Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Zonguldak İl Sözcüsü ve Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, İşsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, ülkenin kaderi olmaktan çıkarmak için; kamu işgörenlerinin kendi kaderine ilişkin karar mekanizmalarına katılımını sağlamak için güç birliği oluşturarak, emek mücadelesini kazanmak için yola çıkıyoruz. Bu amaçla, konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarımızla birlikte aldığımız kararla, 15 Ağustos 2011 tarihinde, tüm illerimizden katılacak şube ve temsilciliklerimizle Ankara'da geniş çaplı bir eylem gerçekleştiriyoruz dedi.
Kahveci, yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
 DIŞA BAĞIMLI VE ÖZELLEŞTİRMEYE DAYANAN EKONOMİ POLİTİKALARININ FATURASI, KAMU İŞGÖRENLERİNE KESİLİYOR
Ülkemizin içinden geçtiği ve etkisini artırarak sürdüren ekonomik kriz süreci, bugün de kamu çalışanlarını ezmeye devam etmektedir.
ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu ülkemizin tüm kesimleri, ciddi ekonomik sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle iktidar tarafından topluma sunulan ekonomik açıdan büyüdüğümüz yönündeki söylemler, gerçekte yalnızca toplum üzerinde yaratılan baskı ve bağımlılık politikalarına hizmet etmektedir. Bugün dışa bağımlı ve özelleştirmeye dayanan ekonomi politikalarının faturası, kamu işgörenlerine kesilmekte; yani emeğin sömürüsü siyasal iktidar eliyle gerçekleştirilmektedir. Bunun en önemli göstergesi de anayasa değişikliği ile emekçiye grev hakkının tanınmamasıdır.
Bu anlamda 15 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilecek olan toplu görüşme süreci, yetkili sendikalar ve konfederasyonların, siyasal iktidarın ekonomi politikaları karşısında emekçinin sesini ve haklı taleplerini duyurması açısından daha da önem kazanmıştı. Bu görüşmeler ekim ayına ertelenmiştir. Bu açıkçası kamu çalışanları açısından 2012 yılının da kayıp olması demektir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile kamu çalışanlarına sözde toplu sözleşme hakkı getirilmiştir.
Oysa yapılan değişiklik uluslar arası sözleşmelere uygun, gerçek bir toplu sözleşme hakkı tanımadığı gibi grev hakkı da içermemektedir. Kısaca 9 yıldır sürdürülen toplu görüşme aldatmacasından pek farkı yoktur. Bugün toplu sözleşme ve grev yapmak için önümüzde bir hukuki engel yoktur. 25 Kasım 2009'da toplu sözleşme hükmü olmadan grev kararı alan konfederasyonlar, bugün hükümetin dümen suyuna girmiş ve bu hakkı kullanmaktan kaçar duruma gelmiştir. Ya gerici, bölücü ve ırkçı kuşatmanın yaşandığı bu dönemde kendilerine uygun bir pozisyon belirleyememişler ya da eylem yapmak yerine tatili tercih etmişlerdir.
Grevli toplu sözleşmeli sendika yasası için güç birliği yapmak noktasında gerek konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, gerekse Eğitim-İş olarak kararlı bir duruş sergilemek ve taleplerimizi tek ses olarak dillendirmek, sorumluluğumuzun gereğidir. Oysa hayatın her alanında var olan kamu çalışanlarının, haklarını teslim etmek ve yaşam koşullarını iyileştirmek, sosyal hukuk devletinin birincil görevlerindendir.