- "Sendika, çalışma hayatını zehirleyen kayıt dışının panzehiridir. Onun için, kim sendikalara karşı çıkıyorsa, bilin ki onun aklında kayıt dışı çalışmak vardır. Onun aklında, insan emeğini sömürmek, çocukları köle gibi kullanmak, kadınları insan vasfından çıkarmak vardır. Vergi kaçırmak, devlete karşı olan bütün yükümlülüklerden kaçmak vardır. Yani kısacası, bizim, hepimizin, ülkemizin geleceğini çalmak vardır. İşte sizi, bu hastalıklı zihniyetle mücadele etmeye çağırıyorum. Eğer bu bataklığı kurutabilirsek, bu zihniyeti yenebilirsek, bilin ki, bu güzel vatanı, gerçekten bir cennete çevirebiliriz"

Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, "Bizim hedefimiz bellidir. Biz, kayıt dışına karşı mücadele ediyoruz. Kayıt dışı ekonominin, her türlü belanın kaynağı olduğunu biliyoruz. Oralarda iş güvencesi, sigorta, sağlık sigortası, tazminat yoktur. Ama oralarda çocuk işçiler, iş cinayetleri, ölen, yaralanan, sakat kalan işçiler, başta cinsiyet olmak üzere her türlü ayrımcılık vardır. Ne yoktur? Sendika yoktur" dedi.

Kavlak, Türk Metal Sendikası ile Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle Gülüç Beldesi'nde bulunan Büyük Ereğli Anadolu Otel'de düzenlenen, "Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde Gençlik Kurultayı"nda yaptığı konuşmada, sendika ile üniversitenin bu tür organizasyonda bir araya gelmesinin sadece Türkiye'de değil dünyada da bir ilk olduğunu söyledi.

"İLKLERİN SENDİKASIDIR"

Kavlak, şöyle konuştu: "Türk Metal, sadece Türkiye’nin en büyük, dünyanın en güçlü sendikalarından biri değil. Aynı zamanda, yaptığı çalışmalarla, ortaya koyduğu yeniliklerle ilklerin sendikasıdır. Sendikal yaşamda aklınıza gelebilecek. Tüm yeniliklerin hemen hemen hepsini, Türk Metal gerçekleştirmiştir. Ortaya koyduğu vizyonla, üstlendiği misyonla, çağdaş bir sendika kimliği kazanmıştır. İşte bizi bir araya getiren AKADEMEK de, içeriğiyle, yapısıyla, organizasyonuyla Türk sendikacılığında bir ilktir. Bir işçi sendikasıyla üniversitelerin, böylesine bir etkinlikte biraraya gelmesi, hem de böylesine kurumsallaşması, sadece Türkiye’de değil, dünya için de bir ilktir.

"REHBERİMİZ ATATÜRK'DÜR"

Altı yıl önce, sizlerle birlikte bu yola çıkarken, inanın çok inançlıydık, geleceğimize, yani gençlerimize, sonuna kadar inanıyorduk. Geleceğimize yatırım yapıyorduk. Bunun için de, önümüzde büyük bir önderimiz, rehberimiz vardı. O rehber, Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. İşte biz, en büyük eserim dediği Cumhuriyeti, gençlere hatta çocuklara emanet eden, Bu büyük liderin izinden yürümeye çalışıyoruz. Ne mutlu onun izinden yürüyenlere, onun yolundan ayrılmayanlara, ne mutlu size, ne mutlu bize, ne mutlu hepimize.

"ÇOK ZORDU AMA UMUTLARIMIZ VARDI"

Bu nitelikte bir toplantının, dünyada başka örneği yoktur. O nedenle ilk başlarda işimiz çok zordu ama umutlarımız vardı. Enerjilerine, heyecanlarına, akıllarına, fikirlerine güvenecek gençlerimiz vardı. Ya bir yol bulacağız, ya da kendimiz bir yol açacağız dedik. Yol bulamadığımız zaman da kendimize yol aça aça ilerledik. Ufak tefek aksaklıklar olduysa da, onları da zaman içinde çözdük. Şimdi kurumsallaşmış, profesyonelce yürüyen bir etkinliğe sahibiz. Bunun için çok mutluyuz. Gururluyuz. AKADEMEK’i yaşamış, burada bulunmuş bütün genç kardeşlerim, bu etkinliğin, onların öğrenme sürecinde, önemli bir boşluğu doldurduğunu söylüyorlar. Hemen hemen hepsi, sendikalara, sendikacılara, hatta sendikal mücadeleye karşı ön yargılarının ortadan kalktığını, artık sınıf mücadelesine, emek davasına daha farklı gözlerle baktıklarını söylüyorlar. Bu sözleri duymak bizi inanın çok mutlu ediyor. Sendikalara, sendikacılara karşı yürütülen bütün olumsuz kampanyalara, kara propagandaya rağmen, bize inanan, güvenen, sendikaları emek mücadelesinin kaleleri olarak gören genç arkadaşlarımızın varlığı, bizim geleceğe daha güvenle bakmamıza neden oluyor. Bu etkinliğe katıldığında, sendika sözcüğünü bile kullanmaktan tereddüt eden, hayatında bir sendikanın kapısından girmemiş kardeşlerim, Daha sonra gelip Türk Metal’de staj yapıyor. Sadece o da değil, bu etkinliğe bile çekinerek katılan çok sayıda arkadaşımız, daha sonra bizim  başka etkinliklerimizde de yer alıyorlar. Kadın İşçiler Büyük Kurultayı’na, Avrasya Genç İşçiler Kurultayı’na katılıp o etkinliklerimizde görev alıyorlar. Birlikte güzel işler yapıyoruz. Üretmenin, birlikte çalışmanın hazzını yaşıyoruz.

