Yaşamının bir dönemini Zonguldak'ta geçirmiş, burada yayınlanmakta olan yerel gazetelerde (Uyanış, İşçi Davası vb.) uzun süre köşe yazarlığı, haber ve işçi röportajları yapmış olan Fırat Mehmet Eroğlu'nun yeni romanı GÖLGE GÜNÜNÜN AZABI –Ve Ateşin Gül Serinliği geçtiğimiz günlerde yayınlanarak kitapçı raflarında yerini aldı.  Kurgu Kültür Merkezi Yayınları tarafından Mayıs 2012'de basımı yapılan kitap ile ülke topraklarında sürmekte olan savaş atmosferinde, gözleme ve anlatıya dayanarak, kahramanları özgülünde, insanı ve dış dünyayı geleneksel roman anlayışının dışında okura sunmaya çalışmış, Fırat Mehmet Eroğlu.  Bireysel veya toplumsal olarak yaşanan acılar, hastalıklar, çaresizlikler, doğal felaketler ve korkular sebebiyle çıkış arayan insanoğluna, felsefi-tasavvufi kavramlarla yön göstererek, insanın kendini yüceltmesini öneriyor. İlk kitabı KIRK KIRIK SÖZ (Güz -1992), peşinden SİYAH KAR KÜFÜnü (Yaz - 1993), SULARINI ARAYAN IRMAKı(Kış-1995)  ve son olarak da SURENGİ HER ŞEY(2002)  adlı kitaplarını kendi kurduğu yayınevleri (Ea Yayınları, Cangıl Yayıncılık)  aracılığıyla dolaşıma sokan Fırat Mehmet Eroğlu, geçmişte (1978)  dönemin gazetelerinde (Politika, Vatan, Günaydın) çalıştı, bir süre de kitapçılık-yayıncılık yaptı. Son olarak Cumhuriyet Gazetesi'nde düzeltmenlik yapan Eroğlu, 2009'da emekliye ayrıldı. Şimdilerde, yaşamını, tüm zamanlı bir yazın emekçisi olarak sürdürüyor.
GÖLGE GÜNÜNÜN AZABI- VE ATEŞİN GÜL SERİNLİĞİ- Mayıs - 2012 - Kurgu Kültür Merkezi Yayınları / Roman - 407 sayfa.
 Kitabın arka
kapağından:
Hayata, ölümlülük duygusunu yanından eksik etmeden bakmak, hayatı kendince anlamlı kılmanın bir çeşit yoludur. Öte yandan, hayatı derinlemesine yaşamak, ise epey bir bedel istiyor. Bu yolda hayatı yeniden bulmak kadar yeniden kaybetmekte var. Şiddetin bir yaşam biçimi olduğu, varlıkların telef olduğu, sürekli ağıtların yakıldığı cenaze marşlarının çalındığı bir ülkede insan nereye kadar yolculuk yapabilir? Böylesi bir yolculukta, insanlara ahlakın ve erdemin resimlerini göstermek hayatın gidişatına 'müdahil' olan bir eylemcinin omuzlarına binen yükten daha az değildir herhalde.