilir. Romanlarımda ondan sık söz ederim. Bir şekilde borcumu ödemeye çalışıyorum ona. Onun yolundan gidiyor ve onun gibi olmaya çabalıyorum. Daha çok yolumun olduğunun bilincindeyim…

Ayrıca bölümlerin sonundaki kısacık şiirlerimi de çok sevmiş arkadaşlar. Bir arkadaşım her şiirden sonra Google Dedeye sordum, göremeyince sizin dizeleriniz olduğuna inandım, dedi. Şiirleri italik harflerle yazıldığından böyle düşünmüş.

ZUHAL OLCAY’I DİNLİYORUM

Romanımın kurgusunda Zuhal Olcay’ın önemli bir yeri var. Değerli sanatçımız üç şarkısıyla romanıma renk katıyor. Bir arkadaş “Bugüne değin Zuhal Olcay’ı dinlemediğimi fark ettim, çok üzüldüm,” dedi. Artık dinliyormuş. Bir başkası ise “Uzun zamandır Zuhal Olcay’ı dinlemiyordum, romanı okurken dinlemeye başladım,” dedi. Bunları duymak da mutlu etti beni.

Bu kısacık tanıtım yazısını, toplantıda bir arkadaşımızın özellikle okuduğu romanımdan bir dörtlükle bitirmek istiyorum:
 

“hüzünlü gülüşünün
masum dokunuşlarını özledim
en mahrem yerinden
masumiyetinden öpüyorum”