Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un Türkiye’nin kadına şiddette dünya ortalamasının altında olduğunu söyleyerek “Şüpheli ölümler kadın cinayeti gibi yansıtılıyor” demesinin ve büyük tepkiler almasının üzerinden 10 gün geçti…

Bu 10 günlük sürede kadına şiddet, kadın cinayetleri hiç durmadı… Ve ayrıca şüpheli kadın ölümleri…

Bakın sadece bugün Antalya, Ankara, Bilecik, Diyarbakır ve Kayseri’den tam beş kadın cinayeti basına yansımış bulunuyor… Dün de; Çorum, İstanbul ve yine Kayseri’de kadın cinayetleri üçüncü sayfalardaydı… Ayrıca bugün Konya’da 8 yıl önce kurstan çıktıktan sonra kaçırılan ve iple boğularak öldürülen 13 yaşındaki Hatice Çitli’nin katilinin de yakalandığını yazıyor gazeteler… Üstelikte katilinin bir seri tecavüzcü olduğunu…

Antalya’da 13 gündür kayıp olan iki çocuk annesi, 30 yaşındaki Duygu Çelikten’in de dün başının kesilip, gömüldüğü ortaya çıktı… Cesedi Kepez’de ormanlık alanda toprağa gömülü bulunan genç kadını katili bıçaklamakla yetinmemiş, başını da vücudundan ayırmıştı…

Oysa; fatura yatırmak için çıkan Duygu’nun çocukları, evine geri dönmesi için ne çok beklemişti annelerini…

Sizce bunun adı tam anlamıyla “VAHŞET” değil mi?

Yine Antalya Kepez’de boşanmak üzere olduğu eşinin vurduğu ve bu olay sonrası bir bacağının kesildiği, iki çocuk annesi, 29 yaşındaki Arzu Y.’nin, “Benim ve çocuklarımın hayatı söz konusu. Eğer cezaevinden çıkacak olursa durmayacaktır” feryadı yansımış gazetelere… Genç kadın bacağını vermiş, ama kurtulamamış, 9 aydır tutuklu olan ve duruşmalara gelmeyen katilinden boşanamamış da…

Sayın bakan, sayın yetkililer; son 10 günde yaşanan toplam kadın cinayeti sayısı 17, yüksekten düşme, intihar vs. denilen “şaibeli” olayların sayısı ise dokuz… Ki; unutmayın şaibeli denilen; pek çok olayın sonraki yıllarda kadın cinayeti olduğu ortaya çıkıyor. Haberleri dikkatli izliyorsanız bu yıl içinde de daha önce intihar vs. denilerek kayıtlara geçen bazı olayların bir kadın cinayeti olduğu ortaya çıktı…

Son 10 günde; Adana’da 20 yaşındaki Çiçek tüfekle, Elazığ’da Havva tüfekle, Sakarya’da İlknur tabancayla, Tekirdağ’da Hanife tüfekle, İstanbul Bağcılar’da Gürcistan uyruklu kadın bıçaklanarak, Balıkesir’de 33 yaşındaki Çiğdem kürek ve sopayla dövülerek, Malatya’da 30 yaşındaki Döndü bıçakla, Ankara’da 18 günlük evli, 22 yaşındaki Sevgi Nur polis eşinin tabancasından çıkan kurşunla vurularak öldü…

Keza Konya’da 66 yaşındaki Fatma tabancayla, Sivas’ta Ebru ve annesi Şükran tüfekle, Bilecik’te 23 yaşındaki Handan tabancayla öldürülürken Çorum’da 34 yaşındaki Deniz tabancayla, İstanbul Silivri’de bir kadın tabancayla, Ankara’da E.C. parkta oynayan çocuğunun gözleri önünde tabancayla vurularak, Kayseri’de Ayşegül çalıştığı iş yerinde, 16 yaşındaki kızının feryatlarına rağmen boğazı kesilerek, Diyarbakır’da hemşire Esengül üç kere uzaklaştırma kararı aldırdığı eski eşi tarafından işyerinde bıçaklanarak yaralandı…

Art arda yaşanan olaylar da gösteriyor ki; kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri Türkiye’nin çözüm bekleyen en öncelikli konularından biri haline gelmiş bulunuyor…

Evet sayın yetkililer; kadına yönelik şiddetin korkutucu boyutu ortada…

Ve bu sorundan; “Her kadın cinayeti kadın cinayeti değildir” ya da “Şüpheli ölümler kadın cinayeti gibi yansıtılıyor” denilerek kurtulmak mümkün değil… Tersine şiddete karşı herkesin duyarlı olması sağlanmalı…

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı uygulamaların, anaokullarından itibaren verilecek eğitimin, yaşamın mihenk taşı olması sağlanmalıdır… Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ancak böyle son bulur…

Bunun içinde de; ha bir, ha 100 cinayet olmuş, ya da cinayetler azaldı, çok gösterilmeye çalışıyor gibi açıklamalar yerine tüm ilgililerin de katılımıyla sorunun çözümüne yönelik ciddi çalışmalar yapmak gerekir…

Nerede, hangi ülkede ne kadar olursa olsun. Bize ne…

Bizde hiç olmasa, hiçbir kadınımızın, kızımızın kılına bile zarar gelmese daha iyi değil mi?

İyi haftalar

Umut Vakfı