Geçtiğimiz haftanın sonunda  “Canımız kar görmek istiyor” dedik ve Soğanlı tepesine çıktık. Tepe yolunda gördük karı. Hem de kar!

Ana yoldan “Ali’nin Yeri”ne dönecektik ki, yol araç dolu.

Sıra sıra dizilen araçlar, 15-20 santim kar ile kaplı yolda saplanıp kalmışlar. Karşıdan gelen, karşıya gitmeye çalışanların tekerlek izleriyle oluşan çukurlardan gitmek yerine yaya olmaya tercih ettik.

Ne de güzel etmişiz.

Yaşasın kar!

Karlı yolda bata çıka Ali’nin Yeri’ne ulaşıp ince belli bardakta çayımızı yudumlama keyfini öyle de güzel yaşadık ki.

Ereğli’de kar mı yokta biz Soğanlı tepesine gittik?

Yok!

Var da bizde yok. Çöplük, mezbahane, kanalizasyon şebekelerinin bulunduğu Kemer tarafına kar düşmedi bu yıl.

Biliyorum  meslektaşım Ali Suat  Eser bu yazıyı okurken “Biz kara doyduk” diyorduk.

O doymuş olabilir.

O Ömerli’de oturuyor çünkü.

Orasının her yeri kar.

Karlar altında ve evinden çıkamadan tutsak gibi bir yaşam sürüyor çünkü.

Soğanlı’daki yürüyüşün ardından döndük tersine.

Bu kez istikamet Soğanlı Köyü’nden  doğru eski Zonguldak yolu.

Amelebirliği’nin ve TTK Armutçuk Müessesesi’nin eski Müdürü Sait Arman Güneşi bu güzergahta arıyor.

Aradım Sait Abi’yi “yol nasıl?” diye.

Yol açıkmış ama Sait Abi ile sevgili eşi Müyesser Abla yorgan döşek  yatıyorlarmış.

Grip çarpıvermiş her ikisini de.

Gittik o yola ve fotoğraflar çektik.

İniş istikameti Delihakkı.

Delihakkı’dan sola dönersen Subaşı-Ormanlı yolu, sağa dönersen Ören-Ereğli yolu.

Biz Ereğli’ye döndük ki, Özel İdare Şantiyesi’ni geçtiğimizde “Dur şu Yaşar Abi’ye uğrayalım da, iki ekmek alalım” diyerek, Çetinkaya ekmek fırınının önüne geldik. İki genç karşıladı bizi ve sordum “Yaşar Abi yok mu?” diye.

Torunuymuş gençlerden biri.

“Dedemi iki yıl oldu kaybettik!”

Vay be!..

Geriye sayım kapsamındakiler birer birer gidiyor. Kiminden haberdar olamayınca, böyle sürpriz acılarla karşılaşıyoruz.

İki ekmek satın aldığımda “İki lira” dedi genç.

“Hakkın ne ise al, Yaşar Abi’nin arkadaşıyım diye fiyat indirme. Arkadaşlar özellikle buna dikkat eder/etmeli” dedim.

Güldü genç ve fırının önündeki büyük tabelayı gösterdi.

1,5 rakamının üzerine çarpı konularak “Ekmek bir lira” yazılmış.

Bu çok ilgimi çekti.

Ve “Ereğli’de neden 1,5 lira?” sorusuna yanıt aradım.

Öyle ya, Ereğli’de iki tane tekel var.

Bir tanesi yaşamın vazgeçilmezi ekmek.

Diğeri de toplu taşımada tek tabanca otobüsler.

Sahi, Ereğli’de belediyenin ekmek fabrikasını kim kapatmış ve belediye otobüslerini seferlerden kim kaldırmıştı?