Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şubesi Kadın Sekreteri Meral Küçükyılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı”nın erkek egemen iktidarın kadını hapsetmeye çalıştığı sınırları açığa çıkaran bir açıklama olduğunu öne sürdü.
“Biz kadınlar olarak, kadını ve kadının istihdamını ilgilendiren konuların ‘aile’ ve ‘nüfus’ politikalarıyla birlikte anılmasına, ‘evlenelim ve çocuk doğuralım’ diye bize para teklif edenlere itiraz ediyoruz” diyen Küçükyılmaz, yazılı açıklamasında şunları söyledi: “AKP hükümeti tüm uyarılarımızı, taleplerimizi ve gündemleştirdiğimiz önerilerimizi dikkate almadan, sadaka dağıtmayı ve aileyi koruyarak, kadına annelik dışında bir var olma biçimi tanımayan politikalarını sürdürüyor. Yeni yılın ilk günlerinde ‘Annelik bir kariyerdir’ diyen, daha önce ve her fırsatta kadına en az üç çocuk doğurmasını buyurmuş olan akıl bu kariyere sahip olmayı teşvik eden ve destekleyen ‘müjdeli haberler’ ifşa etmeyi sürdürüyor. Şimdi de ‘biz sınırları devletin isteğince belirlenmiş bir evlilik ilişkisinde olalım, ha bire doğuralım’ diye devlet, erkek aklıyla kadına ait bir alana doğrudan müdahale ederek, biz doğurdukça artan miktarlarda yardımlar bahşedeceğini açıklıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı’ açıklaması, adından da anlaşılacağı gibi erkek egemen iktidarın kadını hapsetmeye çalıştığı sınırları açığa çıkaran bir açıklamadır. Bu düzenlemelerle bir yandan esnek, yarı zamanlı çalışma biçimleriyle kadınlar ucuz işgücü olarak istihdam edilmek isteniyor, diğer yandan sadece eş ve annelik kimlikleriyle tanımlanarak aile içine hapsedilmeye çalışılıyor. Açıklamalardan anlaşılan, bizim ısrarla gündemde tutmaya çalıştığımız kreş talebine sadece değinilmekle yetinildiği, ev içi bakım sorumluluğunun yine kadına havale edildiğidir. Adında aile ve nüfus yapısı geçmesine rağmen bu programda sadece engelli çocukların bakımında kadına destek sunulacağı belirtiliyor, yaşlıların bakımına ilişkin herhangi bir ifade yer almıyor. Devletin sağlamakla yükümlü olduğu hizmetler, sanki kadınların sorumluluğundaymış gibi yaklaşılarak, kadınlara müjdeleniyor. Her zaman söylediğimiz gibi devlet, vatandaşlarının sosyal ve ekonomik haklarını sağlamakla yükümlüdür. Nitelikli çocuk, hasta ve yaşlı bakımına erişim hakkı, bir kadın meselesi değil, toplumsal bir meseledir. Kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmanın yolu, toplumsal cinsiyet perspektifine kör ve cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üreten politika ve programlar yerine; kadınların, deneyim ve çalışmaları sonucu ortaya koymuş oldukları taleplerini gören politikalar yapmaktan geçer. Kadının istihdama katılımını sağlayacak politikalarsa ‘fıtrat’ımıza eşitsizlik yazmaya çalışmakta ısrar eden bir akılla yapıldığı müddetçe, toplumsal cinsiyet politikasızlığı olarak kalmaya mahkumdur ve açıktan ifade edildiği biçimiyle kadına annelikten başka bir ‘kariyer’ yapma olanağı vermez. Biz kadınlar olarak, kadını ve kadının istihdamını ilgilendiren konuların ‘aile’ ve ‘nüfus’ politikalarıyla birlikte anılmasına, ‘evlenelim ve çocuk doğuralım’ diye bize para teklif edenlere itiraz ediyoruz. Bizler koşulsuz olarak nitelikli, erişilebilir,  ücretsiz kreşler açılıp ücret eşitsizliği giderilene kadar, anne olmak isteyen çalışan kadınların hak gaspına uğramadan istihdam edilebilmesi sağlanana, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikalar yapılana ve ayrımcılıkla baş etmek için önlemler alınıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Sizler de ‘eşitsizlik fıtrattandır’ demekten vazgeçin ve elinizi kadın bedeninden çekin.”

 

(Haber Merkezi)