CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, TBMM Genel Kurulunda beşinci yargı paketini eleştirerek, “Hakikaten çeteler yargıya hâkim mi oldu, paralel devlet yargıya hâkim mi oldu? Yoksa siz kendi paralel devletinizi kurmak için o hâkimleri koruma altına alarak yeni bir paralel yargı mı yaratmak istiyorsunuz?” dedi.

 

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda beşinci yargı paketine ilişkin konuştu.  Beşinci yargı reformu paketi olarak da nitelendirilen Hükümet Tasarısı’nın aleyhinde düşüncesini beyan etmek üzere söz aldığını belirten Köktürk, hukuk devleti ile çelişen yasa tasarısının bulunduğunu açıkladı. Köktürk şunları söyledi: “Bundan önce dört paket Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiştir. Bu getirilen paketlerden her birisi kamuoyuna çok ciddi gerekçelerle sunulmuş, çok ciddi gerekçelerle pazarlanmıştır. Bu gerekçelere baktığımızda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gereğinin yerine getirilmesi, mahkemelerdeki insan hakları ihlallerinin önlenmesi, yargıdaki iş yükünün azaltılması, yargının etkinleştirilmesi, yargıdaki tıkanıklığın giderilmesi gibi son derece önemli iddialar ortaya konulmuştur. Ancak, değerli milletvekilleri, bu iddialara baktığımızda, Hükûmet tasarısının bu iddiaların hiçbirini gerçekleştirmediğini, maalesef, kamuoyuna sunulan, yaratılan beklentilerin hiçbirinin karşılanamadığını çok üzülerek söylemek zorundayız.

 

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER KALDIRILDI

Çünkü, bakıyoruz bugün, özel yetkili mahkemeler kaldırıldı ancak özel yetkili mahkemelerde mağdur edilen Türk ordusunun seçkin subaylarına mağduriyetlerini giderecek yeniden yargılama yolu açılmadı, mağduriyetleri devam ediyor. Bu konuda, beşinci yargı paketinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yeniden yargılamaya yönelik vermiş olduğumuz önerge Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından reddedildi. Az önce Soma'yla ilgili birlikte madde ihdası verdik, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak doğru olan bir önergenin yanında durduk ancak aynı tavrı Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden de beklerdik. Yargıdaki kumpas iddialarına rağmen, "Millî iradeye saygı" diye Sayın Başbakanın mütemadiyen söylemlerine rağmen, Engin Alan'ın, millî iradeyle Türkiye Büyük Millet Meclisi sıralarında bizlerle birlikte görev yapmak için halk tarafından seçilen Engin Alan'ın mağduriyetinin giderilmesi, bizlerle birlikte aynı sıralarda milletvekili görevini yerine getirebilmesi için az önce sunmuş olduğumuz madde ihdasına Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan destek göremedik.

 

“İHLALLER DEVAM EDİYOR”

Maalesef mahkemelerdeki adil yargılanma hakkı ihlalleri devam ediyor. Dolayısıyla, bundan önceki dört pakette olduğu gibi beşinci paket de insan hakkı ihlallerini ortadan kaldırma, mahkemelerdeki adil yargılanma hakkı ihlallerini ortadan kaldırma konusunda son derece yetersiz. Sadece yetersiz mi? Sadece yetersiz olsa belki bu tasarının bir ucundan tutmak mümkün olabilir. Yetersizliğin yanında hukuksuzluğu, adaletsizliği, keyfîliği özendirecek, destekleyecek maddeler var. Biliyorsunuz idari yargının amacı yönetimi hukuk devleti sınırları içerisinde tutmaktır değil mi? İdari davaların amacı da budur. Bir bakıyoruz bu tasarıda ivedi yargılama usulü dediğimiz yöntemle, ihaleden yasaklama kararı hariç, ihale işlemleri, efendim, ÇED raporları, acele kamulaştırma işlemleri, Turizmi Teşvik Kanunu'ndan kaynaklanan kiralama, tahsis, satış işlemleri, Afet Yasası'ndan kaynaklanan kentsel dönüşüm kararlarının tamamı ivedi yargılama usulüne tabi tutularak kamuoyu denetiminden kaçırılıyor ve Türkiye Cumhuriyeti yeni bir keyfîliğin, yeni bir hukuksuzluğun, yeni bir adaletsizliğin girdabına sokuluyor. Sadece bu mu? Yürütmenin durdurulması müessesesi var. Anayasa'mızda açıkça koşulları sayılmış, Anayasa'da sayılan koşullara rağmen, iki koşula rağmen bir üçüncü koşul getiriyorsunuz bu düzenlemeyle. İdari yargılamalarda, bir defa yürütmenin durdurulması talebi istendikten sonra yürütmenin durdurulmasına artık itiraz edilemiyor, yeniden karar verilemiyor. Oysa ki yürütmenin durdurulması, açıkça hukuka aykırı olan hâllerde ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Anayasa'nın ilgili maddesine göre yargılamanın her aşamasında istenebilecekken; siz bunu sınırlayarak Anayasa'ya aykırı olarak böyle bir düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirdiğiniz gibi Türk yargısını yeni bir hukuksuzluğun, yeni bir keyfîliğin, yeni bir adaletsizliğin girdabına sokuyorsunuz. Sadece bu mu? Sayın Başbakan "Yargı yoluyla Hükûmete darbe yapıldı, paralel devlet yargıyı ele geçirdi, çeteler yargıya hâkim oldu" diyor ama açıkça kasıtlı karar veren, açıkça kasıtlı kararları nedeniyle, kişisel kusurları nedeniyle zarara neden olan hâkimlere karşı tazminat davası açılmasını ortadan kaldırıyorsunuz, sadece devlete karşı tazminat davası açılabileceği yönündeki bir düzenlemeyi getirerek hukuk devletini açıkça bir keyfî devletin, adaletsizliği teşvik eden bir uygulamanın içine sokuyorsunuz.

 

“ÇETELER HAKİM Mİ OLDU?”

O zaman arkadaşlar, hangi sözünüz samimi? Hakikaten çeteler yargıya hâkim mi oldu, paralel devlet yargıya hâkim mi oldu? Yoksa siz kendi paralel devletinizi kurmak için o hâkimleri koruma altına alarak yeni bir paralel yargı mı yaratmak istiyorsunuz? Onun için bu tasarı, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasa Tasarısı'na yönelik Anayasa Mahkemesinin iptal kararı verdiği hükmün ispatı doğru olmakla beraber amaç açısından son derece hukuk devletiyle çelişen düzenlemeleri içermektedir. Bu nedenle bu tasarının aleyhinde oy kullanacağız Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak”

 

(Haber Merkezi)