*Kavaklık, Kışla ve Gülüç zayıf zemine sahip. Deprem daha çok hissedilir.

 

*Ereğli'deki yapı stoğunun yüzde 30-40'ı kaçak. Bölge kentsel ve kırsal olarak sıkıntılı. Kayıt dışı kaçak binalar ruhsata kavuşturulmalı.

 

*Deniz dolgu alanlarında deprem daha çok hissedilir. Binalar çok katlı değil ve standartlara uygun yapıldıysa ciddi hasar olmaz.

 

*Bu bölgede tsunami olmaz! Tarihsel süreçte böyle bir bulguya rastlanmadı.

 

*1999'da zarar görmüş binalar hangi işleme tabi tutuldu? Kurumlar depreme ne kadar hazır? Halk ve gençlik bilinçlendirilmeli.

 

 

Türkiye Van da yaşanan depremin yaralarını sarmaya çalışırken, ikinci derecede deprem bölgesi Karadeniz Ereğli'nin böyle bir felaket ile karşı karşıya kalması durumunda neler olabileceği üzerinde Jeoloji Mühendisleri Odası il temsilcisi Şaban Koç'un görüşlerini aldık.

 

Şaban Koç'a Deprem üssü Ereğli olsa? başlıklı olarak yönelttiğimiz sorulara şu yanıtları aldık:

 

**Türkiye; Gölcük ve Düzce depreminden sonra Van depremini konuşurken, bölgemizde böyle bir felaketle karşı karşıya kalsak ne olur?

**23 Ekim'de Van'da 7,2 büyüklüğünde yaşanan  depremde, 582 vatandaşımız hayatını kaybederken 4152 vatandaşımızda yaralanmış olup, Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı ve sabırlar diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. 

Öncelikle Van depremi hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu deprem Doğu Anadolu Fay (DAF) zonu üzerinde yer almakta olup, yanal atımlı ve bindirme fayların oluşturduğu bir depremdir. Tarihsel döneme bakıldığında bu bölgede 6'nın üzerinde 6,5-7,3 büyüklüğünde bir çok deprem meydana gelmiştir. 

Bu tür depremlerde ölü ve yaralı sayısının ve de mal kayıplarının  artmasının birden fazla nedeni vardır. Van'ı ve depremin merkez üssü olduğu söylenen Erciş'i imar durumu olarak pek bilemiyorum. Ama sonuçta;

-Bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları,  -jeolojik ve jeoteknik verilerden yoksun imar planları ve parsel bazında yapılmayan Zemin ve Temel Etüt Raporları,  -düşük standartlarda yapılmış ve mühendislik hizmeti görmemiş yapılar,  -kısaca ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme  bu kayıpların artışında çok önemli rol oynamaktadır. 

Sonuçta deprem değil, rant politikaları yıkıyor.

**Kdz. Ereğli'nin zemin etüdlerini değerlendirdiğinizde, hangi bölgeleri daha az güvenli olarak gösterebilirsiniz.

 

**Bölgemizde bu büyüklükte ve bu şiddette bir depreme maruz kalmamız pek mümkün değil, ancak 1999 yılında yaşanmış, 7,4 büyüklüğünde ve 7,2 büyüklüğünde iki büyük deprem var. Bu depremlerde sarsıntıyı ve hasarı en çok hisseden yerlerin başında Alaplı'nın tamamı, Ereğli'de Kavaklık mahallesi, Gülüç, Kepez ve Kışla mevkii gelmektedir. Ayrıca, yine dere yatakları alüvyon dediğimiz çok zayıf zeminlerden oluştuğundan buralarda da hasar ve şiddet çok fazla hissedilmiştir.

Ereğli'nin jeolojik yapısına baktığımızda da, buraların çok zayıf zeminlerden oluştuğu görülmektedir. 

Güvenilirlik açısından jeolojik yapı yani zemin, tek başına değerlendirilecek bir parametre değildir. Biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki, her türlü zemine her türlü binayı yapabilirsiniz, yeter ki mühendislik hizmeti ve kalitesi alınarak yapılsın. 

Bu nedenle öncelikle yapılması gereken işler Afet öncesi yapılması gereken işlerdir. 

Bunlar; Zemin ve Temel etütlerin jeoloji mesleğinde deneyimli kişilerce yapılmasıyla ve İnşaat mühendislerince de statik ve diğer parametlerin doğru yapılmasıyla mümkün olabilmektedir. Burada temel ve zemin ilişkisi çok önemlidir. Binaların kalitesiz olması, mühendislik hizmetinden yoksun yapılaşma (yani kaçak yapılaşma), can ve mal kayıplarının artmasında çok önemlidir. Van'daki depremde yan yana duran iki binadan biri yıkılıyor, biri yıkılmıyorsa burada çok önemli bir zafiyet vardır. 

Burada yerel yönetimlere çok büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir. Kaçak yapılaşmanın mutlaka önüne geçmeleri gerekmektedir. 

Buradan şu sonuç çıkmaktadır. Ereğli'deki yapı stoğunun ne kadarının kaçak, ne kadarın Ruhsatlı olduğunu tam olarak bilemiyorum. Ancak bazı kaynaklarca  yöremizdeki  yapıların %30 -40 oranında kaçak yapılardan oluştuğu ifade edilmektedir. Bu oran belediye sınırları içerisine sonradan dahil edilen Ören ve Balı gibi mahallerde daha da artmaktadır. 

