Eğitim Sen Kdz. Ereğli Temsilciliği “2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” başlıklı açıklamasında, 18 milyona yakın öğrenci, 904 bin 679’u öğretmen olmak üzere, 1 milyonu aşkın eğitim emekçisi açısından zorlu bir eğitim öğretim yılının tamamlandığını belirterek “AKP , iktidarı boyunca eğitim politikaları konusunda her dönem başarısız olmuş, her başarısız olduğunda da sistem değişikliği yaparak, kendi başarısızlığının üzerini örtmeye çalışmıştır. Ancak yapılan her sistem değişikliği, öğrenci ve velilerde büyük endişe yaratmaktan başka bir sonuç ortaya çıkarmamıştır. AKP’ye oy verenler dâhil, ülke nüfusunun büyük bölümünü genel olarak eğitimde yaşanan olumsuzluklardan ve sürekli sistem değiştirilmesinden son derece rahatsızdır.” Vurgusunda bulundu.
16 yıllık AKP iktidarı süresince Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ilk kez bu yıl, 2017/18 eğitim öğretim yılına ilişkin örgün eğitim istatistiklerinin yayımlanmadığını dikkat çeken Eğitim-Sen, “ Bu durum, 24 Haziran seçimleri öncesinde eğitimin güncel durumuna ilişkin olarak resmi istatistikler üzerinden sağlıklı bir karşılaştırma ve değerlendirme yapmayı engellediği gibi, AKP’nin yıllar içinde eğitimin kamusal niteliğini nasıl adım adım tasfiye ettiğinin 24 Haziran seçimlerine giderken tartışılmak istenmediğini göstermektedir” dedi.
Açıklamanın devamı şöyle:
Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiş, okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez hale getirilmiştir.
Sınav Sisteminde Yapılan Değişiklikler Yeni Mağduriyetler Yaratmıştır.
AKP , iktidarı boyunca eğitim politikaları konusunda her dönem başarısız olmuş, her başarısız olduğunda da sistem değişikliği yaparak, kendi başarısızlığının üzerini örtmeye çalışmıştır. Ancak yapılan her sistem değişikliği, öğrenci ve velilerde büyük endişe yaratmaktan başka bir sonuç ortaya çıkarmamıştır. AKP’ye oy verenler dâhil, ülke nüfusunun büyük bölümünü genel olarak eğitimde yaşanan olumsuzluklardan ve sürekli sistem değiştirilmesinden son derece rahatsızdır.
Üniversiteye giriş sınav sistemi eğitim öğretim yılı başında plansız bir şekilde değiştirilmiş ve sürekli yeni açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca değişen sisteme uyum sağlamaya çalışmak öğrencilerde yeterince kaygı oluşturmuşken sınava çok az bir zaman kala sınav tarihinin seçim nedeniyle ertelenmesi öğrencilerin stresini arttırmıştır.
TEOG yerine getirilen yeni ortaöğretime geçiş sistemi, öğrenci ve veliler açısından ciddi sorunları gündeme getirmiş, yeni sisteme yönelik tüm uyarı ve itirazlarımız görmezden gelinmiştir. TEOG yerine getirilen sistemin, üniversiteye giriş sınavı gibi olmadığını, dolayısıyla öğrencilerimizin ikinci bir şansının bulunmadığı, bu nedenle öğrencilerin telafisinin mümkün olmayan bir dayatmaya mahkûm edildiği açıktır. AKP ve MEB tarafından yaratılan sınav kaosunun sonucunun çocuklarımızda nasıl bir travmaya neden olduğunu 2 Haziran’da yapılan sınav günü okul bahçelerinde, soru kitapçıklarının başında ağlayan yüz binlerce çocuğun gözyaşları ailelerinin öfkesi göstermiştir.
İlçemizde ; İbrahim-Süheyla İzmirli Fen Lisesi, 15 Temmuz Şehitleri Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Ereğli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi sınavla öğrenci alacak liseler olarak belirlenmiştir. Bu okulların toplam kontenjanı 240 tır. Yani 1500 den fazla mezun öğrenciden sadece 240’ı “nitelikli” okula yerleşebilecektir. Ayrıca akademik başarısını kanıtlamış, tarihi ve kültürü olan KEAL sınavla öğrenci alacak liseler kapsamına alınmamıştır. Tercih kılavuzunun yayınlanmasını seçim sonrasına bırakan MEB , öğrenci ve velilerin endişelerini arttırmıştır. Ereğli’nin tek bölge olacağı, dolayısıyla her öğrencinin istediği okulu tercih edebileceği söyleniyor. Ancak liselere öğrenci yerleştirme yaparken öğrencilerin başarı ortalamaları, ikametgah ve mezun oldukları okula göre alacakları puanların etkili olacağı söyleniyor. Bu durumda öğrencilerin istedikleri okula yerleşmesi mümkün olmayacaktır. Kılavuz hala yayınlanmadığı için kaos devam etmektedir.
