Zonguldak Valiliği  İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Vali Ali Kaban’ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili görüşlerini şöyle bildirdi:

 

“FEDAKARLIĞA DAYALI TAKDİR”

 

“Toplumsal  yaşantımızın  vazgeçilmez unsurlarından birisi olarak gördüğümüz kadınlarımızın yaşamları boyunca sosyal hayatta sergiledikleri temeli sorumluluk, özveri ve  fedakârlığa  dayalı yaşam tarzı toplumumuzda her zaman beğeni ve takdir kazanmıştır.

Şefkatli, üretken ve yaratıcı doğaları ile, ülkemizde sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve diğer alanlarda üstlendiği görevleri başarı ile yürüterek, sosyal yaşantımızda hak ettikleri yere gelen kadınlarımızın, yaşamın her safhasında etkin olmaları ve katılım göstermelerinden büyük memnuniyet duymaktayız.

Ülkemizin kalkınmasında, büyüyüp gelişmesinde de önemli katkıları olan kadınlarımızın çalışmalarında elde ettikleri başarılarla ülkemizi modern  dünyada daha etkin, daha güçlü ve daha saygın bir konuma getireceğine inanmaktayız.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü içtenlikle kutluyor, sosyal yaşantıları ve çalışmalarında başarılar diliyor,  sevgi ve saygılar sunuyorum. 

 

 

 

 

 

AK PARTİ ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ FARUK ÇATUROĞLU:

 

AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir kutlama mesajı yayınladı.

Türk Milleti’nin temelini oluşturan ailenin en önemli ferdinin kadınlar olduğunu belirten Çaturoğlu, kadınların hem aile içerisinde hem de çalışma hayatında başarılı işlere imza attığını kaydetti.

Çaturoğlu, kutlama mesajında şu ifadelere de yer verdi: “Kadınlar, halkın en fedakâr, çalışkan ve üreten bireyleridir. Toplumda, güçlü birey, güçlü aile ve dolayısıyla güçlü bir toplumun oluşabilmesi için kadınlarımıza verdiğimiz önemin artması gerekiyor. İnanıyor ve biliyoruz ki, kadınlarımızın hayata daha fazla katılmaları kadın zarafeti ile şekillenen bir sosyal hayata, daha aydınlık bir geleceğe ulaşmamızın yegâne koşuludur. Aile bireylerini korumak ve aile mutluluğunu sağlamak için kadınlarımızın çok daha fazla donanımlı olması gerekiyor. Toplumun en küçük ve en temel birimi olan ailenin korunması ve toplumu geliştiren lokomotif görevini üstlenmesi ancak önemli niteliklere sahip olan kadınlarımızla mümkün olacaktır.

AK Parti olarak, kadınların eğitimi konusuna önem verdik “Haydi Kızlar Okula”, “Şartlı Nakit Destekleri”, “Kız Öğrenci Yurtların Yaygınlaştırılması”, ayrıca kadınların iş gücüne katılımı, kadınların istihdamlarının teşviki ve kadın girişimciliği için birçok projeye destek sunduk.

Bu alanlarda kadınlara pozitif ayrımcılığın kadınların sosyal ve siyasi yaşama katılımını arttıran gelişmeler yaşandı. Kadınların parti teşkilatlarından yerel yönetimlere ve Milletvekilliğine kadar her kademede temsilleri arttı. Anayasal ve yasal değişikliklerle başörtüsü başta olmak üzere kadının temel hak ve özgürlüklerini garanti altına alan birçok gelişmeye imza attık ve atmaya da devam ediyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle; kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor, saygılar sunuyorum.

 

AK PARTİ ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ÖZCAN ULUPINAR:

 

AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında;

 

“Milli mücadelede, vatanın bağımsızlığı için cepheden cepheye koşan Türk Kadını, Cumhuriyetin en önemli mimarlarındandır.

 

Toplumların medeniyet düzeyi, en küçük yapı taşı ailenin en önemli aktörü olan kadınlara verilen değerle ölçülür. Bu değer dinimizde geçen “ Cennet anaların ayağı altındadır.” hadisi ile de daha iyi anlaşılmaktadır.

 

Güçlü toplumlar sadece erkek bireylerle değil, toplumu oluşturan tüm bireylerin birlikteliğinden meydana gelir. Yaşamımızın odağında yer alan ve şartlar ne kadar zor olursa olsun fedakârlıklarını esirgemeyen kadınlarımızın, hayatın her alanında verdikleri mücadeleyle elde ettiği başarılar artmaktadır.

 

AK Parti iktidarı olarak bizler, kadın haklarının güçlenmesi, eğitimde, sağlıkta, ekonomide daha aktif rol almaları ve cinsiyet ayrımcılığına son verilmesi, pozitif ayrımcılık tanınması ile ilgili düzenlemeleri ve anayasa değişikliklerini hayata geçirdik ve bundan sonra da bu yönde çalışmalarımız devam edecektir.

