Kdz. Ereğli Kars Kafkas Folklör Derneği tarafından hazırlanan kitapçık Kars ilinin, sosyal ve kültürel mirasını tanıtıyor.

 

Kitapçığın giriş bölümünde Cevdet Yılmaz'ın sunuş yazısı bulunuyor. Yılmaz Tarih ve Kültür Mirası ile Kars başlıklı yazısında Kazım Karabekir Paşa'nın Boğazlar Türkiye'nin boğazıdır, Kars da Türkiye'nin belkemiğidir sözüne vurgu yaparken düşüncelerini şöyle dile getiriyor:

 

'Kars ve çevresi onurlu bir geçmişe ve tarihe sahiptir.

Kars'ın sosyal yapısı da çok hızlı bir değişim geçirmiş ve sosyal mozaik oluşmuştur. Toplum daha bilinçli, daha aktif toplumsal özellik kazanmıştır.

Tarihi ve sosyal hareketlilik, aynı zamanda Karslı insanı daha dinamik ve daha duyarlı kılmıştır.

Kars insanın demokratik yapısı, Cumhuriyetin, Atatürk devrimlerinin, laikliğin ve aydınlanmanın yanında olması gericiliğe karşı tavır koyması da duyarlı bir yapıya sahip olmasının doğal bir sonucudur.

Karslının ne kadar duyarlı olduğunu, Karslı olmayan çok zor anlar.

Anlamak için de Kars'da yaşamış olması gerekir.

'Kar romanında anlatılanlar içinde Karslı olmayan Kars'ı bilmez' diyor Karslılar.

Kazım Karabekir Paşa'nın dediği gibi 'Boğazlar Türkiye'nin boğazıdır. Kars'da Türkiye'nin belkemiğidir'

Kars denince aklımıza Azeri, terekeme, yerli, Türkmen ve Kürtlerin oluşturduğu, zengin kültür değerlerinin güzel ürünleri olan türkülerimiz, halaylarımız, deyiş formatındaki türkülerimiz ve uzun havalarımız gelir. Bunlar, barış ve kardeşlik ortamının en güzel örnekleridir.

Bir diğeri de aşık müziklerimizdir. Aşıklık geleneği ve müziği Kars'ın olmazsa olmazıdır.

Aşıklarımız geçmişten günümüze, halkların gözü, kulağı ve sesi olmuşlardır. Gurbetten sılaya, sıladan gurbete yol eyleyen aşıklarımız, yaşadıkları dönemin tanıklığını yapmakla kalmayıp yol göstericileri de olmuşlardır.

Bu kitapçığın kapağında hak ettiği için fotoğrafı konulan Aşık Şenlik, Rus işgali altındaki Kars ve Karslılar için kalemini adeta bir mavzer gibi kullanarak ve yaşamı pahasına 'Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana' koçaklamasını tarihin sayfalarına kaydettirmiştir. Kendisini saygıyla anıyoruz.'

 

Kdz. Ereğli Belediyesi meclis üyelerinden Miktat Güngör de, kitapçığa bir şiirini ekleyerek destek vermiş.

 

Güngör'ün şiiri şöyle:

 

Kars'ım

Uzanır da gider Kars, ımın yaylası, ovası

Boldur soğuk suyu kışı, karı güzel havası

Şekillenmiş o dağları bir de şu yüce kalesi

Sana hiç doyum olur mu ki güzel Karsım

 

Gurbette senin de hasretin öldürdü beni

Sana gelen güzellikler içinde görsün seni

Asla söyleyemem sana bu ayrılık derdimi

Bak ayrılıyorum işte senden serhat Karsım

 

Gördün ki ayrılık geldi dayandı göç kapıya

Minnettarım Kars, ım emanet ol ki Allah'a

Hatıralarım var gel vedalaşalım kana kana

Doymadan ki sana gidiyorum şirin Karsım

 

Hiçte yok ki yokuşun inişin her düz ovalık

Baktık senin düzüne hep çimen ile çayırlık

İşte geldi çattı zaman bana göründü ayrılık

Yoksulluk ayırdı bizi senden serhat Karsım

Evlada senin yaylana ovana yayılan sürüye

Miktat da der ki dönmek olmaz artık geriye

Çok hatıralarımız kaldı olsun sana da hediye

Tarih kokarsın buram buram serhat Karsım

 

Kitapçıkta Kdz. Ereğlililere de 'Bizler ekonomik nedenlerle ülkenin metropollerine ve Ereğli'ye göç etmek zorunda kalan emek ağırlıklı Karslılar olarak, bizleri bağrına bastığı için Ereğli'ye teşekkür ediyoruz' ifadesi de yer alıyor.

 

Atatürk'ün Kars'a gelişi, Doğudaki Batılı: Kars, Şurayı Milliyeden Kuvayı Milliyeye, Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti, 90 bin şehidi anarken Sarıkamış, Kar festivali Sarıkamış, Tarihin Anadolu'ya düştüğü imza: Kars, Kanada'daki Kars, Karslı yazarlar, Atatürk diyor ki, Kars Cumhuriyet tarihi, Güney-Batı Kafkas Hükümeti, Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti, İngiliz işgal kuvvetlerince uçakla köylere atılan bildiri metni, yöresel yemekler, anılar, Maniler ve fıkralar yer alıyor.

 

Kitapçıktan bir mani:

 

'Dağ başında mağara

Felek gözün ağıra

Ana beni severdin

Niye verdin cahıla'

 

Bu tanıtım kitapçığın biz de haberleştirerek tanıtırken finali kitapçıktan aldığımız fıkra ile sonlandıralım isterseniz:

 

'Ağrı'dan Erzurum'a gelirken otobüste yan taraftaki koltuğa bir adam oturmuş. Adam 70-80 yaşları arasında ama dinç biri. Eliyle koltuğunun kenarına tempo tutarak sürekli olarak mırıldanıyormuş Arpaçay kenarı tello diye.

Arkadaşım dayanamamış bir bahane bulup sohbete başlamış adamla.

Dayı sen mahnıyı çok sevirsen.

Beli.

Haralısan.

Eyranlı'yam.

Be Türkiye'de ne gezirsen.

Gaçıram demiş. Humeyni'den gaçıram, şirin canımı zor kuytarmışam.

Arkadaşım biraz daha meraklanıyor. Bu İranlı Azeri'ye İran'dayken ne işle uğraştığını soruyor.

Adam:

Menim Eyram'da pilekçi tükenim vardı demiş. Humeyni'nin muhafızları tükenimi taladılar, hamısını yandırdılar!

Arkadaşım şaşkın şaşkın sormuş.

Emi İran'da mani çağırmak da yasaklı.

Adam şöyle bir bakmış acı acı gülümsemiş.

Ede sen ne deyirsen demiş. Ağlamaktan başga her zad yasaklı.'