Zonguldak Barosu, Lozan Sulh anlaşmasının kabulüne dair 24 Temmuz 1923 günlü ve 340 sayılı kanun ile boğazların idaresi, Türk ve Rum ahalinin mübadelesi, Türkiye'de, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından işgal edilen yerlerden çekilmesi sözleşmeleri yürürlüğe girdiğini belirterek başladığı yazılı açıklamasında, Lozan anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan süreci anlattı.
Türkiye'nin Lozan ile kendi hür hukukunu, egemenlik hakkını tescil ettirdiğini belirten Zonguldak Barosu açıklamasında, "Lozan Anlaşmasıyla; Devlet Borçları, Osmanlı Devleti 'nden ayrılmış bulunan devletlere paylaştırılmış, altın yerine Fransız Frangı ile ödeme üzerinde anlaşıldığını belirten Baro yazılı açıklamasında, "Azınlıklara kendi eğitim kurumlarını kurup işletme hakkı tanınmıştır. Ancak, 3 Mart 1924 tarihli (Eğitimin Birleştirilmesi) Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bu ayrıcalık kaldırılmıştır. Fener Rum Patriği'nin sadece Türkiye'de (İstanbul'da) bulunan Rum Ortodoks kiliselerinin dini lideri olduğu belirtilmiştir. Patriğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve nüfus değişimine tabi olmayan Rumlar arasından seçilmesi esası getirilmiştir.

BAĞIMSIZLIK VE KURTULUŞ
Boğazlar silahsızlandırılmıştır. Montrö Sözleşmesine kadar süren dönemde, boğazların Komisyonca idaresine karar verilmiştir. Batı Trakya'daki Türkler ve İstanbul'daki Rumlar hariç, Yunanistan'daki Türkler ile Türkiye'deki Rumların karşılıklı olarak değiştirilmesi kararlaştırılmıştır. Yıllar süren savaşlar sonucunda, yeni bir devlet, geleceğe yönelik yenilenmiş bir millet ve kültür anlayışı ile uluslar arası medeniyetin bağımsız bir üyesi olma yolunda ilerleyecek azim ve kararlılıkta olan Türkiye için Lozan Anlaşmasının önemi o günün şartlarında değerlendirilmelidir. Gerçekten de "bağımsızlık ve kurtuluş" ve medeniyet kurma amacını, yeni devletinin temel prensipleri olarak belirleyen Türkiye'nin, Lozan ile kendi hür hukukunu, egemenlik hakkını tescil ettirdiğine şüphe yoktur. Lozan Anlaşmasının imzasından sonraki süreçte hukuk, idare, maliye ve kültür alanlarındaki yenilenme, gelişme ve değişimin, reformist özellikleri aslında, tarihi tecrübede yatan veriler bir yansıması olmuştur.

TEDBİR VE AÇILIMLAR
Ülkemiz, Bölgesinde güçlü, etkin, yeni politikalar üreten, içeride de zengin bir devlet ve millet yapısını oluşturmuş; bölgeler arası kalkınmışlık farkını asgariye indirmiş, hukukun egemen olduğu idari ve toplum yapısını kurmuş; eğitim sistemi ile ülke ve bölge ihtiyaçlarına yönelik tedbir ve açılımları gerçekleştirmiş bir yapıyı sağladığında, Lozan ile kazanılan seviyenin bir değeri olacaktır. Medeni dünyanın, sağlıklı bir toplum düzeni ve hukuka uygun bir devlet düzenine, demokratik temsil rejiminin eksikliklerini gidermiş bir siyaset yapısına kavuşmuş, hür bir üyesi haline gelecek Türkiye, aynı zamanda her vatandaşının gurur duyacağı bir eser olacaktır. Bundan dolayı, Lozan Sulh Muahedesi, Montrö Sözleşmesi ve sonrasında gelen, siyasi ve hukuki bağımsızlığımızı tescilleyen anlaşmalar; tarihi seyrimizi bize göstermektedir.

SAYGI İLE EĞİLİYORUZ
Millet olarak, siyasi, hukuki, mali, kültürel açılardan kalkınma, gelişme ve yenilenme çabalarımızın, "birlik, beraberlik, diğerkamlık" hattı üzerinde şekillenmesi gerekmektedir. Lozan'ı hazırlayan şartlara benzer yapılanmalara, yaklaşım ve bu kazanımları gözden düşürmeye çalışan bakışlara karşı, verilecek cevap, hukukun adilliğinin, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinde, buna mukabil toplum ve Birey güvenliğinin sağlanmasında beliren insan haklarının el üstünde tutulmasında, zenginleşmeye yönelik ekonomik çabalara hız verilmesinde yatmaktadır. Bu vesileyle, Modern Türkiye'nin mimarı olan Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarını rahmet, şükran ve minnet duygularımızla bir kez daha anıyor, onların aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz." Denildi.