 

En büyük temennimiz ise, kadına şiddetin son bulması ve kadınlarımızın sosyal hayatta her zamankinden daha çok yer almasıdır.

 

Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü en içten dileklerimle kutluyor, saygılar sunuyorum.” ifadelerine yer verdi.

 

 

CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ÜNAL DEMİRTAŞ:

 

8 Mart 1857’de Amerika’nın New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan emekçi kadınlar, 8 saatlik işgünü ve daha iyi çalışma koşulları için greve çıktı. Ancak devlet, egemen sınıfın çıkarlarını korumak için polis şiddetiyle, emekçi kadınların haklı mücadelesini bastırdı ve kadınları fabrikaya kilitledi. Fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 emekçi kadın yanarak yaşamını yitirdi ve bu olay 8 Mart’a anlamını veren olay oldu.

O günlerden bugüne gelindiğinde, günümüz Türkiye’sinde kadınlar işgücüne son derece düşük oranlarda katılmaktadır. İşgücüne katılan kadınların milyonlarcası, özellikle tekstil, temizlik ve tarım sektörlerinde, kayıt dışı-merdiven altı işletmelerde, asgari ücretin altında kalan ücretlerle, çok uzun saatlerde ve her türlü güvenceden yoksun bir şekilde çalışmaktadırlar.

2016 yılının Kasım ayında yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre; Türkiye, 144 ülke arasında 130’uncu sırada yer almaktadır.

Günümüzde kadınlar, yalnızca çalışma yaşamında değil, sosyal yaşamda ve aile yaşamında da sömürüye ve birçok saldırıya maruz kalmakta, canlarına kastedilmektedir. Kadınlar, "En az üç çocuk" baskısıyla eve bağlanmak istenmekte, kamu atama ve terfileri, liyakat yerine cinsiyetçi bakış açısıyla yapıldığı için kadın yönetici sayısı gittikçe azalmakta, "çocuk gelin" sayısı hızla çoğalmakta, kadına ve çocuklara yönelik cinsel istismar oranları ve daha acısı kadın cinayetleri vicdanı olan herkesi kahredecek bir şekilde artmaktadır.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa ve şiddete karşı çıkmak tüm insanlığın temel değerlerindendir. Kadınların eşit ve özgür bir birey olarak sosyal yaşamın ve çalışma yaşamının içinde olduğu, yaşam güvencesinin ve sosyal güvencesinin sağlandığı ve sömürülmediği bir dünya dileğiyle: yaşamımızın doğumdan ölüme kadar her anında varlıklarıyla onurlandığımız, ihtiyacımız olduğunda bize desteklerini esirgemeyen, eğiten, yeriştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakar kadınlarımızın “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü kutlar, en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.

 

 

KDZ. EREĞLİ BELEDİYE BAŞKANI HÜSEYİN UYSAL:

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Kdz.Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal; “Kadınlarımız hayatın her anında fedakârlığın ve duyarlılığın sembolü olmuş, en büyük dertlerin dertlisi, en büyük mutlulukların ardındaki kahramandır” dedi.

Başkan Hüseyin Uysal, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajında şu görüşlere yer verdi;

“Her zaman olduğu gibi bu 8 Mart’ta da kadınlarımızın haklarına, çalışma koşullarına, anneliğine, kadınlığına bir kez daha dikkat çekiyor, ailemizin temel değeri ‘kadınlarımıza saygı’ diye bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz.

Kadınlarımız tarihimizin derinliklerinden günümüze kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her devirde feragat ve fedakarlıkların en yücesini yapmıştır.

Kurtuluş savaşında; kanını, canını, emeğini ve evladını memleketin kurtuluşuna ve bağımsızlığına adamıştır. Bu ülkenin Mehmetçiklerini dünyaya getiren binlerce şehit analarının da içinde olduğu onurlu kadınlarımız, özverili ve üretken çalışmaları ile aileyi ve toplumumuzu şekillendiren en önemli varlıktır.

Kadınlarımız hayatın her anında fedakârlığın ve duyarlılığın sembolü olmuş, en büyük dertlerin dertlisi, en büyük mutlulukların ardındaki kahramandır.

İnanıyorum ki kadınlarımızın özgüvenleri yüksek, cesur,  eğitimli, sorgulayan, üretime ve yönetime aktif bir şekilde katılan bireyler olmaları, ülkemizi ve ilçemizi daha ileri ve daha gelişmiş bir seviyeye taşıyacaktır.

Kdz. Ereğli Belediyesi olarak kadınlarımıza, yaşamın her alanında desteğimizi sürdüreceğiz. ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlar, saygı ve sevgilerimi sunarım.”

