ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay 10 Ocak "Çalışan Gazeteciler Günü" nedeniyle yaptığı açıklamada  Türkiye'de gazetecilerin, yazarların, düşünce ve ifade özgürlüğü ile medya sektörünün baskı altında olduğunu ifade etti.

Abakay, şunları söyledi:

"Halkın haber alma hakkı özgür şekilde kullanılamıyor. Ülkemizde halen 50'ye yakın gazeteci, yazar yıllardır cezaevlerindedir, binlerce gazeteci yazar için yargılama ve soruşturma devam etmektedir. Demokratik ülkelerde görülmeyen bu durum devleti yöneten AKP iktidarının hiç gündemine gelmemekte, bu konuda ne başbakan ne de bakanları tek kelime etmiyorlar. Gazeteci Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi meslektaşlarımızın yıllar süren tutukluluğundan, Azadiya Welat gazetesinden Vedat Kurşun'un 116 yıl, aynı gazeteden geçen hafta 138 yıl hapis cezasına çarptırılan Emine Demir'in bu mahkumiyetinden, ömrünü bilime, bilimsel eserler yazmaya vermiş, 17 yıl cezaevlerine kapatılmış Sosyolog İsmail Beşikçi'nin neden yargılandığından bu iktidar yöneticilerinin ya haberleri yok ya da bu vahim durum umurlarında değildir."

Başbakan'a televizyon kapatma yetkisi

Abakay, RTÜK yasa tasarısında Başbakan veya görevlendireceği bir bakana televizyonları kapatma hakkı verilmesini de eleştirdi. Abakay, "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nden daha üç gün önce, hükümetin getirdiği ve TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Radyo Televizyonların Kuruluş Kanunu ile ilgili yasa tasarısıyla Başbakan'a (ya da görevlendirdiği bakana) televizyon kapatma, program yasaklama yetkisi verilmiştir. Bu vahim ve demokratik dünyada asla savunulamayacak, utanılacak bir yasal düzenlemedir. Seçimler öncesi muhalif ses çıkartacak olan televizyon kanalları için açık sansür ve tehdit girişimidir" diye konuştu.

"TRT spikerlerine iddianame okutulmaz"

TRT spikerlerinin Silivri'de Ergenekon duruşmasında iddianame okumasını da eleştiren Abakay, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"10 Ocak'ta bir başka skandalı TRT yönetimi yaratmıştır. Silivri'deki Ergenekon duruşmalarında TRT spikerlerinin iddianame okutmakla görevlendirilmesi büyük bir skandaldır, TRT yönetimi için bir utançtır. Bugün spikerlerine adliyelerde evrak okutan TRT yönetimi yarın belediye hoparlörlerinden duyuruları okutur. TRT kameramanları protesto eylemlerinde yardımcı polis olarak görevlendirilir, TRT muhabirleri polisin, MİT'in yardımcı elemanları olarak kullanılır. Böylesine yanlış bir uygulamanın sonu yoktur. Bir kamu yayın kuruluşu olan TRT, muhabirlerini, spikerlerini, başka kamu kuruluşlarına kiralayan, onlara eleman veren taşeron şirket haline getirilemez. Bu uygulama, gazeteci ve yayıncılara yapılan hakarettir, aşağılamadır. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir."