- Büro Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Kocabey:

- "Türkiye, büyüyor ve ülkemiz büyüdükçe birilerini rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık ne kadar ileri seviyede olursa olsun, biz dik duruşumuzu mutlak ortaya koyarak devam ettirmek zorundayız"

Büro Memurları Sendikası (Büro Memur-Sen) Genel Başkan Yardımcısı Engin Kocabey, terör örgütü IŞİD'in Kobani'ye (Ayn el Arap) saldırılarını protesto bahanesiyle gerçekleştirilen izinsiz gösterilere ilişkin, "Türkiye, büyüyor ve ülkemiz büyüdükçe birilerini rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık ne kadar ileri seviyede olursa olsun, biz dik duruşumuzu mutlak ortaya koyarak devam ettirmek zorundayız" dedi.

Kocabey, Büro Memur-Sen Zonguldak Şubesinin 1. Olağan Genel Kurulu'nda, Türkiye'nin sıkıntılı süreçten geçtiğini söyledi. 

Geçen hafta Türkiye üzerinde yeniden operasyonlara ve dalgalanma sürecine başlandığına dikkati çeken Kocabey, şöyle konuştu:

"Olaylar nedeniyle maalesef 31 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Özellikle Bingöl'de hayatını kaybeden emniyet mensuplarımıza ve masum sivil vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar diliyorum. 1836 yılında 'Encümen-i Daniş' denilen yapı bugüne kadar varlığını sürdürerek gelebildiyse ülkemiz üzerinde oynanan oyunların ne kadar derin izler bıraktığını anlamak zor olmasa gerek. Bizler, sivil toplum örgütü ve insan olarak beşeri hayat içindeki yerimizi almamız nedeniyle birbirimizi ve dirliğimizi ortaya koymak adına kenetlenme anlarını yaşamaktayız. İçimizde fitne ve fesat kol gezecek. Herkesin bilmesi gereken bir şey var. Türkiye, büyüyor ve ülkemiz büyüdükçe birilerini rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık ne kadar ileri seviyede olursa olsun, biz dik duruşumuzu mutlak ortaya koyarak devam ettirmek zorundayız."

Geçen yıl imzalanan toplu sözleşmenin kamu çalışanları için kabul edilebilir olmadığını savunan Kocabey, sözlerini şöyle tamamladı:

"2015 toplu sözleşmesi için şunu söyleyebilirim. Kendi iş kolumuz için söylemek gerekirse 7 kişilik komisyon olacak. Taleplerimizin kanuni dayanaklarını oluşturarak toplu sözleşme masasına oturacağımızı belirtmek isterim. Türkiye'nin geçmiş olduğu bir süreç var. Devleti ve hükümeti zayıflatmamak adına atılacak adımları düşünerek atıyoruz. Kaldırım taşlarını sökerek, vatandaşın camını ve çerçevesini aşağı indiren sendikal anlayışa karşıyız. Sokaktaki arabaları yakarak kimse sendikacılık yapamaz. Sendikacılık ne susmaktır, ne de susturulmaktır, adam gibi durmaktır. Bunu yapmak bir yerleri yıkmakla olmaz." (AA)