 

CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ŞERAFETTİN TURPCU:

 

CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Turpcu’nun mesajı şöyle:

8 Mart öncesi çok üzücü bir haber aldık. Türk Metal-Sen üyesi işçileri taşıyan otobüsün İnegöl yakınlarında devrilmesi sonucu meydana gelen kazada 7 işçinin hayatını kaybettiği, 34 işçinin ise yaralandığı haberini üzüntüyle aldık. Hayatını kaybedenlere Allah`tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.”

“8 MART, İNSANCA YAŞAMA TALEPLERİ CANLARINA MAL OLAN KADIN İŞÇİLERİN KAZANIMIDIR”

 “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ABD’de bir dokuma fabrikasında çok ağır çalışma koşulları altında, çok düşük ücretler karşılığında çalıştırılan kadın işçilerin, çalışma koşullarının her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesine başkaldırıyla başladı.

‘Daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik iş günü, eşit işe, eşit ücret...” talebiyle grev kararı alan kadın işçilerin eylemi şüpheli bir yangınla sonuçlandı ve 129 kadın işçi yangında hayatını kaybetti. 8 Mart 1857’de gerçekleşen bu trajik olay sonucu hayatını kaybeden işçilerin cenaze törenine on binlerce kişi katıldı. 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan II. Enternasyonal, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oy birliği ile kabul edildi. Anma günü, sonrasında oy verme, seçme seçilme, meslek edinme ve mesleki eğitim görme hakkı talepleriyle bu günlere geldi

Ortaya çıkışı insanca yaşama talepleri canlarına mal olanların kazanımı olan 8 Mart, emek veren ve karşılığını almak için mücadele eden, temel hak ve özgürlükleri için mücadele veren kadınlarımızın, toplumun her alanında karşı karşıya olduğu cinsiyet eşitsizliğini hatırlatma günüdür.”

“KADINLARA VE KADIN HAKLARINA VERİLEN DEĞER, O TOPLUMUN GELİŞMİŞLİK SEVİYESİNİ ORTAYA KOYAR”

“Bir toplumdaki gelişmişlik seviyesini anlamadaki en basit ve gözlemlenmesi en kolay olgu, o toplumun kadınlara ve kadın haklarına verdiği değerdir.

Ne yazık ki, AKP yöneticileri her fırsatta kadın ve erkeğin eşit olmadığını, olamayacağını savunuyor. Kadınlarımızı, ekonominin ve toplum hayatının dışında tutmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra, neredeyse her gün bir kadın, cinayete kurban gidiyor, ancak AKP iktidarı bunu önlemek için hiçbir şey yapmıyor.”

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DEHŞET VERİCİ RAKAMLAR”

“Ülkemizde son on dört yılda kadına yönelik şiddet yaklaşık yüzde 1.400 artmıştır, cinsel tacizler yüzde 450 oranında artmıştır. Çocuğa yönelik cinsel istismar yüzde 434 oranında artmıştır. 2011 yılında kadın cinayetleri sayısı 121 iken 2016 yılında neredeyse 3 misli, yani maalesef 328 oldu. 2017 yılının ilk iki ayında 67 kadın öldürüldü. Bunlar dehşet verici hem de utanç duyulması gereken rakamlardır!

Bu rakamlar bize, kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel istismarın, şiddetin sürekli arttığını gösteriyor. Özellikle kadına yönelik şiddete ve çocuk istismarına ‘dur’ diyecek yasalar acilen yapılmalı, bu suçların önlenmesinde ceza yönteminin caydırıcı etkisi olmalı, şiddeti ve istismarı önleme eğitim ve sosyal politikalarla desteklenmelidir.”

“BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK’ÜN KADIN HAKLARINA VERDİĞİ DEĞER GELECEĞİMİZE IŞIK OLMALIDIR”

“Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer geleceğimize ışık olmalıdır. Kadın haklarının her gecen gün gerilediği, ekonomik ve toplumsal hayattan dışlandıkları bugünlerde, tek çözüm Büyük Atatürk’ün çizgisidir. 

Kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin ve her türlü suistimalin önlenmesi için her günden daha güçlü dile getirilmesi gereken gün olmasını bekliyoruz.”

“8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NÜ KUTLUYORUM”

“Anadolu'nun dört bir köşesinde ezilen ve sömürülen kadınlarımızın, emekçi kadınlarımızın toplumda hak ettikleri değeri bulması için seslerini duyurduğu bu günün oldukça değerli olduğunu düşünüyorum.

Kadınlarımızın herhangi bir ayrıma uğramadan ve şiddet olmadan yaşayabilecekleri bir Türkiye umuduyla; kadınlarımızın daha güzel bir geleceğe,  umuda ve mutluluğa sahip olmaları dileklerimle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor saygılar sunuyorum.”