"YAŞAMA HAKKI"

Bütün dünyada kabul edilen en temel insan hakkının, 'yaşama hakkı' olduğunu anlatan Kavlak, "Ancak gelin görün ki, Türkiye’de sadece geçen yıl 2 bin 100 kardeşimizi kaybettik. Yani her gün neredeyse 6 emekçi kardeşimiz, iş kazasında hayatını kaybediyor. Hem de, çok basit, çok düşük maliyetli tedbirlerle önlenebilir iş kazalarında ölüyorlar. Binlercesi de yaralanıyor, sakatlanıyor, çalışamaz hale geliyor. Yarın inşallah çok önemli görevler alacaksınız. Önemli makamlarda bulunacaksınız. Belki de bu salondan, bir çalışma bakanı, bir yüksek bürokrat, önemli bir işveren çıkacak. Oralara geldiğinizde, bugünü unutmayın. Bugün ben sizlerden, sadece ailesinin, çoluğunun çocuğunun rızkı için çalışırken, iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimizi unutmamanızı istiyorum. Üç kuruşluk bir halat alınmadığı için inşaatlardan düşenleri, basit önlemler alınmadığı için ezilenleri, işten çıkarken serviste boğulan kadın emekçileri, Esenyurt’ta naylon çadırda yanan inşaat işçilerini, iki liralık kısa devre sigortası alınmadığı için, elektrik çarpmasıyla hayatını kaybedenleri unutmayın, unutturmayın istiyorum" dedi.

"KADINLARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ HAKSIZLIĞA UĞRUYOR"

Türkiye'de kadın işçilerin büyük bir bölümünün haksızlığa uğradığını, aynı işe karşılık daha düşük ücret aldıklarını anlatan Kavlak, şunları söyledi:  "Oysa biz her platformda haykırıyoruz, Emeğin, alınterinin cinsiyeti olmaz, diyoruz. Biz, kadın ve erkek, biriz ve eşitiz diyoruz. Sizden de bize destek vermenizi istiyoruz. Sesinizi sesimize, gücünüzü gücümüze katmanızı istiyoruz. İşte o zaman hak, hukuk kazanır. İşte o zaman biz kazanırız.

"SİZ YOKSANIZ BİR EKSİĞİZ"

Peki, elleri küçük, hassas işlere daha yatkınlar diye, 10-11 yaşındaki çocukların çalıştırılmasına, okul yerine çalışmaya zorlanmalarına ne demeli? Bu, onların kaderi olabilir mi? Olamaz, olmamalı. Sizden, çocuk işçi sorununa karşı da duyarlı olmanızı bekliyorum. İş güvencesine sahip çıkmanızı, bunu her platformda savunmanızı istiyorum. İşçilerin çok büyük bölümünün iş güvencesinden yoksun olmalarına, iş olunca çalışmalarına, olmayınca işsiz kalmalarına, karşı olmanızı bekliyorum. Biz Tük Metal olarak, bu bizim kaderimizi olamaz, emekçinin kaderi bu olamaz diyoruz. Biz, Allah'ın yarattığı en değerli varlık olan insan, üç kuruşluk kâra kurban edilemez diyoruz. Ve eğer bu kader değilse, biz bu gidişi durdurabiliriz diyoruz. Sizi de, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe karşı çıkmaya çağırıyoruz. Karşı çıkın. Göreceksiniz ki, yalnız değilsiniz. Siz de haktan hukuktan yana olanların arasına katılın. Siz yoksanız, biz bir eksiğiz demektir. Siz de aramıza katıldığınızda, tam olduğumuzda, bilin ki o zaman biz kazanırız, bundan hiç kuşkumuz olmasın.

"SENDİKAMIZIN GARANTİSİ ALTINDADIR"

Aslında çalışma hayatındaki bütün kötülüklerin kaynağı bellidir. Bakın, Türk Metal’in olduğu hiçbir işyerinde, cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Kadınla erkek birdir ve eşittir. Türk Metal’in bu konuda, pozitif ayrımcılık ilkesi vardır. Bakın, bizim işyerlerimiz birçoğu tehlikeli işler sınıfında; üretim yapmasına rağmen, iş kazası oranı sıfıra yakındır. Türkiye’nin en az iş kazası yaşanan işyerleri, Türk Metal’in örgütlü olduğu işyerleridir. Bizim işyerlerinde, çocuk işçi bulamazsınız. Lafını bile ettirmeyiz. Çocuk okulda ya da oyunda gerek deriz. Bizim örgütlü olduğumuz işyerlerinde, İş güvencesi vardır. Rızkımız, işverenin iki dudağının arasında değildir. Bizim örgütlü olduğumuz yerlerde, Kimsebize iş olunca gel, iş olmayınca git diyemez. Türk Metal üyesinin iş güvesi, sendikamızın garantisi altındadır"

KAYIT DIŞI İLE MÜCADELE

"Kimsenin hakkında gözümüz yok ama kimsenin de bizim hakkımızda göz dikmesine izin vermeyiz" diyen Kavlak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Bizim hedefimiz bellidir. Biz, kayıt dışına karşı mücadele ediyoruz. Kayıt dışı ekonominin, her türlü belanın kaynağı olduğunu biliyoruz. Oralarda iş güvencesi yoktur, sigorta, sağlık sigortası, tazminat yoktur. Ama oralarda çocuk işçiler, iş cinayetleri, ölen, yaralanan, sakat kalan işçiler, başta cinsiyet olmak üzere her türlü ayrımcılık vardır. Ne yoktur? Sendika yoktur. Çünkü sendikanın olduğu yerde, kayıt dışı olmaz. Bir yerde sendika varsa, bilin ki orada kayıt dışı yoktur. Sendika, çalışma hayatını zehirleyen kayıt dışının panzehiridir. Onun için, kim sendikalara karşı çıkıyorsa, bilin ki onun aklında kayıt dışı çalışmak vardır. Onun aklında, insan emeğini sömürmek, çocukları köle gibi kullanmak, kadınları insan vasfından çıkarmak vardır. Vergi kaçırmak, devlete karşı olan bütün yükümlülüklerden kaçmak vardır. Yani kısacası, bizim, hepimizin, ülkemizin geleceğini çalmak vardır. İşte sizi, bu hastalıklı zihniyetle mücadele etmeye çağırıyorum. Eğer bu bataklığı kurutabilirsek, bu zihniyeti yenebilirsek, bilin ki, bu güzel vatanı, gerçekten bir cennete çevirebiliriz"

"ZONGULDAK DEMEK İŞÇİ DEMEK"

Kdz.Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu konuşmasında kurultayın düzenlenmesinin önemine değindi, katkı sağlayanlara teşekkür ederek, "Zonguldak demek işçi demek, Zonguldak demek maden demek, Zonguldak demek Erdemir demek. Ama kamu olarak da bize düşen görev buradaki gerek madenlerimiz gerekse güçlü bir kuruluşumuz olan Erdemir ve buradaki işçi arkadaşlarımızın çalışma standartlarını, ekonomik gücünü ve yaşam seviyelerini yükseltmek için bizler de kaymakamlık olarak elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü burada Erdemir’deki çalışan işçimizin yüzü gülüyorsa Zonguldak mutlu, TTK’da çalışan işçimizin yüzü gülüyorsa Zonguldak mutlu, eğer sizlerin yüzü gülüyorsa biz sizlere hizmet eden kamu bürokrasisinin yüzü gülüyor. Bu duygu ve düşüncelerle burada yapılan bu çalışmanın gerek ilçemiz gerek Zonguldak ilimiz gerek ülkemiz için, sendikalarımız için, öğrencilerimiz için, işçi kardeşlerimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum" ifadelerine yer verdi.

"BU KURULTAYIN RUHUNA EN UYGUN YER EREĞLİ"

Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Alper de gerçekleştirilen kurultayın akademi ve emek arasında öğrenci odaklı bir köprü oluşturmayı amaçladığını belirtti ve “bu yıl 6’ncısını gerçekleştirdiğimiz kurultayın sürekli ve sürdürülebilir bir faaliyet haline dönüşmeye başladığını, üniversite sendika işbirliğinin uzun soluklu örneklerinden birini oluşturmaya başladığını gururla görüyoruz. Bu kurultay dünya da örneği olmayan bir üniversite ile sendika işbirliğini oluşturmaktadır. Peki niçin Ereğli’de bu faaliyeti yapıyoruz; doğrusunu söylemek lazım Türk Metal Sendikasının böyle bir tesisinin burada olması ilk çalıştayı burada gerçekleştirmemizin sebeplerinden biriydi. İkincisini Ankara’da yaptık ama orada yaptığımız zaman şunu anladık ki; bu kurultayın özü bakımından doğru yön Ereğli. Ereğli liman şehri, güzel bir şehir. Ama Ereğli’yi bu kurultay bakımından anlamlı kılan Erdemir. Bütün Zonguldak’ı katarsanız işçi ve madenci kesim. Dolayısıyla biz bütün toplantılarımızı kurultayın ruhuna uygun olduğu için Ereğli’de yapmayı tercih ettik" sözleri ile konuştu.

Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde eğitim gören çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğrencilerinin de yer aldığı kurultay 3 gün sürecek.

(Haber: Mustafa Kemal Bektaş)