Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Kadın Sekreteri Nilgün İlhan Akyüz yazılı bir açıklama yaparak eğitim sistemindeki cinsiyet eşitsizliğinin devam ettiğini vurguladı.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun ders kitaplarında cinsiyet eşitsizliğine son verileceğine dair açıklamalar yapsa da eğitim sisteminin cinsiyet eşitsizliğini yeniden ürettiğini belirterek Akyüz, bu sorunun sadece yasal düzenlemelerle çözülemeyeceğinin de altını çizdi.
Eğitim sistemindeki cinsiyet eşitsizliğine son verilmesi gerektiğini söyleyen Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Kadın Sekreteri Nilgün İlhan Akyüz açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Cinsiyet ayrımcılığı, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınların aleyhine sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Cinsiyet ayrımcılığına ve kadına yönelik şiddete karşı yapılan yasal düzenlemeler önemli olmakla birlikte evde, sokakta, siyasal yaşamda, çalışma hayatında, kültürde ve daha birçok alanda kapsamlı ve derin etkilere sahip olan eşitsizlik sorununun sadece yasal düzenlemelerle aşılamayacağı; içine zihniyet dönüşümünü de alan çok daha kapsamlı ve derinlikli bir yaklaşımın gerektiği açıktır. 
 Sözü edilen dönüşümün sağlanmasında eğitim sistemi de önemli bir rol oynayabilir. Cinsiyetçi unsurlardan arındırılmış ve cinsiyet eşitliğini esas alan bir eğitim sistemi, özellikle cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten kültürel ideolojik örüntülerin aşılmasında yardımcı olabilir.
 
DERS KİTAPLARI İLE
SINIRLI KALMAMALI
Ne yazık ki bizim eğitim sistemimiz, eğitimde cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bir işleve sahip olmadığı gibi aksi yönde etkide bulunmayı sürdürmektedir. Yeni Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu her ne kadar ders kitaplarında cinsiyet eşitsizliğine son verileceğine dair açıklamalar yapsa da eğitim sistemi, bir bütün olarak cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretmektedir. Sorun sadece ders kitapları ile sınırlı olmanın çok ötesindedir. Her gün eğitimde cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten bir örnekle karşılaşmak mümkündür.
 En son olarak Açıköğretim Fakültesi Jandarma ve Polis Önlisans Meslek Eğitimi programında çıkan final soruları, kadınlar aleyhine cinsiyetçi söylemin sınav soruları aracılığı ile nasıl körüklendiğini gözler önüne sermiştir. Sınavda sorulan "Aşağıdakilerden hangisi kadına özgü bir davranış olarak kabul edilir?" sorusunun yanıtları arasında 'a-) Çokbilmişlik'; 'b-) Baskıcılık'; 'c-) Konuşkanlık'; d-) Mantıksal düşünme'; e-) Kendine güvenme' şıkları yer almış ve cevap anahtarında doğru yanıt c-) şıkkı yani 'konuşkanlık. olarak gösterilmiştir. Bu soru ve yanıtı, mantıksal düşünme ve kendine güvenin kadına özgü olmadığını pekiştirmekte ve yeniden üretmektedir. Aynı sınavdaki başka bir soru da benzer bir mantığın ve düzeysizliğin göstergesi olmuştur. İkinci soruda "Evli erkeğe boynuzlu denmesi durumunda eşine karşı ne tür bir suç işlenmiş olur?" sorusu sorularak yanıtlar arasında a- Gıyapta hakaret; b- Sövme; c- Huzurda hakaret; d- Geçitli hakaret; e- Dolayısıyla hakaret" şıklarına yer verilmiş ve cevap anahtarında doğru yanıt e şıkkı, yani 'dolayısıyla hakaret' olarak gösterilmiştir.

SKANDALA VARAN BİR ÖRNEK 
Cinsiyet ayrımcılığını körükleyen bu tür soruların kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda kritik bir konumda bulunan asker ve polis kamu görevlilerine sorulması ayrıca manidardır. Bu tür önyargılarla donatılan kamu görevlilerinin kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ne ölçüde etkili olabilecekleri düşündürücüdür.
 Türkiye'nin ilk kadın Milli Eğitim Bakanı Çubukçu'nun, ders kitaplarındaki cinsiyetçi ifadelerin de çok yakın bir zamanda temizleneceği müjdesi(!) verdiği günlerde kadının ikincilleştiren, küçümseyen cinsiyetçi söylemlerin sınav sorularında görülmesi; sorunun boyutlarını göstermesi açısından skandala varan bir örnek olmuştur."