 

ÇAYCUMA BELEDİYE BAŞKANI BÜLENT KANTARCI:

 

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayarak, “Ülkemizde giderek artan sorunlar en çok kadınlarımızı etkiliyor. Açıklanan rakamlar, işsizlikten en büyük payı kadınların aldığını gösteriyor. Artan hayat pahalılığı, kadınların gönül hoşluğuyla çocuklarına sofra kurmasını zorlaştırıyor. Yaygınlaşan şiddetin acısını en çok kadınlar yaşıyor. Patlayan her bomba, gelen şehit haberi, en çok kadınların yüreğini dağlıyor; evlat acısını en derinde yaşayan kadınlar, insana yönelik her türlü saldırının en büyük mağduru oluyor. Bunlara ek olarak, kadınlar, bir de erkek şiddetine uğruyor. Kadına yönelik şiddet, son yıllarda sistematik şekilde artıyor” dedi.

 

BU ÇAĞDA ÇOCUK GELİN KABUL EDİLEMEZ

Eğitimde de kadınlar açısından kötü bir tablo olduğunu ifade eden Kantarcı, “Türkiye’de erkek ve kız çocuklarının okullaşma sayılarına bakıldığında, erkeklerden farklı olarak, 600 bin kız çocuğunun okula gidemediği görülüyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Örgütü (UNICEF),Türkiye’yi, eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu konuya daha fazla duyarlılık göstermesi gerekli 25 ülke arasında sayıyor. Bazı illerde kız çocukların eğitim görmesinin önündeki en önemli engel, okul ve derslik yetersizliği olarak görünüyor. TÜİK verilerine göre,2015’te zorla evlendirilen çocuklardan 31 bin 337’si kız, 1483’ü erkek çocuk olarak belirlenirken, 15-17 yaş arasında doğum yapan çocukların sayısı da 17 bin 789 olarak ifade ediliyor. Yine aynı veriler, son 10 yılda, 482 bin 908 kız çocuğunun zorla evlendirildiğini gösteriyor. Bu çağda bu tablo kabul edilemez” diyerek açıklamasını sürdürdü.

 

LAİKLİK VE TOPLUMSAL EŞİTLİK KADINLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Kantarcı açıklamasının son bölümünde, “Bu tablo, aynı zamanda, laikliğin, toplumsal eşitliğin kadınlar için ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Ülkedeki tüm kadın örgütleri, tam da bu nedenlerle bu olguları zedeleyen uygulamalara karşı ayağa kalkıyor. Tehlikenin farkında olan tüm kadınlar iradesini, özgürlüğünü ve haklarını bir kişi, zümre ya da odağa teslim etmek istemiyor. Egemenliğin tek bir kişiye devredilmesine en güçlü itiraz kadınlardan yükseliyor. Bu itirazın yarınların aydınlık, başı dik, güçlü ve onurlu bir Türkiye’sini de yaratacağına inanıyor, bu duygularla tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutluyorum” şeklindeki ifadelere yer verdi.

 

 

ÇAYDEĞİRMENİ BELEDİYE BAŞKANI SATILMIŞ GEBEŞ:

 

Çaydeğirmeni Belediye Başkanı Satılmış Gebeş 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

Çaydeğirmeni Belediye Başkanı Satılmış Gebeş; “Kadınlarımız, tarihimizin her döneminde, aile ve toplum yapısının merkezinde bulunmuş ve büyük fedakârlıklar sergilemiştir Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı reddeden, her türlü istismarı red eden, kadın ve erkeği beraber gören geleneğin temsilcileriyiz. Cennet annelerin ayakları altındadır buyruğuna inanan bir milletiz, kadını her zaman baş tacı eden bir medeniyetin mensuplarıyız. Toplumumuzda kadın annedir. Kadın, fedakâr ve cefakârdır. Türk kadını sosyal hayatın içerisinde en temel güçlerimizden birisidir. .Aileyi bir arada tutan bağın en güçlü koruyucusu, annelik gibi kutsal ve yüce bir mertebenin erişilmez temsilcileri olan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten ve samimi duygularımla kutluyorum.

 

 

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. MAHMUT ÖZER:

 

Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında kadına yönelik sorunların çözülmesinde eğitimin öneminde dikkat çeken Özer şunları söyledi:

 

“Ailenin çekirdeğini oluşturan kadınlar; gelişmiş, eğitimli, sağlıklı ve huzurlu bir toplumun da temelini oluşturur. Toplum için bu denli önem arz eden bir konumda olan kadınlarımızın hayatın her alanında yer alması gerekir. Annelik göreviyle beraber iş hayatında da önemli görevler üstlenen ve pek çok alanda dünya çapında başarılar kazanan kadınlarımız, birey olarak ekonomik ve sosyal kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadır. Dolayısıyla kadının olmadığı ya da ihmal edildiği toplumların sağlıklı olması ve gelişme göstermesi de mümkün değildir.

