"Kdz.Ereğli, Türkiye'nin en önemli özelliği olan ilçelerinden bir tanesidir. Zonguldak, DSP tarihinde önemli bir yere sahiptir. Partimizin kurucusu büyük devlet adamı Bülent Ecevit Zonguldak'ta özdeşleşmiş bir siyasetçi. DSP'nin politikalarının temelleri işçi ve üretici haklarını oluşturur. Ekonomi politikasını kalkınma köyden ve köylüden başlar, üretimdir ekonominin motoru. Üretim araçlarının güçlendirilmesi ve o üretim araçlarının iradesi ve idaresi mutlaka buna sahip olanlarca yönlendirilmelidir düşüncesinde olan bir partiyiz"

 

"Amerika'nın ve uluslararası emperyalizmin bölgedeki amacı yeniden bir devlet yapılanması ve sözde orada kürdistan devletinin oluşturulması stratejisidir. Bu strateji Türkiye Cumhuriyeti devletinin stratejisi ile dış politikası ile örtüşemez, bunu kesinlikle kabul etmiyoruz"

 

Aksakal beraberinde Genel Merkez ile Ereğli İlçe Yöneticilerini ile birlikte Kdz.Ereğli'de Muhtarlar Derneği, Esnaf Kefalet Kooperatifi'ni ziyaret etti. 


MUHTARLAR DERNEĞİ ZİYARETİ

Aksakal, Ereğli Muhtarlar Derneği’nde yaptığı konuşmada, referandumun maddeleri içinde muhtarlara özgün bir terim bulunmadığını söyleyerek, “yeni Türkiye düzeninde, muhtarlarımızın yetki ve konumları ne olacaktır diye sorulduğunda belki bu Anayasa referandumundaki 18 madde içinde muhtarlara özgün bir terim geçmiyor ama seçilecek cumhurbaşkanının oluşturabileceği tüzel kişiler içinde her türlü yetkiye sahip olması, istediği mahalleri birleştirme, köyü mahalle ve istediği şehri ilçe yapabilme gibi çok güçlü yetkiler ile donatılacak. Bu ucu açık bir yetkidir” dedi.

 


“ASIL TEHLİKELİ KISIM”

Aksakal, ‘evet mi’ ‘hayır mı’ denilerek kavram haline getirilen bir anlayışa karşı olduklarını ifade ederek şu sözlerle konuştu: “Parlamento dışında ki partiler ile değil, üniversiteler, toplum kuruluşları ve sendikalarla; Karadeniz Ereğli bir işçi kentidir örneğin ve sendikaların bu anlamda çok önemli yerleri vardır. Tartışılmadan dayatılarak ‘buna evet mi hayır mı diyorsanız’ gibi bir kavram haline getirilen bir anlayışa, baştan beri karşıyız. Hepimiz, bu anlamda karşı olmalıyız. Çünkü 18 maddenin içinde gönülden evet denebilecek hususlarda var. Ama onlara evet derken, diğer tarata asıl hayır denilmesi gereken kısım gerçekleştiriliyor. Asıl tehlikeli kısım burasıdır.

“TSK’YI, TEK BAŞINA KULLANACAK”

Örneğin bu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde, seçeceğiniz cumhurbaşkanına Türk Silahlı Kuvvetlerini tek başına kullanma yetkisi verilecek. Yani beni cumhurbaşkanı seçeceksiniz, ben ABD başkanı ile telefonla konuşacağım, ‘hadi Önderciğim, şu senin askerleri de gönderiver Suriye’ye’ dediğinde yapabiliyorum. Bunu vermeli miyiz yoksa vermemeli miyiz? Halk olarak bunu düşüneceğiz. Yoksa mesele ne Tayyip Erdoğan, ne Binali Yıldırım ne de DSP’dir. Anayasayı değiştiriyoruz dikkat edin. Burası işçi kentidir. Bir Cumhurbaşkanı örneğin ücretleri belirleyecek. Cumhurbaşkanına ücretleri tek başına belirleme yetkisini vereceğiz, O’da maliye bakanına diyecek ki ‘para durumu nasıl. İyi değil. O zaman askeri ücret bin lira yaptım’. Bitti. Böyle olsun diyenler varsa seve seve evet versinler. Bu olmalı mı yani bir tek kişinin iradesine bunlar sığdırılabilir mi?"

 


KUVVETLER AYRIĞI MI KUVVEKLER BİRLİĞİMİ!

DSP’li Aksakal, kuvvetler ayrığı içinde Yasama ve Yargı’nın kontrolünün AK Parti hükümeti elinde olduğunu öne sürerek şunları kaydetti: “Kuvvetler ayrılığı prensibi, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Bu, dünyada böyledir. Kuvvetler ayrılığı prensibi, o kuvvetlerin birbirlerini boğması eylemi değildir. Tam tersine, olabilecek olumsuz kararları denetleme mekanizmasıdır. Dikkat edin 15 yıldır Kuvvetler ayrılığı prensibinin iki ayağı kuvvetler uyumu olarak çalışıyor. Yani Yasam ve Yürütme AK Parti’nin denetimindedir. Parlamentoda 300’ün üzerinde milletvekilleri var. İstediği kanunu, istediği şekilde çıkartıyorlar. Ya da, haklarında verilebilecek gensoru veya soru önergelerinde, istediği sorulara cevap vermiyorlar. Bir ayak vardı Yargı, ondada, çok önemli şeyler gündeme geldiğinde müdahil oluyordu.

"KUVVETLER BİRLİĞİ OLMASI LAZIM"

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor, ‘kuvvetler ayrılığı ne demek yahu, kuvvetler birliği olması lazım. Bütün yetkileri tek elde toplayacağız’. Yani kadı da kaymakam da ben, suçu işleyen de ben, her şey benim diyor. Ve sorgulanamayacak. Seçilecek bir cumhurbaşkanı ve atayacağı yardımcıları, bakanlar, görevleri süresince işleyecekleri sadeci görev suçları da değil kişisel suçlardan dolayı da, o görevi bıraktıktan sonra dahi ortaya çıksa, 400 milletvekilinin gizli oyu ile sorgulanır diye bir hüküm olur mu? Açıkça söylediği şu: Cumhurbaşkanı, görevi sırasında yaptığı suçlar ile ilgili, 301 milletvekili ‘suç işlenmiştir’ diye önerge verecek. 360 milletvekili ‘evet bu bir sorgulansın’ derse sorgulanabilecek. Yargılanabilmesi için de 400 milletvekili gizli oyla yargılansın derse ancak mahkemenin karşısına çıkabilecek. Bu yargılama kuralı. Yeni değişiklik diyor ki, cumhurbaşkanını yardımcıları ya da bakanları, görevleri sırasında işlemiş oldukları kişisel suçlarda dahil olmak üzere, görevlerinden ayrıldıktan sonra bile böyle bir suç ortaya çıkarda yargılanması icap ederse bu kurallar ile yargılanabilir. Bunun adına eğer adalet budur diyen varsa, gidecek evet verecek.”

 


ESNAF KEFALET ZİYARETİ

Kdz.Ereğli Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Hikmet Tezel ve Kooperatif Yöneticileri tarafından karşılanan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Kdz.Ereğli'nin Türkiye'nin en önemli özelliği olan ilçelerinden bir tanesi olduğuna vurgu yaptı. Zonguldak'ın DSP tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Aksakal, "Partimizin kurucusu büyük devlet adamı Bülent Ecevit Zonguldak'ta özdeşleşmiş bir siyasetçi. DSP'nin politikalarının temelleri işçi ve üretici haklarını oluşturur. Ekonomi politikasını kalkınma köyden ve köylüden başlar üretimdir ekonominin motoru. Üretim araçlarının güçlendirilmesi ve o üretim araçlarının iradesi ve idaresi mutlaka buna sahip olanlarca yönlendirilmelidir düşüncesinde olan bir partiyiz" dedi. 

ABD ÜSSE SALDIRDI

ABD'nin Suriye'de hava üssünü vurmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aksakal, "Bölgemizde yeni bir müdahale gerçekleşti. Uluslararası siyasetin etkin aktörlerinden Amerika Birleşik Devletleri, Suriye'de bir kimyasal silah üreten yer olduğu iddia ettiği bir üsse saldırdı" dedi.

ECEVİT İZİN VERMEDİ

Bölgede 15 yıl önce dönemin Başbakanı olan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in ABD'nin Irak'ın işgalinin önüne geçtiğini belirten Aksakal şunları söyledi: "Fakat Ecevit görevden uzaklaştırıp her türlü verecek görevi yerine getirebiliriz diyen bir anlayışı AK Parti'yi iktidara getirdi. Bugün üzülerek ve tedirgin bir şekilde hükümetin açıklamalarını takip ediyoruz. 'Türkiye olarak bizim yapmamız gereken ne varsa yapmaya hazırız' gibi bir açık çeki Amerika Birleşik Devletleri'nin önüne sunmuş vaziyetteler ve bu tehlikeli bir gidiştir. Bir başka ülkenin çıkarları ancak ve ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk halkının çıkarları ile örtüşüyorsa devletin olanakları ve gücü o işin içerisine sokulabilir"

"KABUL ETMİYORUZ"

Cumhurbaşkanı ve hükümeti olayları biraz daha gözlemleyip daha geniş çevrelerde yapılacak değerlendirmeler sonucu bazı kararları alması gerektiğini kaydeden Aksakal, "Amerika'nın ve uluslararası emperyalizmin bölgedeki amacı yeniden bir devlet yapılanması ve sözde orada kürdistan devletinin oluşturulması stratejisidir. Bu strateji Türkiye Cumhuriyeti devletinin stratejisi ile dış politikası ile örtüşemez, bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Hükümeti ve Cumhurbaşkanını akli selime davet ediyoruz" dedi.

"ORTAYA KOYMAMIZ GEREKİYOR"

Aksakal, bölgenin ateş çemberi içerisinde tehlikeli bir sürece girdiğini, kantarın topuzu kaçması durumunda ise üçüncü dünya savaşı çıkma ihtimalinin büyük olduğunu hatırlatarak, "Bizim buna ne aracı olmamız ne de böyle bir girişime katkı vermemiz doğru bir davranış değildir. Bizim komşularımızla acilen barış sergilememiz gerekiyor. Gerek Suriye, İran, Irak ile derhal bir durum değerlendirmesi yapıp bu krizi atlatacak yöntemleri ortaya koymamız gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

 AKLİ SELİM OLMAKTA FAYDA VAR

Hava saldırısının ardından gerek Rusya'nın açıklamaları gerekse Suriye'nin sessiz durması ile olayı kontrol altına alma girişiminin bir belirtisi gibi görüldüğünü anlatan Aksakal, "İran çok şiddetli karşı çıktı bu hadiseye. Umarım onlarda akli selim davranırlar bir misilleme mantığı içerisinde başka bir devlete saldırı düzenleme girişiminde bulunmazlar. Bu tip davranışlar bölgenin resmen ateş içerisine atılması demektir. Türkiye bu ateşten yangından kendisini koruyamaz ve başımız daha büyük belalara girer. Akli selim olmakta fayda var" sözleri ile konuştu.

(Haber: Mustafa Kemal Bektaş)