SORUNLARI ÇÖZEMEDİNİZ: Hani 5 yıl önce söz vermiştiniz. Toplu Görüşmelerde, mutabakat metninin içine koyup, altına imza atmıştınız. Hala niye ayak sürüyorsunuz? Neydi ayak sürüdüğünüz konu; ?memurlarımızın grev ve toplu sözleşme hakları? idi. Artık oyalamaktan vazgeçiniz. Memura şaşı bakmaktan geri durunuz. Bir kerede bizim cephemizden olayları değerlendiriniz. Bize, işsizleri, aşsızları göstererek ?halinize şükredin? demek basitliğinden kurtulunuz.

 

 

* Türk Büro-Sen Zonguldak Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu  ?Hükümetin kamudaki uygulamaları maalesef çalışanları, ?sözün bittiği yere? getirmiştir. Mamurları kaile almayan, onları aşağılayan, devletin sırtında bir yükmüş gibi gören zihniyete karşı eylemden başka bir seçenek kalmamıştır? dedi ve 25 Kasım?da üretimden gelen gücün kullanacağını ifade etti.

Bacıoğlu yazılı açıklamasında şöyle dedi:

 

7 yıl boyunca kamu görevlileri için adalet istedik, eşit bölüşüm dedik. Kurumsal farklılıklar ortadan kalksın istedik. Emsal memurların ücretleri eşitlensin dedik. Çalışanlar arasında ayrımcılık olmasın, keyfi uygulamalar son bulsun, liyakat, gayret ve disiplinli çalışma ödüllendirilsin istedik. Memurlara, Milli Gelirden eşit pay verilsin, ülke kaynakları israf edilmesin, kamudaki kara delikler kapatılsın, tasarruf edilsin, kaynaklarımızın çarçur edilmesinin önüne geçilsin istedik.

 

Daha verimli çalışmak için çalışma barışı sağlansın, çalışma şartları düzeltinsin istedik. Kamuda memur statüleri farklılaştırılmasın, bu durum çalışma barışını bozuyor dedik. 4-B,4-C ve çakılı sözleşme personel istihdamının, ne ülkemize, ne çalışanlara ne de hizmet alan vatandaşlarımıza hiçbir faydası yok dedik. Tam tersi çalışma barışının bozulduğunu, hizmette verimliliğin düştüğünü ve vatandaşımızın hak ettiği hizmeti kamudan bu nedenle alamadığını ifade ettik.

 

En temel evrensel haklarımız olan, örgütlenme özgürlüğümüzün önündeki engelleri kaldırın dedik. Bizimle ilgili düzenlemeleri AB ya da İLO istedi diye değil; ?Memurlarımız hak ediyor ve biz onlara inanıyoruz? diyerek, haklarımızı veriniz istedik.

 

Hani 5 yıl önce söz vermiştiniz. Toplu Görüşmelerde, mutabakat metninin içine koyup, altına imza atmıştınız. Hala niye ayak sürüyorsunuz? Neydi ayak sürüdüğünüz konu; ?memurlarımızın grev ve toplu sözleşme hakları? idi. Artık oyalamaktan vazgeçiniz. Memura şaşı bakmaktan geri durunuz. Bir kerede bizim cephemizden olayları değerlendiriniz. Bize, işsizleri, aşsızları göstererek ?halinize şükredin? demek basitliğinden kurtulunuz. Ülkede ki işsizliğin sorumlusu biz miyiz? ?Ekmeğimiz yetmiyor, hakkımızı verin? demek ne zamandan beri suç oldu? Ekmeğimiz yetmiyor diyenlerle, ekmeğimiz hiç yok diyenleri karşı karşıya getirmek hangi adalet anlayışına hangi insanlığa sığar?

 

7 yıldır, size sorunlarımızı anlatmak için her yolu denedik. Defalarca bakanlarla görüştük, defalarca TBMM?ye gittik. Üst düzey bürokratların kapısını onlarca kez aşındırdık. Her yıl iki defa yapılan Kurum İdari Kurullarında, tüm kurumlarımızın ve bütün çalışanlarımızın sorunlarına çözüm aradık. Her yıl, Yüksek İstişare Kurulu Toplantılarında, tüm üst düzey yetkililere meramımızı anlatmaya çalıştık. Toplu görüşme masasında 7 yılda 55 gün yüzlerce saat; ekonomik, sosyal ve demokratik haklarımızı talep ettik. Anlattık. Anlattık. Anlattık. Tabir-i caizse, anlata anlata dilimizde tüy bitti.

 

Sorunlarımızın büyük bir bölümünü çözemediğiniz gibi, yeni sorunlar icat ettiniz. Yetmedi; memurlar arasında ayrımcılık yaptınız. Yetmedi; bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm hükümetlere rahmet okutacak kadrolaşmayı gerçekleştirdiniz. Liyakatsiz, birikimsiz on binlerce kişiye makamlar verdiniz. Mahkeme kararlarına uymadınız. Acımasızca on binlerce memura zulüm ettiniz.

 

Baktık, sözle diyalogla meramımızı anlatamıyoruz, yüzlerce defa sokaklara çıktık. Kurumların önü eylem merkezlerine dönüştü. Bağırdık, haykırdık. TBMM kapısına defalarca gittik ama yine sesimizi duymadınız. Bütün bu çabalarımız boşa gitti,  yine bizi anlamadınız. Sorunlarımızı çözmek için gayret göstermediniz. Hep ötelediniz, sadece dinlediniz ama ciddi bir çabanız olmadı. Siz söyleyiniz, siz olsanız ne yapardınız? İşte bizde onu yapıyoruz. 25 KASIM'da?İş bırakıyoruz.? Bir kerede böyle deneyelim. Duymayan kulaklarınız duysun; görmeyen gözleriniz görsün diye. BİZİ BUNA MECBUR ETTİNİZ?