Zonguldak'ta iki yıl önce meydana gelen grizu faciasında ölen 30 işçinin altıncı duruşması görüldü. Mahkeme heyeti, bilirkişi raporunun tam sayfalarının ellerine ulaşmaması üzerine duruşmayı erteledi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessesi'nde 17 Mayıs 2010 günü meydana gelen patlamada ölen 30 işçinin davası Zonguldak Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkeme Salonu'nda görüldü. Sabah saatlerinde adliyeye gelen ölen işçilerin ailelerin feryatları, mahkeme çıkışında bile dinmedi. Sürekli adliyeye gelip gittiklerini, suçluların cezalandırılmadığını öne süren aileler zor sakinleştirildi. Yoklama alan mahkeme heyeti, raporun bilirkişi incelemesinden dönmemesi üzerine Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden inceledi. 45 sayfalık raporun mahkemeye 41 sayfasının ulaşması üzerine eksik olduğu tespit edildi. Mahkeme, eksik gelen rapor için Sonuç ve kanaat bölümünde sanıkların cezai sorumluluk açısından herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği, olayın meydana gelmesinden TTK idare ile yüklenici firmanın hizmet kusurlarının bulunduğu, mevcut dosya kapsamına göre hizmet kusurlarının kişiselleştirilmesi mümkün olmayan kusurlardan olduğu, grizu patlamasının olay anında ocakta görevli iki mühendisinin, ocak çavuş ve nezaretçilerinden kusurlarından, hizmet kusurlarından ve yer altı şartlarının jeolojik ve tektonik yapısının tanı olarak bilinmezliği nedeniyle kaçınılmazlık faktöründen ileri gelmiş olduğunun belirtildiği görüldü dedi.

BİLİRKİŞİ ÜYESİNDEN ÇEKİLME TALEBİ
Ölen madencilerin avukatlarından Av. Ünal Demirtaş ise bilirkişi kurulunda görevli A.A. hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun nedeninin ise A.A.'nın, ölen işçilerin çalıştığı Yapı-Tek firması ile iş yaptığı iş görüşmesinin olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine bilirkişi üyesi A.A.'nın Ankara 13 İş Mahkemesi Hakimliği'ne görevinden çekilme talebinde bulunduğu kaydedildi.
Mahkemeye sunulan Av. Alper Tunga Ünal imzalı dilekçe de ise bilirkişi üyesi A.A. hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edildi. Dilekçe de ise Bilirkişi A.A. daha önce bilirkişi olarak görev yaptığı mahkeme dosyalarında farklı bir rapora imza atmasına rağmen mahkemenize ulaşan rapor içeriği farklı olmasına rağmen bu raporu da imzalamış. Ayrıca Ankara 13. İş Mahkemesi'nde Yapı-Tek firması ile iş görüşmesi yaptığından bahisle bilirkişiden azledilmesi konusunda mahkemeye dilekçe vermiş ve buna göre bilirkişi değişikliği yapılmıştır. Bu nedenlerle raporun şaibeli olduğunu düşünüyoruz. Dilekçemizde belirtilen itirazları tekrarlıyoruz denildi.

