Ramazan ayı ve ardından da bayramı bitti ama ramazan ayında yaşanan iftar furyasının tartışmaları bitmedi.

Şöyle ki:

Bir TSO üyesi soruyor; 

-TSO benim paramla iftar verdi. Para benim gibi zorunlu aidat ödeyen gariban esnaftan ama ben yemek yemedim.

-Çağırmadılar mı?

-Çağırmasına çağırdılar da, ben meslek odalarının görev ve sorumlulukları içinde üyelerine hizmet vermesinden yanayım.

-O senin sorunun.

-Hayır benim sorunum değil. Harcanan benim param. Benim paramı harcayanlar bana sormadılar.

-Öyle bir zorunlulukları yok ki.

-Ben de biliyorum yok. Tamam da, o zaman benim katılıp da yemediğim yemeğin maliyetini benim aidatımdan düşsünler.

-Komiksin.

-Ne komiği, o yemeğin maliyeti nedir? Ve bir üye olarak benim üzerime kaç lira düştü ise hem bu parayı hem de yemediğim yemeğin hesabını aidatımdan düşmelidirler. El parası ile hava atılmaz.

Duyurulur…

 

 

İKİNCİ DUYURU

 

Vatandaşın birinin yorumu çok dikkatimi çekti.

Hoş ve anlamlı bir tespit.

Diyor ki vatandaş:

“Belediye esnaftan zorla bağış ve mal toplayarak mahallelerde iftar verdi. Bu iftar salgınında tribünlere oynanırken esnaf içinden binlerce kez beddua etti. Peki şimdi bu iftar yemeklerini düzenleyenler sevap mı kazandı?”

Devamı da var:

“Bu  yemeklerin belediyenin baskısıyla toplanan para ve mallarla gerçekleştiğini bile bile yemeklere katılanlar haram yemedi mi?”

Sorunun muhatabı  ilçe müftüsüneymiş.

Müftü ne der bu işe?

 

 

YENİ SOYGUN NUMARASI


Bir benzin istasyonunda, arabasına benzin doldurmakta olan bir bayanın yanına gelen birisi, kendisinin boyacı olduğunu ifade ederek  hizmet amacıyla tanıtım kartını sunuyor.  Kartı aldıktan sonra arabasına biniyor bayan. Adam da, başkasının kullandığı bir araca gidip biniyor.   Bayan, istasyondan çıkmaya hazırlanırken, arkadaki arabanın da  aynı anda istasyondan çıktığını ve kendisini takip ettiğini  fark ediyor. 
 

Bu anda da kendisinde bir baş dönmesi ve nefes almakta zorlanmaya başladığını hissedip de hava almak için aracın camını açmak istediğinde, kendisine verilen tanıtım kartını  tuttuğu elinden tuhaf bir koku geldiğini hissediyor.

Arkasındaki araçtan da huylanıp süratleniyor ve önüne gelen ilk park yerine girip sert frenle dururken de çevredekilerin dikkatini çekmek için kısa aralıklarla korna çalmaya başlıyor.
 

Bu durum takipteki aracın içinde bulunanlara “yakalanırız” korkusu veriyor ve hızla kaçıp gidiyorlar.

Kadın dikkatiyle bu takipten kurtulmayı başarırken, bir süre sonra normal nefes almaya başlıyor.

Peki olay ne?
 

Karta sürülmüş olan bir uyuşturucu madde ve adı da BURUNDANGA.

Basit bir kart üzerine de kolayca sürülebilen bu uyuşturucu, cinsel taciz amaçlı kullanılan uyuşturucuya nazaran dört defa daha tehlikeli.

Bu nedenle; yolda, dışarda tanımadığınız  birisinden ve hele yalnızken asla böyle bir kart almayın sakin.  İkametgâhlara kadar gelerek hizmet sunanların da küllendiği bir yöntem bu. 

Uyanık olun .