24. Dönem AKP Zonguldak Milletvekillerinden Prof. Dr. Ercan Candan, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimleri’nde aday gösterilmedi ve AKP’nin Zonguldak’taki 3 olan milletvekili sayısı 2’e düştü.

Prof. Dr. Ercan Candan milletvekilliği sona ermesine rağmen doğup büyüdüğü Kdz. Ereğli ile olan bağlarını koparmadı ve sade bir vatandaş olarak yakın dostları, arkadaşları ve vatandaşlarla olan iletişimini sürdürüyor.
Bu çalışmaları sırasında Gazeteniz Önder’in Haber Merkezini de ziyaret eden ve “dost merhabası” ile karşılanan Ercan Candan, muhabirlerimizden Eyüp Bektaş’ın sorularını da yanıtladı.

Siyasete devam edeceği tahmin edilen Candan’ın Bektaş’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Soru: Ercan Bey milletvekili değilsiniz artık. Bundan söyle ne yapacaksınız? Siyasete devam mı, yoksa başka düşünceleriniz mi var?

Candan:
Seçimler daha yeni bitti. Koalisyon olacak mı erken seçim mi olacak, daha netleşen bir durum yok. Ben Ercan Candan olarak yılbaşına kadar kendime bir tatil verdim, dinlenmek istiyorum. Bu dönemde Ereğli’ye gidip geleceğiz. Neye karar verecek isek yılbaşından sonra vereceğiz.
Ereğli’ye geldiğimde insanların bize olan samimi yaklaşımları, yorumları bizi içten etkiledi. Görünen o ki bu halk bizim elimizden tuttuğu müddetçe Karadeniz Ereğli’yi boş bırakmayacağımızı şimdiden öyle bir düşünce fazlasıyla hasıl oluyor, görünüyor.
Daha Ereğli’ye yapacak çok işimiz var.
Ereğli’ye sahip çıkmak, buranın insanlarına sahip çıkmak görevini tam anlamıyla bitirdiğimizi zannetmiyorum. İnşallah önümüzdeki günlerde bekleyip göreceğiz bakalım ne olacak?

Soru: Milletvekili iken kılıcınızın keskin olduğu dönemdeki arayan soran ile milletvekili listesine alınmadınız. Benim görüşüm; siz Ereğlili olduğunuz için listeye giremediğiniz. Bunu da ısrarla vurguluyorum?

Candan: Çarşı içinde de böyle yorumlar aldık. Halkın takdirine bırakıyoruz, her şey halkın gözünün önünde oluyor, benim bir yorum yapmam doğru değil. Halkın davranışları çok çok müspet haksızlık yapıldığı konusunda onlarca insandan tepki aldım. Önemli olan milletvekili olmak değil önemli olan çarşı içerisinde halkın içinde gezerken insanlar sizin yüzünüze baktığında gülümsüyor mu? Yoksa, ‘kılıç elinden alındı hadi bakalım’ diye mi bakıyor? İşte beni motive eden de bu oluyor. Önemli olan milletvekili olmak değil önemli olan insanların kalbinde beyninde bir yer edinebilmek. Bunu da bir yolu ile elde ettik diye de düşünüyorum, o kanıya da vardım.

Soru: Dost ne demek?



Candan: Dostluk iki tokada sarımsak tarlasını satmayan insan demektir. Biliyor musunuz o hikayeyi.

Şimdi genç bir çocuk var, babasının da iki üç tane arkadaşı var, başka kimsesi yok.
Çok arkadaşı olan oğul babaya,  “bunca yıl ömrünü iki arkadaş için mi harcadın? Hiç çevre edinemedin mi?” diye laf söylüyor.  “Benim onlarca arkadaşım var, şuan gelin desem bir sürü arkadaşım gelir” diyor oğlu.
Babası da, ‘istersen bir denemesini yapalım bunlar dost mu köpük mü nedir bir görelim’ diyor.
Oğlu, ‘arkadaşlarım benim için ölüme giderler’ diyor.
Baba bir koyunu kesiyor ve oğluna  “bunu çuvala koy kanlar içerisinde köşeye bırak, git arkadaşlarının kapısına takla deki ben kızgınlığıma geldi başımdan bir olay geçti, bunu ortadan kaldırmamız lazım bana yardım et diyerek yardım iste bakalım kaç kişi gelecek?”
Oğul arkadaşlarını tek tek dolaşıyor, kendisi için ölürüm dediklerine de gidiyor ama hepsi bir bahane buluyor.
Eve dönüyor oğul ve babasının gözünün içine bakarak, ‘hiçbiri gelmedi’ diyor.
Babası da, “Git Mehmet Amcanın kapısını takla, ben bir kusur işledim, babamın selamı var, bana yardım etmeni istedi de.”
Oğul gidiyor Mehmet Amca’ya meseleyi anlatıyor, Mehmet amcası da, “tamam” diyor. Çuvalı getiriyor, arka bahçeyi kazıyorlar ve oraya onu gömüyorlar. ‘Burada bu kokar biz buraya sarımsak ekelim’ diyorlar. Sarımsak ekiyorlar, aradan 1-2 ay geçiyor.  O arada çocuk babasına karşı mahçup. Babası, “Daha dur! Dostluk orada değil dostluğun gerçek son vuruşu bu değil. Gideceksin kahvenin içerisinde herkesin önünde Mehmet Amcaya iki tokat atıp küfür edeceksin.”
Gidiyor oğul herkesin içerisinde babasının dediğini yapıyor. Mehmet Amca ayağa kalkıyor, “oğlum babana söyle biz 2 tokada sarımsak tarlası satmayız” yanıtını veriyor.
Bu hikaye güzel ve örnek bir hikayedir.

Dost; herkes yanından gittiği zaman, sen yerden kalkarken kim sana el attıysa etrafındaki dost onlardır. Evet birçok şeyleri kaybettik. Kaybettik derken, zaten de öyleydi. Bu işin de doğasında vardır. Savaş verdiğimiz kendi elinizle her şeyini ortaya koyduğunuz bazılarını bir yerlere getirdiğiniz, altına koltuk verdiklerinizin sonrasında sizin arkanızdan hiçbir şeyin yok muş da, daha ötesinde aleyhinize konuşuyor olmaları, sizin özelinizi konuşuyor olmaları belki en can alıcı nokta budur. Ama bu da atalarımızın dediği gibi “çiğ süt” emmiştir insanoğlu. Bunları da Allah’a havale ediyoruz. Zaten hiç telaşe etmedik, etmiyoruz da. Biz görevimizin bilincinde idik her an görevi bırakacakmış gibi. Bırakacağız ama insanların yüzüne bakacak şekilde çalıştık bunun da semeresini görüyoruz zaten.