 

Ülkemizin gelişmesi, kalkınması, sağlıklı ve güçlü bir toplum olabilmesi için kadınların kamu ve toplumsal yaşamın tüm alanlarına tam anlamıyla katılması gerektiğine ve kadına karşı ayrımcılığın, şiddetin ve benzeri çağ dışı uygulamaların sona erdirilebilmesi yolunun da öncelikle eğitimden geçtiğine inanıyorum. Bu kapsamda üniversitemizde, kadın yaşamı, geleceği ve sorunlarına bölgesel ve evrensel çözümler getirmek için Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurduk. Merkezimizde öğrencilerimize, çalışanlarımıza ve bölgemizdeki kadınlarımıza yönelik eğitimler ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek kadınlarımızı yaşamın içine daha fazla dahil etmeye çaba gösteriyoruz. Kadınların toplumsal hayatta kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri, bilimde, sanatta, her alanda daha etkin olabilmeleri için çalışma ve projeler yürütüyoruz.

 

Kültür müktesebatımızın belleğini taşıyan ve gelecek nesillere aktararak sürdürülebilirliğini sağlayan ve toplumumuzu ayakta tutan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum”.

 

 

 

KDZ. EREĞLİ EĞİTİM İŞ TEMSİLCİLİĞİ:

 

8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretlerine, uzun çalışma saatlerine ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Greve müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak öldü. 1910 yılında 2. Enternasyonal Kadın Konferansı’nda, 17 Mart 1970 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edilmiştir.

Ancak aradan geçen 160 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır.

Ülkemizde, kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü, kadın yoksulluğu, kadın işsizliği, çocuk gelinler ve okula gönderilmeyen kız çocukları, tacizciyi, tecavüzcüyü, saldırganı koruyup kollayan hukuk sistemi, genel anlamda da AKP iktidarının kadını yok sayan gerici politikaları kadının özgürleşmesi önünde en büyük engeller olarak durmaktadır.  Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artarak yükselmektedir.

Erkek egemen toplumun kadınlara yönelik fiziki ve psikolojik şiddeti; işyerlerinde, evlerde, sokaklarda, yaşamın her alanında, artarak devam etmektedir Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının tanımlandığı” 17. maddesi ile herkesin yaşam hakkını garanti altına almayı ve kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağını” taahhüt eder. Kadına yönelik şiddet bu anayasal hakkın ihlali anlamına gelmekte ve bu ihlalin önlenmesi için devlete önemli sorumluluklar düşmektedir.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslar arası sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla da devletin öncelikli sorumluluklarından birisi olarak tanımlanmıştır.

Ancak kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet çıkardığı onca yasaya rağmen kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır.kadincinayetleri.org sitesinin araştırmasına göre, Türkiye’de 2010-2015 yılları arasını kapsayan dönemde en az 1675 kadın öldürüldü. Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre ise, erkekler 2016’da en az 261 kadın ve kız çocuğu öldürdü. 2016’da öldürülen her dört kadından biri ayrılmak/boşanmak istediği ya da barışma/birliktelik teklifini reddettiği için öldürüldü. En az 417 kız çocuğu cinsel istismara uğradı, 119 tecavüz, 75 taciz vakası meydana geldi.

Tablo bu kadar ağırken erkek katiller ve tecavüzcülerin kravat taktıkları için “iyi hal indirimleri” aldıklarına, “tahrik indiriminden yararlanarak cezasız kaldıklarına, tecavüz davalarında ise kadınların rızalarının arandığına tanık olmaktayız. Erkek şiddetinin giderek artmasında, İktidarın din ve ahlak adına sıkça kullandığı cinsiyetçi, sözde muhafazakâr söylemlerle kadını değersizleştirmesi, namus ve ahlak anlayışını salt kadına indirgemesi önemli etken olmuştur.

Anayasa’nın 10. maddesi “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” demektedir. Siyasi iktidarın görevi şiddet dilini ve öç almayı yaygınlaştırmak değil, toplumdaki bireylerin eşit ve özgür olarak hayatlarını korumaktır.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye, siyasal katılım, ekonomik eşitlik, eğitim ve sağlık hakkı gibi farklı alanlarda kadın erkek eşitliğinde 144 ülke arasında 130. sırada yer almaktadır.  Yani ülkemiz, kadın erkek eşitliğinin kesinlikle olmadığı ülkeler arasında yer almaktadır. Rapora göre, Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı yüzde 33, erkeklerin oranı ise yüzde 77. Kadınların eğitim oranı ile 2015 yılı raporunda küresel çapta 105’inci sırada gelen Türkiye, bu yıl 109’uncu sıraya geriledi. Türkiye’de en az ilkokul mezunu olan kadınların oranı yüzde 92 olarak belirtildi.

