Kuran kurslarına gönderilecek öğrenciler için getirilen yaş sınırının yıldan yıla düşürülmesinin, Türkiye'nin özellikle 1980 sonrasında deneyimlediği, "devlet eliyle dinselleştirme" politikalarının açık bir uzantısı olduğunu belirten Eğitim-Sen Çaycuma Temsilciliği yaptığı yazılı açıklamasında, "Bu anlamda konu, bir yandan Türkiye'de AKP eliyle uygulamaya konulan projenin bir uzantısı olarak siyasal anlamlar taşıdığı gibi, aynı zamanda pedagojik açıdan da eğitim yaşamlarının başındaki öğrencilerin bu kurslara yönlendirilmelerinin sakıncaları bu lunmaktadır. AKP'nin eğitim alanı üzerinde son dönemde hızlandırdığı dinselleştirme projeleri tek tek düşünüldüğünde, bu uygulamanın da resmi tamamlayıcı olduğu gözlerden kaçmamaktadır" denildi.
Henüz 8 ve 9 yaşlarında olan çocukların bu kurslara gönderilmelerinin, çocukların pedagojik gelişimleri açısından sakıncalar doğurduğu, Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği'nin Aralık 2003'te değiştirilerek, çocukların kimlere teslim edileceği yönündeki endişeleri arttırmaktadır. İlgili 21. maddede: "Kurslarda öğretici ihtiyacının kadrolu öğreticilerle karşılanması esastır. Ancak bu ihtiyaç kadrolu öğreticilerle karşılanamadığı takdirde, Devlet memuru, memur emeklisi veya sigortalı olup Kur'an kursu öğreticiliği yapabilecek niteliğe sahip olanlar, ilgili müftünün teklifi ve mülki amirin onayı ile geçici olarak Kur'an kursu öğreticiliğinde görevlendirilebilir. Kur'an kursu öğreticilerinde 23/11/1999 tarihli ve 23885 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav, Atama, Nakil ve Görevde Yükselme Yönetmeliğinde belirtilen nitelikler aranır" denilen açıklamada, "İfadesine yer verilmekte ve sigortalı olup Kur'an kursu öğreticiliği yapabilecek niteliğe sahip olanların da bu kurslarda görev almalarının önü açılmaktadır. Bu ifade oldukça muğlâktır. Bu maddeye göre kimler bu vasıfları taşımaktadır? Cemaatlerin bu kurslar üzerinden örgütlendiği düşünüldüğünde, söz konusu maddenin muğlak ifadesinin endişeleri arttırması gerekmektedir ve bu oldukça doğaldır. Kaldı ki bu kişiler için belirlenen Atama, Nakil ve Görevde Yükselme Yönetmeliği'ne göre kur'an kurslarına öğretici olarak atanmak için 6. maddedeki şartlar yeterlidir. Bu şartlar; a) Nüfus hüviyet cüzdanı sureti, b) Öğrenim durumlarını gösterir diploma asılları veya tasdikli örnekleri, diplomalarının düzenlenmemiş olması halinde öğrenim durumlarını belirtmek üzere ilgili kurumlarca usulüne göre verilen ve daha sonra diploma örnekleriyle değiştirilecek belgeler, Öğrenimini yabancı ülkelerde yapmış olanların denklik belgesiyle birlikte diplomalarının tasdikli örnekleri, c) KPSS sonuç belgesi aslı veya tasdikli sureti, d) Başkanlıkça verilmiş olan hafızlık belgesi veya tasdikli örneği, e) Sabıkasızlık kaydı, f) Askerlik durum belgesi, g) Sağlık durumlarını gösterir tabip raporu, h) Stajyer vaizlik, stajyer Kur-an öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlık yeterlik belgesi, ı) Son bir yıl içinde çekilmiş altı adet vesikalık fotoğraf. olarak sayılmaktadır.  Bu durumda, öğrenim durumunu gösteren bir belge ile hafızlık belgesi ve stajyer Kur'an kursu öğreticiliği belgesi yeterlidir. Bütün bunlar, Diyanet'in de dışarıdan hizmet satın alma uygulamalarına başlamasının kanıtı olduğu gibi, bu kişilerin kimlerden seçileceği, denetimin nasıl sağlanacağı, cemaatlerin bu kurslar üzerinden örgütlenmelerinin nasıl önleneceği konusu hiçbir şekilde açığa kavuşmamaktadır. Uygulama hem pedagojik açıdan sakıncalı hem de siyasi bakımdan son dönemde eğitim üzerinden yürütülen faaliyetlerle uyumludur.?