Öğrencilerin Çoğu Tercih Döneminde Okulunda Rehber Öğretmen Bulamayacak!
Lise ve üniversite tercihleri yaparken öğrenciler rehber öğretmenlerinden yardım alırlar. Ancak bu yıl planlanan çalışmayla rehber öğretmenler tercih döneminde belirlenen merkezlerde rehberlik faaliyeti yürüteceklerdir. Bu durumda tercih döneminde her okulda bir rehber öğretmen olmayacaktır. Özellikle köy okullarından mezun olan öğrenciler ulaşım sorunu yaşayacağı için tercih döneminde yardım alamayacaklardır.
İbrahim-Süheyla İzmirli Fen Lisesi Proje Okul Oldu
İbrahim-Süheyla İzmirli Fen Lisesi proje okulu ilan edildi. Proje okulları ile ilgili uygulamalarla birlikte, bu okulun öğretmenlerinin isteklerinin dışında başka okullara gönderilmesi söz konusudur. Diğer bir deyişle bu okulda çalışan öğretmen arkadaşlarımız sürgün ile karşı karşıyadır.
Turizm Lisesi Önümüzdeki Dönem Kendilerine Ait Bir Binada Eğitim Öğretime Başlamalıdır.
Açıldığından beri başka okulların binalarında eğitim öğretim veren Piri Reis Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ( Turizm Lisesi ) en son Kadri Yılmaz Anadolu Lisesi binasında eğitim öğretim vermiştir. Önümüzdeki dönemde de Turizm Lisesi’nin kendi binasına geçebileceği öngörülmüyor. Bu durum hem Turizm Lisesi’nin hem de Kadri Yılmaz Anadolu Lisesi’nin öğrenci ve öğretmenlerini mağdur etmektedir. Kadri Yılmaz Anadolu Lisesi kendi kapasitesinin altında öğrenci almak zorunda kalmaktadır. Daha fazla sınıf açılamadığı için bu okulda görev yapan bazı öğretmenler norm fazlası olma durumuyla karşılaşabilirler. Ayrıca Turizm Lisesi öğrencileri başka bir okulun bir katına hapsedilmiş durumdadır. Bu sorun bir an önce giderilmeli ve Turizm Lisesi yapısına uygun eğitim öğretim ihtiyaçlarını karşılayacak kendilerine ait bir binaya geçmelidir.
Milli Eğitim Müdürlüğü Şüpheleri Giderecek Resmi Bir Açıklama Yapmalıdır.
Mayıs ayında bir gazeteci sosyal medya üzerinden Ereğli’de milli eğitim camiasını ciddi anlamda zan altında bırakan, öğrenci ve velilerin kafasında soru işaretleri oluşturan bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamalar ile ilgili Ereğli Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından öğretmen, öğrenci ve velilerin şüphelerini giderecek , güvensizliği ortadan kaldıracak bir resmi açıklama yapmamıştır. Yetkililerden bu konuda bir açıklama bekliyoruz.
Meb’i Seçim Sonrasının Kaosu Sardı!
20.06.2018 tarihinde , Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği yayınlandı ve Bakanlığın mevcut yönetici kadrolarını koruyan değişiklikler yapıldı. İlgili yönetmelik 14 ay önce, 22.04.2017 tarihinde sendikamızın itirazları dikkate alınmadan düzenlenmiş ve kadrolaşma amacıyla yönetici görevlendirmelerinde sözlü sınav tek usul olarak belirlenmişti. Ancak yayınlanan değişiklikle birlikte (md/14), değerlendirmelerin sözlü ve yazılı sınav şeklinde yapılacağı düzenlenmiştir. Seçimden hemen önce değiştirilen yönetmelik ile mevcut yönetici kadrolarının içlerine su serpen düzenlemeler yapılmış, şu anda yönetici olanların yeniden görevlendirilmeleri durumunda (md/27) yazılı ve sözlü sınavdan muaf tutulmaları sağlanmıştır.
Yönetmeliğin dikkat çeken başka bir maddesi de geçici 1. maddedir. Bu maddeye göre eski yönetmelik kapsamında başlatılan görevlendirme işlemlerinin, yine eski hükümlere göre sonuçlandırılması düzenlenmektedir. Çok açıktır ki geçici 1. madde seçimden önce açıklanamayan, açıklanmasında kendilerince sakınca görünen sonuçları güvence altına almak için yönetmeliğe eklenmiştir. Sözlü sınavın tek araç kullanıldığı, liyakat yerine siyasal veya kişisel yakınlıkların belirleyici olduğu bir atama yöntemi sonucunda yöneticilik sözü verilenlere dönük bir güvencedir, bu madde… Bu yönetmelik, liyakatı ortadan kaldırarak görevlendirmeyi planladıkları kişileri korumayı amaçlayan bir uygulamadır, bir skandaldır.
Bizim açımızdan bu düzenlemenin amacı çok açıktır. Kadrolaşma politikası sonucunda yıllarca eğitim kurumlarına emek veren eğitim ve bilim emekçilerini görevlerinden alan, fiilen sürgün eden MEB , sözlü sınav uygulaması ile hiçbir liyakati olmayan kişileri eğitim kurumlarında görevlendirdi! Hazırladığı bu yönetmelikle de liyakat dışı tutumunu sürdürmeye devam ediyor, seçim sonuçlarına dair korkusu ve paniğinden kaynaklı yerleştirdiği kadroları korumayı amaçlıyor.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki, iktidarda kim olursa olsun, dün olduğu gibi gelecekte de tüm eğitim ve bilim emekçileri için liyakati, hukuku, adaleti ve emeğin hakkını esas alan mücadelemiz devam edecektir.
Eğitimde Performans, Sınav ve Angarya Çalışma Dayatması Sürüyor!
MEB tarafından ‘eğitimde performans değerlendirme’ adı altında, eğitimde esnek, güvencesiz ve angarya çalıştırmayı hedefleyen adımlar atılmak istenmektedir. Kamusal bir hizmet olarak eğitimin hızla özelleştirildiği ve ticarileştiği bir dönemde öğretmenlik mesleği, siyasi iktidar ve MEB tarafından açıkça hedef alınmaktadır. Milli Eğitim bakanı İsmet Yılmaz’ın “Hangi kurumda performans ölçülmez? Fabrikaya giriyorsun ama ne ürün çıktı bilmiyorsun, böyle bir ülke olabilir mi ?” açıklamasından da anlaşıldığı üzere eğitim , ‘rekabet’, ‘verimlilik’, ‘kalite’ ve ‘müşteri memnuniyeti’ gibi piyasacı kavramlar üzerinden yeniden tanımlanmak istenmektedir.
Öğretmenlik mesleği eğitim süreçleri, atanma sorunları, çalışma koşulları, iş güvencesi açısından yaşanan kaygılar, yetersiz maaşlar nedeniyle yeterince itibarsızlaştırılmış ve değersizleştirilmiştir. MEB’in asıl niyetinin ‘üzüm yemek’ değil, ‘bağcıyı dövmek’ olduğunu göstermektedir. Eğitim sistemi içinde öğretmenin her taraftan kuşatılarak tamamen edilgen hale getirildiği, itiraz edenin, farklı olanın çalışma koşulunun kalmayacağı, rekabete dayalı, acımasız bir istihdam rejimi oluşturulmak istendiği açıktır. Öğretmenlik mesleğinin ilkelerine, işlevine ve doğasına tamamen aykırı olan böylesi bir girişimin, öğretmenlerin tamamına yakını tarafından reddedilmesi önemli ve dikkate alınması gereken bir durumdur. Nitekim MEB, 81 il milli eğitim müdürlüğüne resmi yazı göndererek, öğretmenlere yönelik performans değerlendirme çalışmalarının bu yıl uygulanmayacağını duyurmuştur. ‘Öğretmen performans sistemi’ nin uygulanmasının ertelenmesi 24 Haziran seçimlerine yönelik bir karardır ve tamamen geri çekilmesi için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.
Ataması Yapılmayan Öğretmenlerin, Meslektaşlarımızın Yanındayız!
Ataması yapılmayan öğretmenler, meslektaşlarımızın, kamu okullarında ücretli, güvencesiz, asgari ücretin dahi altında; özel okullarda, etüt merkezlerinde açlık sınırının altında çalıştırılan, esnek çalışma saatlerine mahkum edilen, mobbinge baskıya uğrayan, atama talep ettiği için Cumhurbaşkanı tarafından azarlanan arkadaşlarımızın yanındayız.
Ücretli, sözleşmeli, güvencesiz, kadrolu; çalışma koşulları ne olursa olsun bu ülkenin öğretmenleriyiz, geleceği ilmek ilmek örenleriz. Tüm arkadaşlarımızın ataması gerçekleşinceye, kadar arkadaşlarımızın sesine ses, nefeslerine nefes olmaya devam edeceğiz.
TALEPLER:
· Toplumun bütün bireylerinin kamusal, laik, bilimsel, anadilinde, eşit, ücretsiz ve cins ayrımcı olmayan bir şekilde eğitim hakkından yararlanması sağlanmalı, toplumsal cinsiyet eğitimi zorunlu olmalıdır.
· 4+4+4 kesintili temel ve zorunlu eğitim uygulaması sonucunda, eğitimine ara vermek durumunda kalan, çocuk işçi veya çocuk yaşta evli olma ikilemine sıkıştırılan tüm çocukların yeniden eğitim sistemi içine çekilmesi sağlanmalıdır.
· 16 yılda 6 Milli Eğitim Bakanı ve 5 defa sistem değiştirerek, öğrencileri mağdur eden bir yaklaşımın oluşturduğu hasarı onarmak için acil ve somut adımlar atılmasını talep ediyoruz.
· Okulların nitelikli-niteliksiz olarak ayrılmadığı, tüm öğrencilerin eğitim hakkından eşit yararlandığı bir eğitim sistemi talep ediyoruz.
· Öğretmen ve öğrencilerin kullandığı ders araçlarının içeriği bilim dışı hurafelerden ve dogmalardan arındırılmalıdır.
· Okulları ticarethane, öğrencileri müşteri haline getiren piyasa merkezli eğitim politikaları derhal terk edilmelidir.
· Kamu kaynaklarının özel okullara teşvik adı altında aktarılmasına son verilmeli, tüm okullara bütçe ve ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
· MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, her türlü dini vakıf ve derneklerle yapılan işbirlikleri sona erdirilmeli, okullarımız bilimin, özgürlüklerin ve eleştirel düşüncenin mekanları haline getirilmelidir.
· Okullar, öğretmenler ve öğrenciler kimsenin projesi olmamalı, proje okullarından öğretmenler sürgün edilmemeli ve bu okullarda siyasal kadrolaşmaya son verilmelidir.
· OHAL KHK’leri ile haksız ve hukuksuz şekilde kamu görevinden ihraç edilen eğitim ve bilim emekçileri görevlerine iade edilmeli ve OHAL uygulaması derhal kaldırılmalıdır.
· Eğitimde ve toplumsal yaşamda ciddi bir sorun olan çocuk istismarına karşı etkin ve sonuç alıcı adımlar atılmalıdır.
· Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, tüm öğretmenlerin kadrolu istihdamı esas olmalı, ataması yapılmayan öğretmenlerin atama sorunları derhal çözülmelidir.
· Kamu emekçilerinin uzunca bir süredir beklediği 3600 ek gösterge sadece seçim vaadi olarak kalmamalı, mümkün olan en kısa sürede herkesi kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir.
· Çalışma yaşamında sürekli ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya olan kadın eğitim emekçileri açısından başta görevde yükselme ve unvan değişiklikleri olmak üzere, çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığa, mobbing ve şiddete son verilmelidir.
· Eğitim kurumlarında tüm ebeveynlerin en temel hakkı olan “kreş hakkı” için gerekli adımlar atılmalıdır.
· Genelde tüm kamuda uygulanması planlanan, özelde de öğretmenlere yönelik olarak hayata geçirilmek istenen zorunlu performans taslağı derhal geri çekilmeli, öğretmenlerin statüsünün geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
· Eğitimin her kademesinde eğitim yöneticisi, ilk ataması yapılan veya proje okuluna öğretmen belirlenirken liyakat yerine mülakatın bir yöntem olarak kullanılmaması; yöneticilerin, öğretmenlerin ve tüm personelin liyakat ilkesi temel alınarak, bilimsel ve adil ölçülere göre atanması sağlanmalıdır.
· Bütçeden eğitime ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, kamu okullarının tüm gereksinimleri velilerden toplanan paralarla değil, genel bütçeden karşılanmalıdır.
· Kapatılan köy okullarının yeniden açılması ve tüm köy çocuklarının okula erişimi sağlanmalıdır.
· Hepimizi derinden etkileyen yeni Aladağ ve Ensar Vakfı vakaları yaşanmaması için tüm öğrencilerimizin kamusal eğitim ve barınma hakkından ayrımsız yararlanması sağlanmalıdır.
· Ebeveyn izinleri artırılmalı, doğum izninde bir yıl dönüşümsüz, ücretli ebeveyn izni uygulaması hayata geçirilmelidir.
· Evinden, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan mülteci ve göçmen çocukların eğitime erişimleri sağlanmalıdır.
· Okulların ve üniversitelerin özgürce bilim üretilen, özgürlük alanlarına dönüşmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
· Hiçbir öğrencinin not ya da sınav baskısı altında kalmadan, kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır.