Zonguldak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 69 tutuklu ve 15 firari sanığın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından ağırlaştırılmış hapisle cezalandırılmaları istemiyle hazırlanan iddianamedeki bazı tanık ifadelerinde dikkati çeken detaylar yer aldı.

Zonguldak Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz tarafından hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, tanık olarak ifadesi yer alan ve daha önce örgüte ait Fatih Koleji'nde hizmetli olarak çalışan E.A, okulda çalıştığı dönem içerisinde okul yönetimi ve bazı öğretmenlerin "kurban", "himmet, "burs" ile Kimse Yok Mu Derneğine yardım için Recep T'nin kendisinden para istediğini söyledi.

 

Okul çalışanı abone olmayınca yol temizletmişler

Fatih Kolejine ilk başladığı dönemde okul müdür yardımcısı Büneyya C'nin, "Seni Zaman gazetesine abone yapacağım" dediğini kaydeden E.A, başından geçenleri şu şekilde anlattı:

"Ben abone olmak istemiyorum' şeklinde konuşunca, 'Abone olacaksın, bu başının gözünün sadakası olacak' dedi. Ben de işten çıkarılma korkusuyla kabul ettim. Yaklaşık 2-3 ay sonra aboneliğimi iptal ettirdim. Bunun üzerine gazete dağıtım şirketi müdürü Lütfü isimli şahıs beni arayarak, 'Gazeteye abone olacaksın' dedi. Ben de olmak istemiyorum deyince, 'Sen telefonu kapat, ben müdürünü ararım' dedi. Daha sonra beni Mehmet S. odasına çağırdı ve 'Gazeteye abone olacaksın, kapıyı kapat' diyerek bana sert bir şekilde konuştu. İstemeden gazeteye abone oldum. Bir süre sonra yine iptal ettirdim. Bunun üzerine Büneyya C. bana, ramazan ayında sıcak havada okulun önünde bulunan belediyeye ait yolu süpürttü. Bu işlemi sürekli yapınca tekrar gazeteye abone oldum. Yaklaşık 3 ay gazeteyi almadan parasını ödedim." şeklinde konuştu.

 

"17-25 Aralık'tan sonra büyük miktarlarda evrak yakıldı"

17-25 Aralık operasyonunun ardından okul içerisinde yaşanan gelişmeleri de aktaran E.A, ifadesinde şu bilgilere yer verdi:

"17-25 Aralık 2013 operasyonlarından sonra okulda büyük miktarlarda evrak yakıldı. Bu evrakı yakmam için bana Mustafa Alparslan, Mehmet Sarısoy, Mehmet Taş, Mahmut Salihoğlu ve Recep Tunçman verdi. Bu evrakın içeriğinin ne olduğunu bilmiyorum. Sorduğumda 'önemsiz evraklar' diyorlardı. Ama yanana kadar başımdan ayrılmıyorlardı. Ayrıca yine değişik tarihlerde bana bilgisayar harddiskleri getirerek kırdırıyorlar ve sonrasında da kalorifer kazanında yaktırıyorlardı. Ağustos 2015'te, çalıştığım Fatih Koleji'nde arama yapılmadan birkaç gün önce Mahmut Salihoğlu kendi arabasıyla kazan dairesinin önüne çok miktarda evrak ve harddisk getirdi. Benden bunları yakmamı istedi. Ben de yakmamak için 'Kalorifer arızalı başımıza iş açarız' dedim. O da bana, 'dışarıda bir yerde yakalım' dedi. Daha sonra bu harddisk ve evrakı arkadaşım olan aynı okulda çalışan G.K. ile birlikte okulun arka tarafında bulunan Megatep isimli yerin önüne taşıdık. Salihoğlu, harddiskleri bana kırdırarak evraklarla birlikte yaktırdı. Harddisk ve evraklar yanana kadar yanımdan ayrılmadı. Daha sonra yanmış olan harddiskleri çöpe attırdı."

Fatih Kolejindeki aramaların ardından okul müdürü Mehmet Sarısoy'un kendi aracıyla çok miktarda evrak, flash bellek, CD getirdiğini ifade eden E.A, "Bana kazan dairesinde yaktırdı. İsmini verdiğim şahıslar değişik tarihlerde bu şekilde bana evrak, harddisk, CD ve flash bellekleri yaktırdılar. Bunları bana yaktırma sebeplerinin, içerisinde bulunmasını istemedikleri bir şeyler olduğunu düşündüm. Ama işimden olma korkusuyla yakmak zorunda kaldım." dedi.

 

(Anadolu Ajansı)