**Bölgenin kentsel ve kırsal kesim olarak imarını nasıl görüyorsunuz? Bugünden hangi tedbirler tartışılıp önlem alınmalı?

**Bölgenin kentsel ve kırsal kesim olarak imarda ciddi sıkıntılar olduğunu söyleyebilirim. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken, dere yatakları kenarındaki çok katlı yapılaşmalarıdır. Sel ve su baskınları açısından bu yapılaşmaların kesinlikle önüne geçilmesi gerekmektedir. Özgün dere yatağı ıslah ve muhafaza edilmelidir. Kayıt dışı kaçak binalar en kısa zamanda ruhsata kavuşturulmalı bu da kağıt üzerinde yapılmamalı, mevzuat ve yönetmelikler doğrultusunda Zemin ve Temel Jeolojik etütleri yapılarak, inşaat mühendislerince de statik ve diğer parametreler hesaplanarak yapılmalıdır.

Burada temel ve zemin ilişkisi çok önemlidir. Binaların kalitesiz olması, mühendislik hizmetinden yoksun yapılaşma (yani kaçak yapılaşma), can ve mal kayıplarının artmasında çok önemlidir. Van'daki depremde yan yana duran iki binadan biri yıkılıyor, biri yıkılmıyorsa burada çok önemli bir zafiyet vardır. 

Ayrıca, Jeoloji Mühendislerince Zemin ve Temel Etüt Raporu hazırlanmamış, hiçbir binaya ve yapıya Ruhsat (Yapı Ruhsatı) verilmemelidir.

Özetlemek gerekirse, öncelikle yapılması gereken kentimizdeki kaçak yapıların tam olarak tespitinin yapılması gerekmektedir. Ruhsatlandırılmış binalarında, 1999 yılında hafif ve orta hasar görmüş olanlarının bugüne kadar ne gibi bir işleme tabi tutulduğu ortaya konulmalıdır.

Burada yerel yönetimlere (İlçe ve Belde belediyelerine) çok büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir. Kaçak yapılaşmanın mutlaka önüne geçmeleri gerekmektedir. Ayrıca, Jeoloji Mühendislerince Zemin ve Temel Etüt Raporu hazırlanmamış, hiçbir binaya ve yapıya Ruhsat (Yapı Ruhsatı) verilmemelidir.

**Deniz kenarlarında dolgu yapılan yerler ne kadar güvenli?

 

**Herhangi bir depremde deniz kenarındaki dolgu üzerine yapılan yapılarda  sarsıntı ve depremin şiddeti daha fazla hissedilir. Ereğli'de sahil kesimde dolgu üzerine yapılmış binalar çok katlı olmadığı için eğer binalar da standartlara uygun yapıldıysa depremde ciddi bir hasar oluşmaz. Tsunami de söz konusu olamaz. Bölgemizde tarihsel süreçte böyle bir bulguya rastlanmamıştır.

 

**1999'daki depremden sonra çok konuşuldu çok toplantılar yapıldı. Peki bölgemizde somut olarak atılan ciddi adımlar var mı? nasıl görüyorsunuz alınan ve alındığı söylenen önlemleri?

**1999 depreminden sonra çok yazıldı ve çizildi ama gelinen noktada pek de fazla bir şey yapılmadığını söyleyebilirim. Örneğin kamu ve özel sektör depreme ne kadar hazır? Hangi kamu kuruluşunda tam teçhizatlı kurtarma ekipleri mevcut. Bunların kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Ve belirli zamanlarda tatbikatlarla tüm halk ve gençlik bilinçlendirilmelidir. Benim bildiğim herkesinde bildiği, bir tek TTK da kurtarma ekibi faal olarak bulunmakta. Erdemir, Hema gibi kuruluşlarda da böyle ekipler oluşturulmalı gerekirse teçhizatları devlet tarafından karşılanmalı ve ekipler eğitilmelidir.

Bir başka boyutu da ilköğretim ve liselerde belirli dönemlerde, ciddi olarak eğitim ve tatbikatlar yapılmalıdır.

Bu tür afetlerde, sadece deprem değil, sel ve su baskınları, heyelanlarda (ki bizim bölgemiz için oldukça önemli) ilgili olarak yapılması gereken üç aşama vardır. 

1.si Afet öncesi  yapılması gerekenler, 

2.si Afet sırasında yapılması gerekenler, 

3.sü de Afet sonrası yapılması gerekenlerdir

 

**Bölgemizin deprem fayları konusunda bilgi verir misiniz?

 

**Zonguldak ve İlçeleri (Devrek, Gökçebey, Çaycuma, Ereğli ve Alaplı) olarak Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Bartın Fayının etkisi altıda kalabilecek 2. Derece Deprem Bölgesinde yer almaktadır. Bartın Fayı aktif bir fay olup en son 1968 yılında bir deprem üretmiş, yöremizde de ciddi şekilde etkisini göstermiştir.

Yöremiz Kuzey Anadolu Fayının (KAF) etkisi altında kalmak olup, faya olan yakınlığı nedeniyle, Alaplı, Gülüç ve Ormanlı beldesi 1. derece deprem bölgesinde kalmakta olup diğer kesimler 2. derece deprem bölgesinde kalmaktadır. Bunun haricinde, Kandilli ve Zonguldak'taki kömürlü formasyonlardaki faylar, aktif fay olmayıp herhangi bir deprem üretemezler.