Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Zonguldak Sözcüsü ve Eğitim-İş Şube Başkanı Metin Kahveci, 15 Ağustos'ta Ankara düzenledikleri mitingle ilgili açıklamalarda bulundu. Kahveci, yaptığı açıklamada, Bugün dışa bağımlı ve özelleştirmeye dayanan ekonomi politikalarının faturası, kamu iş görenlerine kesildiğini; yani emeğin sömürüsünün siyasal iktidar eliyle gerçekleştirildiğini net bir dille söyledik dedi.
Kahveci, yazılı açıklamasında şunları söyledi;
 15 Ağustos günü saat 11.00'de Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı sendikalar, Kurtuluş Parkı'nda toplandık. Kurtuluş Parkı'ndan hareket edilerek Kolej Kavşağı'na doğru uzun bir kortej oluşturarak, Kızılay'a doğru isteklerimizi ifade eden sloganlar atarak yürüdük.  Kızılay'da polis engeliyle karşılaştıktan sonra 'Sakarya Caddesi'nde basın açıklamanızı yapın' diyen polise karşı demokratik hakkını kullanmada direnen Konfederasyonumuz, müzakereler karşısında Sakarya Caddesi'ne gitmeyerek Kızılay Meydanı'nın başında  (Soysal İşhanı) basın açıklamamızı yaparak eylemimiz sona ermiştir. Emperyalist devletlerin ülkemizi Suriye'nin üzerine yürümesi konusunda yaptıkları kışkırtıcı politikalarına karşı hükümeti uyardık. 'Kendi ülkesinin can ve mal güvenliğini alamayanlar, başkalarının güvenliğini alamazlar' dedik. 'Suriye ve Türkiye halkları kardeştir', 'ABD-AB kalleştir, PKK bunların taşeronu, maşasıdır' söylemlerimizle ifade ettik. ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu ülkemizin tüm kesimleri, ciddi ekonomik sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle iktidar tarafından topluma sunulan ekonomik açıdan büyüdüğümüz yönündeki söylemler, gerçekte yalnızca toplum üzerinde yaratılan baskı ve bağımlılık politikalarına hizmet etmektedir. Bugün dışa bağımlı ve özelleştirmeye dayanan ekonomi politikalarının faturası, kamu iş görenlerine kesildiğini; yani emeğin sömürüsünün siyasal iktidar eliyle gerçekleştirilmekte olduğunu net bir dille söyledik. Anayasa değişikliği ile emekçiye grev hakkının tanınmamasıdır. Bu anlamda 15 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilecek olan toplu görüşme süreci, yetkili sendikalar ve konfederasyonların, siyasal iktidarın ekonomi politikaları karşısında emekçinin sesini ve haklı taleplerini duyurması açısından daha da önem kazanmıştı. Bu görüşmeler Ekim ayına ertelenmiştir. Bu açıkçası kamu çalışanları açısından 2012 yılının da kayıp olması demektir. Bu konuda kendilerini büyük gören konfederasyonlar bu ertelemeye seyirci kalmış adeta işverenin vicdanına sığınmıştır.
Bugün toplu sözleşme ve grev yapmak için önümüzde bir hukuki engel yoktur. 25 Kasım 2009'da toplu sözleşme hükmü olmadan grev kararı alan konfederasyonlar, bugün hükümetin dümen suyuna girmiş ve bu hakkı kullanmaktan kaçar duruma gelmiştir.
Ya gerici, bölücü ve ırkçı kuşatmanın yaşandığı bu dö-nemde kendilerine uygun bir pozisyon belirleyememişler ya da eylem yapmak yerine tatili tercih etmişlerdir.