Kadınların siyasetteki yeri de istenilen düzeyde değildir. Atatürk’ün 83 yıl önce seçme ve seçilme hakkına kavuşturduğu kadınlar,  TBMM’de yüzde 15 oranında temsil edilebiliyor.

Biz, inanıyoruz ki kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez! Barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlük gibi insani değerlerin yok sayıldığı bir dünyada kadınlara yer olmadığının farkındayız ve bu nedenle şiddetsiz ve sömürüsüz bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz!

Kadınlar yaşama karşı gösterdikleri isyan ve inatla, toplumu hayata bağlayan kararlılığı armağan ediyorlar.

           Üyelerinin yüzde 57’sini kadınların oluşturduğu Eğitim-İş olarak, yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ:

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadının emeği ile yoğurduğu, özveriyle yarattığı tüm değerleri yok sayan, küçümseyen tüm çağdışı yapılara  #HAYIR diyoruz.

 

 

Kadınlar!

Toplumun yarısı; çalışan, üreten, bölüşen kadınlar;

Ezilen, dövülen, tecavüz edilen, sömürülen, cinayetlere kurban edilen kadınlar;

Köyden, kentten, fabrikadan, tarladan sesi gelen kadınlar;

Çocuk kadınlar, yoksul kadınlar, evsiz barksız kadınlar; sevdiğinden, çocuğundan ayrı düşmüş kadınlar;

Tüm olumsuzluklara karşın direnen kadınlar, umudunu yitirmeyen kadınlar;

Her karanlık gecenin ardından güneşi inatla yeniden doğuran kadınlar;

Coşkularıyla, neşeleriyle renksiz bir dünyayı gökkuşağına çeviren kadınlar…

 

Tüm dünyada eşitsizliğe, ayrımcılığa, sömürüye #HAYIR diyoruz.

 

Kadının emeği ile yoğurduğu, özveriyle yarattığı tüm değerleri yok sayan, küçümseyen tüm çağdışı yapılara #HAYIR diyoruz.

 

Kız çocuklarının bir kazanç kapısı olarak görülerek çocuk işçilik ve çocuk evliliklerle eğitim hakkından yoksun bırakılmasına #HAYIR diyoruz.

 

Yaşam hakkı başta olmak üzere yasal haklarına, eşit işe eşitsiz ücretten siyasetteki eşitsiz katılıma dek tüm alanlarda kadının ezilmişliğine dur diyebilmek için #HAYIR diyoruz.

 

Sorunların çok büyük, çözümlerin güç olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik her türlü zorbalığa, şiddete, cinsiyet ayrımcılığına karşı kadının önce insan olduğu bilinciyle çözüm üretmeyi sürdüreceğiz. Kadının kendi gücünün farkına varabilmesi için yaşamı boyunca yılmadan çalışan, binlerce kızımızın elinden tutarak toplumun umudunu yeşerten Prof. Dr. Türkan Saylan gibi örnek Cumhuriyet kadınlarından devraldığımız sorumluluğumuzla yürümeye devam edeceğiz.

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun.

  

ŞEHİR PLANCILARI ODASI ZONGULDAK İL TEMSİLCİSİ KAMURAN AYYILDIZ

 

Biz Kadınlar, 2016 yılı içinde ulusal basına yansıyan 328 kız kardeşimizi erkek şiddetine kurban verdik. Taciz, tecavüz ve yaralama vakalarının sayısı çok çok daha fazla. Her geçen yıl kadına yönelik şiddetin gittikçe arttığını görmekle birlikte, hala toplumda kanayan bir yara olduğunu gösteriyor.

Üzülerek görüyoruz ki toplumumuz bir şiddet sarmalının içine girmiş ve çıkamıyor. İçeride ve hemen sınırlarımızda yaşanan şiddetin ateşi sadece kadınları değil, tüm toplumu sarmış durumda. Ülkemizin doğusunda çatışmaların yaşandığı, sahillerinde mültecilerin boğulduğu, kentlerinde bombaların patladığı, her gün ölüm haberlerinin alındığı bir ortamda erkekler de kadınları öldürüyor, yaralıyor, taciz ve tecavüz ediyor. Bu şiddet döngüsünden hep birlikte hemen çıkmamız lazım. Elbette kadınlar, üzerine düşeni yapacak!

8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları için mücadele eden ve bu uğurda can veren çoğu kadın 129 tekstil işçisinden bayrağı devralan biz kadınlar ve kız kardeşlerimiz, savaşsız ve sömürüsüz, özgür, eşit ve adil bir dünya özlemi ile mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.

Devlet- yurttaş ilişkilerinde, toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili uygulamalarda ve yargıda BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini içeren uluslararası sözleşmelerin esas alınmasını talep ediyoruz.

