Zonguldak Eğitim-İş Başkanı Metin Kahveci,  eğitim sistemini hurafeci bir anlayışa getiren eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i eleştirdi.                                                                    

ÖĞRENCİLER KOBAY MI?: Uygulanan sistem bilimsel verilerden yoksun  bir sistemdir.  Gerek velilerin gerek öğretmenlerin  öğrenci şikayetleri incelendiğinde  yarış atı psikolojisinin yattığı ortaya çıkmaktadır.  Bir öğrenci sabahtan okula gider,  okuldan  eve geldikten sonrada dershaneye gider, dershaneden de  akşam eve geldiğinde dershaneden  verilen  ödevleri mi yapacak yoksa okuldan verilen ödevleri mi?

*AKP  iktidarının iş başına geldikten sonra eğitimi, ulusal niteliğinden  uzaklaştırıp kamu hizmeti olmaktan çıkardığını, eğitimde özelleşmenin önünü açtığını, tarikat ve  cemaat referanslı, hurafeci bir eğitim anlayışını getirerek büyük ün salan  Cumhuriyet döneminin  kadrolaşmada en hızlı bakanı olarak tarihte yerini aldığını öne sürdüğü   eski Milli Eğitim Bakanı  Hüseyin Çelik’i sert sözlerle eleştiren Zonguldak Eğitim-İş Başkanı Metin Kahveci  “6.7 sınıfları   SBS ’ye   tabii tutması  bilimsellikten uzak, yapılan işin sadece ve sadece tarikat dershanelerine para kazandırmaktan başka bir şey olmayıp, diğer yandan da öğrencileri yarış atı konumuna sokarak eğitimin keşmekeş haline getirmesine sebebiyet vermiştir” dedi.

Kahveci  “Bu uygulamanın ne kadar yanlış olduğunu defalarca  açıklamamıza  rağmen   bir kulaktan girmiş diğer kulaktan çıkmıştır” vurgusuyla devam ettiği açıklamasında şunları söyledi:

BİLİMSEL VERİLENDEN YOKSUN

“Bir çocuğun öğrenemediği yada geri kaldığı konularda  öğrenme amaçlı dershaneye  yada okul kurslarına   çocukluk sosyal yaşamına  etkilemediği müddetçe   gitmesi ayrıdır. Buna kimse karışmaz. Eğer bu öğrenme  olayına yarışı sokarsanız bilimsellikten uzaklaşıyorsunuz demektir. Bu uygulamayla  ilkokul  2. sınıf  öğrencilerinin dershaneye başlaması ve bunun sonucunda da yarış amaçlı bir performansa sokulması öğrencileri çocukluğundan çıkarmış, oyun oynama özlemini dağıtmış, bedensel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemiş şartlanmış bir kobay konumuna sokuyorsunuz demektir. Çünkü uygulanan sistem bilimsel verilerden yoksun  bir sistemdir.  Gerek velilerin gerek öğretmenlerin  öğrenci şikayetleri incelendiğinde   yarış atı psikolojisinin yattığı ortaya çıkmaktadır.  Bir öğrenci sabahtan okula gider,  okuldan  eve geldikten sonrada dershaneye gider, dershaneden de  akşam eve geldiğinde dershaneden  verilen  ödevleri mi yapacak yoksa okuldan verilen ödevleri mi?  Verilen  ödevleri yapmaya kalktığında  çocuk   gece geç saatlerde  yatmasına neden oluyor, bu kez de sabah okulda öğretmenini dikkatli dinleyemiyor. Eğer bir  öğrenci ödevini yapmadan okula gelirse bu kez  de öğretmenlerinden uyarı, diğer taraftan  velisine şikayet etme  ikazı ile karşı karşıya kalıyor. Bunun yanında yoğun test çalışma karşısında kalan bir öğrenci enerjisini sosyal etkinlik kapsamında  boşaltamadığı için, okulda, sınıfta ve okul bahçesinde agresif davranıyor. SBS sınavı yaklaştığı tarihlerden en az  2 hafta önce öğrenciler   ya rapor alıyor, yada hiç okula uğramıyor. İlköğretim okulların orta kısmı  son 2 hafta okula gelmediğinde  de okul öğrencisiz kalıyor.  Orta kısmı gören küçük sınıflarda bu kez onlarda ağabeylerine ve ablalarına özenerek hareket ediyor. Böylece öğrenciler kendi kafalarına göre SBS mazereti nedeniylede  2 hafta önce tatile girmiş oluyor.

KARIŞIK ALT-ÜST OLMUŞ

Diğer taraftan velilerin sınav heyecanı yaşaması ve öğrencilerinde bundan direk olarak etkilenmesi sonucundaki kaotik durum oluşuyor. Bu kaotik durumu nihayet gören yeni  Milli  Eğitim   Bakanımız SBS uygulamasının eski sisteme geçilmesine karar vermesi   öğrenciler ve velileri   memnun etmiştir.  Böylece bakanlık SBS de  geri adım atmışsa da sorun kökünden çözülememiştir. Sözde  Avrupa ülkelerinden  uygulama metotlarını alıyoruz diyenler her nedense   ilköğretimden liseye geçişte uygulanan bilimsel olan yönlendirme ilkesini bir türlü  neden göremezler.

HESAP VERMELİ

Eğitimde yanlış bir uygulamanın   nerelere mal olacağını eğitimciler  çok iyi bilir. Bu  uygulamayla eğitime zarar veren öğretmen hasmı Sayın Hüseyin Çelik  kamu oyuna  hesap vermek zorundadır. Bu uygulamanın geri dönmesiyle bir kısım öğrenci sevinmiş bir kısmı da haksızlığa uğramıştır. Böylece  kadrolaşmanın mimarı eski bakan Hüseyin Çelik bilimsel verilere  bakarak bakanlığı  yönetmediğini SBS fiyaskosuyla  bir kez daha  kanıtlanmıştır.”