Eğitim-İş Sendikası Kdz. Ereğli Temsilciliği ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kdz. Ereğli Temsilciliği yaptıkları ortak açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek verdi.

Yazılı açıklamaya Eflatun'un, "Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır" sözleri ile başlayan Eğitim-İş ve ADD Kdz.Ereğli Temsilcilikleri, şu ifadelere yer verdi:

"Daha da trajik olanı devleti yönetenlerin, ilerici, zeki, üretken, ülkesini ve insanlığı aydın günlere taşıyacak, araştırmacı, sorgulayıcı, adil, özgür ruhlu ve demokrat gençlikten korkması ve gençliğin bu sıfatlarını ellerinden almak istemesidir. Kayyum rektöre karşı öğrenciler ve akademisyenlerin sergilediği bu dik duruş, bu boyun eğmeme hali iktidarı o kadar korkutmuştur ki gencecik çocuklarımız amansız bir polis şiddetine maruz kalmaktadır.

Öğrencilerimiz tek isteği, Anayasa’da güvence altına alınmış 'demokratik gösteri haklarını sessiz sedasız, barışçıl yollarla, insan onuruna yakışan bir şekilde kullanmaktadır.' Yolda slogan bile atmadan yürüyen Boğaziçililer hiçbir gerekçe bulunamadığı için 'Toplu  gezmek yasak, Aşağı bak'  diyerek  gözaltına alınmıştır.  Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesinde  kampüs adeta karakola çevrilmiş, barışçıl gösteriler düzenleyen öğrencilerin tepesine keskin nişancılar yerleştirilmiş, bu gencecik çocuklarımız -insanlık dışı biçimde- darp edilerek, gözaltına alınmıştır.

Günlerdir kendi üniversitelerinde polis şiddeti gören öğrencilerin, evlerine gitmesine de izin verilmemiş, çok sayıda öğrencinin gözaltına alındığı şiddet şovunun ardından, eziyet bitmemiş, sürdürülmüş halen de sürdürülmektedir. Anayasa’ya, insan haklarına, Cumhuriyet’ in ilkelerine, devletin ve onun kuvvetlerinin tarafsız durma mecburiyetine, yüzde yüz aykırılık taşıyan bu süreç -ne mutlu ki- gençlerin başını öne eğememiş, onları “ aşağıya” baktıramamıştır. Başını öne eğmesi gerekenler, Türkiye’ nin az sayıda kalan iyi üniversitelerinden birinin, bu rezalet tabloyla dünyaya duyurulmasına sebep olanlar, gencecik, analarının öpmeye kıyamadıkları çocuklarımızı yerlerde sürükleyerek tekmeleyenler, onları her mecrada hedef göstererek öğrencilerin canlarına kastedenler ve -hiçbir şekilde istenmediği halde- istifa etme erdemliliğini gösteremeyen Melih Bulu’dur. Bilinsin ki okumuşlara ve okutanlara duyulan bu nefrete, demokratik itirazlara karşı duyulan bu öfkeye, aydınlık geleceğe korkuyla bakan bu gözlere, bu örgütlü kötülüğe boyun eğmiyoruz!

Turgut Uyar’ın dediği gibi umudumuzu koruyabilmek için göğe bakıyoruz! Başöğretmen Atatürk’ümüzün dediği gibi istikbalin  orada saklı olduğunu bilerek göğe bakıyoruz! Etrafımızı saran karanlığa rağmen yıldızları görebilmek için göğe bakıyoruz! Başı dik öğrencilerimiz gibi asla ve asla aşağıya bakmıyoruz!