Ve artık biz kadınlar tüm yaşam alanlarımız için "erk"ek tahakküme isyan ediyoruz, isyanlarımızı umuda, örgütlülüğe dönüştürüyoruz.

“İNSAN TOPLULUĞU KADIN VE ERKEK DENİLEN İKİ CİNS İNSANDAN OLUŞUR. KABİL MİDİR BU KÜTLENİN BİR PARÇASINI İLERLETELİM, ÖTEKİNİ İHMAL EDELİM DE KÜTLENİN BÜTÜNÜ İLERLEYEBİLSİN? MÜMKÜN MÜDÜR Kİ BİR CİSMİN YARISI TOPRAĞA BAĞLI KALDIKÇA, ÖTEKİ YARISI GÖKLERE YÜKSELEBİLSİN?” M.Kemal ATATÜRK”

 

 

 “CUMHURİYETİN ODAK NOKTASINDA”

Çaycuma TSO Başkanı Rıfat Sarsık:

“1800’lü yıllardan itibaren kadınların ortak bir günü olması ve bu günde tüm sorunlarını dile getirmeleri düşüncesinin sonucunda ortaya çıkan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada, kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu yaşam özlemlerini ve isteklerini dile getirdikleri, birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmaktadır.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin odak noktasında yer alan kadınlarımız, üstlendikleri görevi yaşatma görevini hiçbir fedakârlıktan çekinmeden yerine getirmiş; modern ve çağdaş Türkiye’nin oluşmasında söz sahibi olmuşlardır.

 

Kadın üyelerimiz başta olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

 

 

 

GENEL MADEN-İŞ SENDİKASI YÖNETİM KURULU:

 

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, Yönetim Kurulu adına bir açıklama yaparak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı.

Demirci’nin açıklaması şöyle;

“8 Mart 1857'de New York'ta tekstil işçisi kadınlar "eşit işe eşit ücret", "16 saatlik işgününe karşı 10 saatlik işgünü" talepleriyle fabrikalarda greve çıkarlar. Yapılan grevlerde birçok kadın fabrikaya kapatılır ve bu sırada çıkan yangında ölürler. O günden sonra kadın işçilerin bu onurlu direnişi aynı zamanda tüm dünyada kadınların hak, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline dönüşür. Kadınlar, insanca bir yaşam için seslerini duyurarak ilk adımlarını atmışlardır. Eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı sürdürdükleri mücadeleye devam etmişlerdir.

8 Mart'a anlamını yükleyen ise Clara Zetkin olur. 8 Mart 1910'da değişik ülkelerden kadınlar Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da toplanır ve yaşamlarını; savaşsız, sömürüsüz bir dünya için mücadeleye adarlar.

Uluslararası ve Almanya işçi hareketinin tanınmış önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart'ın dünya kadınlarının mücadele ve dayanışma günü ilan edilmesini önerir, bu önerisi kabul görür.

Özgürlük, barış, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya, kadın haklarını kazanma mücadelesi veren kadınlar, o tarihten itibaren geleceklerine ilişkin ortak projeler yaratmanın yollarını aramışlardır.

Emekçi kadınlar; birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 8 Mart’ta değil, her gün emekten yana mücadele içindedir. Kadınların verdiği bu mücadele tarihi, bizlerin emek mücadelesine de ışık tutmaktadır.

Kadına yönelik şiddetin sona ermesi, tüm kadınlarımızın emeklerinin karşılığını tam anlamıyla alması, çağdaş haklar ve özgürlüklerle birlikte, yaşamın her alanında başarıyla yer almaları, siyasette, iş dünyasında, sosyal hayatta daha çok sayıda ve daha aktif olmaları en büyük dileğimizdir.

Genel Maden İşçileri Sendikası olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.”

 

TZOB GENEL BAŞKANI ŞEMSİ BAYRAKTAR:

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, en ağır iş yükünün tarımda çalışan kadınların sırtında olduğunu bildirerek, “tarımda çalışan 2,2 milyonu aşkın kadın, ev işlerinin yanı sıra tarımsal üretimin de merkezinde yer alıyor. Bütün işleri yetiştirebilmek için günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın da belkemiğidir. Tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını onlar karşılıyorlar” dedi.

Şemsi Bayraktar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada,

çalışma hayatının her alanında yer alan kadınların tarımda da yaptıkları katkılarla çok önemli roller üstlendiğine işaret etti. Bayraktar, son rakamlara göre, tarımda çalışan 5 milyon 53 bin kişinin yüzde 44,4’ünü kadınların oluşturduğunu, tarımda 2 milyon 242 bin kadının üretimde bilfiil yer aldığını belirtti.