RAPOR, HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN
Av. Demirtaş, raporun hukuki dayanaktan yoksun olduğunu öne sürdü. Bunun ise daha önce hazırlanan bilirkişi raporu ile son hazırlanan raporun aykırı olduğunu ifade eden Av. Demirtaş, şöyle dedi:
Davamızın 6. celsesi görüldü. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gelen bilirkişi raporu UYAP sitemine işlendiği için biz gördük. Ancak dosyanın aslı gelmediği için mahkemenin yeterli bir değerlendirme yapamadığını düşünüyoruz. Bu gelen raporda kamuoyuna yansıdığı üzere tüm sanıklara ceza verilmemesi yönünde Akdi kabil bir kusur olmadığı yönünde sonuç söz konusudur. Bizim elbette ki bu sonucu kabul etmemiz söz konusu değildir. Bu rapor 1. ve 2. savcılık esnasında alınan raporlara Çalışma Bölge Müdürlüğünce düzenlenen raporlara ve diğer iş mahkemeleri tarafından düzenlenen raporlara tamamen aykırılık teşkil etmektedir. Bundan dolayı itirazlarımızı sunduk. Şu hususta mahkemenin dikkatine sunduk. Daha önce Ankara 3. İş Mahkemesi'nde bilirkişilik yapan bir ismin, aynı dosya üzerinden 10. iş mahkemesinde de bilirkişi tayin edildiğini, ancak aldıktan 11 gün sonra iade ettiğini öğrendik. İade etme gerekçesi olacakta Yapı Tek Şirketiyle daha önce bir iş görüşmesi olduğunu bahsederek iade etmiş. Fakat aynı bilirkişi o dosyayı iade ettikten sonra maalesef Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyada bilirkişilik görevini kabul etmiş ve hatta tutanakta tarafları tanımadığı yönünde bir beyanı geçmiş ve bu bilirkişinin düzenlediği raporun biz hukuki dayanaktan yoksun olduğunu dosyanın içeriği ile bağdaşmadığını, sebep sonuç ilişkisini kuramadığını düşünüyoruz. Yüzde yüz işverenlerin kusurlu olduğu daha önce dört raporda tespit edilmiş olmasına rağmen hiçbir sanığa kusur atfedilememesi hukuka uygun değildir. Çok açık ve net olarak yüzde yüz kusurun işverenlere ait olduğu sabit iken işverenlerin herhangi bir yöneticisine veya çalışanına kusur atfedilememesi açıkça hukuka aykırıdır. Biz bu durumu gündeme getirdik. Mahkeme bu yönde bir değerlendirme yapmadı. Teknik inceleme ile ilgili bize süre verdi. Önümüzdeki duruşmada beyanlarımızı sunacağız. Raporun bilirkişiye gidip gitmeyeceği, aynı bilirkişiye gidip gitmeyeceği mahkeme heyetinin takdiridir. Zaten bilirkişi 13. İş Mahkemesi'ne sunduğu dilekçesinde Yapı-Tek firması ile iş görüşmesi yaptığını, bilirkişi kurulunda olmasının etik olmayacağını itiraf ediyor. Daha önceki bilirkişi raporu ile şimdiki bilirkişi raporunun taban tabana zıt olması sebebiyle böyle bir etki yapıldığını düşünüyoruz.
Mahkemeye katılan Türkiye Maden Mühendisleri Odaları Birliği (TMMOB) Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı ise, Bilmiyorum daha bilirkişi raporu değerlendirilecek işte bir dahaki duruşmaya bırakıldı. Raporla ilgili söyleyeceğim bu kadar şimdi. Bizimde elimize net bir şekilde geçmiş değil. Ailelerin büyük bir çoğunluğu katıldı. Duruşma Kasım ayının 14'üne ertelendi. Eksik belge olduğu için eksik belge derken, bilirkişi raporu buraya ulaşmadı. Dosya kapsamına geldikten sonra değerlendirilip, bilmiyorum karar mı verilir yoksa bir başka duruşmaya mı gider? dedi.

BİZ YİNE ACIMIZLA KALACAĞIZ
Yaklaşık bir saat süren duruşma sonrası aileler adliye binasından ayrıldı. Ancak Ekrem Akkaya'nın acılı eşi Yeter Akkaya'nın feryatları dinmek bilmedi. Adliye binasının merdivenlerinde, suçluların cezalandırılmadığını ve duruşmanın ertelenmesine kızan acılı eş, sinir krizi geçirdi. Ekrem Akkaya'nın annesi ise baygınlık geçirdi.
Benim yavrum 'baba' diye kapılara bakıyor diyerek ağlayan acılı eş, Benim ciğerimi yaktınız, Allah da sizin ciğerinizi yaksın, buradan sonuç çıkmayacak biz yine acımızla kalacağız diyerek feryat etti. Adliye binasının önünde sakinleştirilen acılı eş Yeter Akkaya'ya 112 acil ambulans ekipleri müdahalede bulundu.
Mahkeme heyeti, kararın bilirkişi raporunun aslı geldiğinde verilmesini uygun gördü. Heyet, bilirkişi hakkındaki suç duyurusu için Mevcut dosya kapsamına göre bu aşamada suç duyurusunda bulunulmasını gerektirir somut bir neden olmadığı gibi bilirkişi kurulunun suç işlediği iddiası mevcut ise bu yönden ilgililerin yetkili makamlara bildirimde bulunabilecekleri göz önüne alınarak bilirkişi kurulu hakkında suç duyurusu bulunulması talebinin reddine kararını verdi.
Heyet, dosya aslı ve rapor aslının ulaşmasıyla birlikte tarafların beyanlarının tespiti ile önceki raporların değerlendirilip yeni bilirkişi raporunun aldırılmasının gerekip gerekmeyeceğini düşüneceğini belirtti.
Sakinleştirilen aileler, evlerinin yolunu tuttu. Duruşma ise 14 Kasım 2012 gününe ertelendi.