Özgürlükçü Sol Hareket Zonguldak Sözcüsü Avukat Süleyman Aktaş,  bir basın açıklaması yaptı. 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümü ile ilgili yapılan açıklamada, darbecilere ve yandaşlarına tepki gösterildi.

Süleyman Aktaş açıklamasında şunları kaydetti:

 “ACILARIMIZIN SORUMLULARI DARBECİLER”

“12 Eylül darbecileri, maaşlı memuru olarak korumakla mükellef oldukları anayasal parlamenter düzeni ortadan kaldırdılar. Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendilerinde topladılar. Ülkeyi üç yıl anayasasız, parlamentosuz, kanunsuz yönettiler. Türkiye toplumunu, emperyalizmle iş birliği içinde düşmanın arka bahçesi gören yönelimlerin deney alanı yaptılar. Irkçı Güney Afrika'dan ithal ettikleri ‘hakim önüne çıkmadan 90 gün gözaltı’ uygulamasıyla yeni Gestapo mahfilleri kurdular. Askeri cezaevlerini Nazi toplama kamplarına çevirdiler. 12 Eylül darbecileri, sayısız işkence, işkencedeki ölümler, hala bulunamayan kayıplar, yasaklanan ve yakılan milyonlarca kitap, dergi ve gazete, işinden, okulundan atılan on binlerce işçi, memur, öğrenci, öğretim görevlisi, pasaport verilmeyen, vatandaşlıktan çıkarılan, fişlenen ve yaşamları paramparça edilen milyonlarcamızın mağduriyetinin ve acılarının sorumlusular.”

“DEMOKRASİ YOLUNDAN SAPTI”

“Dünyanın en faşizan-militarist anayasalarından birini hazırlattılar. ‘Hayır’ı yasakladıkları sözde bir halk oylamasıyla bu anayasayı topluma zorla kabul ettirdiler. Demokrasi ve özgürlükleri yok sayan, tek mezhep, tek ırk, tek ideoloji devletini uygulamalarıyla Türkiye'yi demokrasi yolundan saptırdılar. ABD'nin Türkiye'yi istikrarsızlaştırma siyaseti ve 24 Ocak 1980 kararları ile birlikte Türkiye'yi geri dönülmez bir yola soktular. Parlamentolu, muhalefetli siyasal bir ortamda bu kararları uygulayamazdılar. Toplumsal muhalefetin başına darbenin tüm şiddetiyle çöktüler. Vesayetli bir sendika dışında, tüm sendikaları kapattılar. İşçi ve memur ücretlerini dondurdular.

Gençliği, Şili cuntasından kaptıkları militarist YÖK cenderesinin kıskacına soktular. Ülke ekonomisini kamu denetimini yok sayarak vahşi kapitalizmin pazarına sürdüler. Naylon bankalarla kamu kaynaklarını hortumladılar. Ülkeyi neo liberalizmin cilalı yoksulluk cehennemine sürüklediler. Ülkeyi, yüzlerce milyar dolar borçlandırdılar.”

“SİYASAL İSLAMA DEVAM DEDİLER”

“Darbeciler, solu amansızca ezerken, şimdi utanmazca şikayetçi oldukları siyasal İslam ağırlıklı siyaset arenasını hazırladılar. Siyasal İslam’ın önünü 80'li yılların başında iş birlikçisi oldukları ABD'nin ‘Yeşil Kuşak’ projesi ile açtılar. Kendi deyimleriyle sıkı ‘Atatürkçü’ olan darbeciler, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunu kapattılar ve Türk-İslam sentezcilerine teslim ettiler. İmam Hatip Okulları politikasını daha bir geliştirdiler; Darbe anayasasında Sünni din dersini ‘zorunlu dersler’ haline getirerek, milyonlarca Alevi’yi yok saydılar ve ABD'nin açtığı yolda siyasal İslam’a ‘devam’ dediler. Anayasada kendilerini hukuktan ve adaletten ‘koruyan’ geçici 15. maddeyi eklediler. Ancak, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni darbecilerin çıkmayışı ve darbelerin olmayışının garantisi, cuntacıların ve işkencecilerin yargılanmasıdır.”

“TAVIR ALMALIYIZ”

“12 Eylül 1980 darbecilerine ve hempalarına dokunulmazlık zırhı giydiren anayasanın geçici 15. maddesi kaldırılmalı. Yunanistan, Arjantin ve Şili halklarının kendi darbecilerini yargılama ve demokrasinin önünü açma onurunu biz de yaşamalıyız. Sadece darbeciliğin 12 Eylül dönemindeki biçimine karşı değil, süren 12 Eylül'e ve 12 Eylülcülüğe, Susurlukçuluğa, Şemdinliciliğe, Ergenekonculuğa tavır alalım. Bilelim ki, darbecilerle hesaplaşmayı beceremeyen bir toplum darbe üstüne darbe yemeye mahkumdur. Öyleyse darbecilerle toplumsal suç ortaklığını reddeden bir yerden, yıllar ve yıllarca kararan vicdanları hep beraber aydınlatalım.”