İstihdam edilenlerin sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlılık durumu göre bakıldığında, tarımda çalışan 2 milyon 242 bin kadının 1 milyon 829 bininin (yüzde 81,6) ücretsiz aile işçisi,  182 bininin (yüzde 8,1) ücretli yevmiyeli, 229 bininin (yüzde 10,2) kendi hesabına, sadece 2 bininin ise işveren konumunda bulunduğunu bildiren Bayraktar, tarımda sosyal güvenlik açısından kayıt dışılığın da yüzde 94,2 gibi çok yüksek bir oranda olduğunu, kadınların, sigortalı olmak yerine, primleri ödemekte güçlük çektikleri için eşleri üzerinden sağlık hizmeti aldıklarını vurguladı.

 

 

 

-Tarlada, bahçede, ahırda, ağılda işleri yüklenen kadınlar-

 

Erkeklerden çok daha fazla, hemen her gün 16-17 saat çalışan, evdeki işlerinin yanı sıra tarlada, bahçede, ahırda, ağıldaki işleri yüklenen kadınların, çoğu zaman geçmişten öğrendikleri geleneksel yöntemlerle üretime katkı sağladıklarına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Kırsal kesimde kadının işgücüne katılım oranı, tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışması nedeniyle yüksek olsa da Türkiye’de tarım istihdamındaki azalma, kadın istihdamının da giderek düşmesine yol açmaktadır. Tarımda çalışan kadınlar, tarım dışına çıktıklarında veya göç ettiklerinde işgücüne katılamamakta ya da zorluk çekmektedirler. İşgücüne katılan kadınlar ise daha çok statüsü düşük, kalifiye olmayan işlerde sosyal güvenceden yoksun bir biçimde çalışmaktadır. Bu ise kadının çalışma ve toplum hayatının dışında kalmasına neden olabilmektedir. Tarım sektörü Türkiye’de kadınların çalışmak zorunda kaldığı bir sektördür. Geçmişten günümüze kadınlar, tarımda her zaman üretimin içinde yerini almıştır.

Ancak bu genellikle aile içi üretime katkı biçiminde değerlendirildiğinden bir çalışma olarak görülmemiştir. Kadınların işgücüne katılım oranın artması ekonomik verimliliği artıracak, kalkınma potansiyelini iyileştirecektir. Kadınların ekonomik kalkınmaya, kırsal kalkınmaya etki edebilmeleri için ekonomik ve sosyal statülerinin iyileştirilmesi ve buna yönelik politikalar geliştirilmesi önemlidir. Günümüzde tüm dünya ve Türkiye’de üzerinde çokça tartışılan kadın sorunları, yalnız kadınların değil tüm toplumun sorunlarıdır ve kapsamlı çözümler gerektirmektedir.”

 

-“Eğitim verilmeden verimlilik sağlanamaz”-

 

Tarımda çiftçinin, özellikle de üstlendikleri fonksiyonlar dolayısıyla kadın çiftçilerin eğitilmeden verimliliğin sağlanamayacağını işaret eden Bayraktar, “”Bu gerçekten hareketle ülke çapında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi’ programını sürdürüyoruz” dedi.

Bayraktar, 2012 yılında Türkiye Ziraat Odaları Birliği ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan “Kadın Çiftçi Eğitim İşbirliği” protokolü çerçevesinde eğitimlerin gerçekleştirildiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, bu çerçevede kadın çiftçilere, sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim değişikliği ana eğitim konuları yanında, her türlü tarımsal faaliyetlerle ilgili eğitim verildiğini vurguladı.

Eğitimlere katılan kadın çiftçilerin, önümüzdeki yıllarda, değişikliğin güçlü temsilcileri olacağına ve yaşadıkları toplumun kırsal kalkınmasına katkı sağlayacaklarına olan inancını vurgulayan Bayraktar, “Şu gerçek çok iyi bilinmelidir ki, sağlıklı nesiller yetiştirebilmenin yolu kadınlardan geçer” dedi.

 

-“Kadın çiftçiler için pozitif ayrımcılığı hak ediyor”-

 

Kadın çiftçilerin sosyal güvenlik sistemine katılımının desteklenmesi yönünde teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu kadar ağır bir yükü taşıyan kadın çiftçiler, pozitif ayrımcılığı hak ediyor. Kadın çiftçiler, çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3 yılda 1 yıl yıpranma almalıdır. Devlet, kadın çiftçilerimize yüzde 50 oranında prim desteği vermelidir. Söz konusu desteğin verilmesi durumunda, kadın çiftçilerin sağlık harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin büyük kısmı devlete geri dönecek, böylece sosyal güvenlikte kayıt dışılık da önlenmiş olacaktır.

Sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapılabilmeli, üç doğum sınırlaması kaldırılmalıdır.”

Bayraktar, kadın çiftçilerin sorunlarını her platformda dile getirmeye devam edeceklerini bildirerek, başta eli nasırlı kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladı.