İnşaat Noktası’nın medya sponsoru olduğu, IMC Organizasyon tarafından düzenlenen, 8. Uluslararası Çelik Endüstrisi ve Üretim Teknolojileri Konferansı’na sayılı günler kala Erdemir Vakfı (EVEDER) Teknoloji Grubu Sözcüsü Aydın Erol görüşlerini aktardı.

Aydın Erol  www.insaatnoktasi.com’un sorularını yanıtlarken, makro ekonomik kırılganlıklara dikkat çekti. Röportajın tamamı şöyle:

EVEDER’i kısaca anlatır mısınız? Dernek olarak faaliyetleri neler?

EVEDER bundan 22 yıl Önce ERDEMİR ve ERDEMİR VAKFI Emeklileri tarafından kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Kuruluş bünyesinde Çelik Sektöründeki gelişmeler yakından izlenmekte, yaşadığımız çevrede yaşam kalitesini artırmak adına iyileşmeye açık alanlarda kamuya önerilerde bulunulmaktadır. İlgili çalışmalar kuruluş bünyesinde oluşturulan «Teknoloji ve Araştırma Kulübü» vasıtasıyla yürütülmektedir.

PANDEMİ SÜRECİNDE DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNÜ DEĞERLENDİREBİLİR MİSİNİZ?

2020 yılı Haziran ayı sonu itibariyle birikimli olarak dünya ham çelik üretimi 927,9 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu miktar, global olarak etkisinde kalınan pandemiden dolayı geçen yılın üretiminden 51 milyon ton daha düşüktür. (%5,5)
Dünya ham çelik üretiminin %50 sinden fazlasını tek başına karşılayan Çin’de aynı dönemde 502,5 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirildi. Bu üretim miktarı geçen yılın 11 milyon ton üzerindedir. (%2,2)

Avrupa’daki en büyük demir çelik üreticisi Almanya’da aynı dönemde geçen yılın 3,2 milyon ton altında (%15,7) 17,4 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleşmiştir.
Türkiye’de Haziran sonu birikimli olarak geçen yılın 0,7 milyon ton altında (%4,1) 16,3 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirilmiştir.

Dünya çapında ilan edilen Pandemi sürecine bağlı olarak diğer sektörlerin ara malı tedarikçisi konumunda bulunan Dünya Demir Çelik Sektörü yukarıda ifade etmeye çalıştığım üretim miktarlarından da anlaşılacağı gibi 2020 yılını kayıp bir yıl olarak yaşamaktadır.

Türk demir Çelik sektörü ise üretim ve satış sonrası net ihracatçı konumunda olması nedeniyle ihracat yaptığımız ana pazarlardaki korumacı önlemler ve yurt içinde temel lokomotif sektör olan inşaat sektörünün durma noktasına gelmesinden dolayı 2020 yılının ilk yarısında daha da zorlu bir süreç yaşamak zorunda kalmıştır.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNÜ NELER BEKLİYOR?

2020 ve sonraki yıllarda çelik endüstrisi geleneksel zorluklarıyla yüzleşmeye devam edecektir.

-Aşırı kapasite,

-Yeniden yapılandırma

-Ticaret sürtüşmeleri

Sadece bunlardan birkaçı olarak ifade edilebilir.

Bunun yanı sıra üretim ve tedarik süreçlerinin raporlanması ve sürdürülebilirlik kriterlerine uyum çelik üreticilerimizin ilgilenmek zorunda oldukları diğer süreçler olacaktır.

Bu süreçlerle ilgili olarak zamanında pozisyon almak konusunda irade gösterebilen üreticiler pazarda rakiplerine göre birkaç adım önde olacaklardır.

Sektörün başlıca sorunlarını sıralayacak olursanız neler söylersiniz?

Bu sorunuzu daha yakından izlemeye çalıştığımız Türk demir Çelik sektörü için cevaplamaya çalışayım.

DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜNDE YAPISAL SORUNLAR:

Türk demir çelik sektöründe 2019 yılı itibariyle ham çelik üretiminin %68’i EAF (Hurda girdisinden başlayan üretim süreci) %32’si BOF (Demir Cevher, ve Kömür Cevherinden başlayan üretim süreci) tesislerinde gerçekleştirilmiştir. Biz bunu yuvarlak olarak %70 EAF, %30 BOF diyebiliriz. Bu üretim Modeli Dünya Demir Çelik sektöründe %30 EAF, %70 BOF olarak gerçekleşmektedir. Bu açıdan Türk Demir Çelik sanayiinde Dünya Demir Çelik sanayiinin tam tersi bir Ham Çelik Üretim yapısı mevcuttur.

YURTİÇİ TÜKETİMİNİN ÇEŞİTLENDİRİLEMEMESİ:

Türk Demir Çelik sektörü 2017 yılında 37,5 Milyon ton, 2019 yılında bunun %10,1 altında 33,7 milyon ton Ham çelik üretimi gerçekleştirdi.

Yine Türk Demir Çelik sektöründe 2017 yılında 36,1 Milyon ton, 2019 yılında bunun %27,9 altında 26,0 milyon ton Ham çelik tüketimi gerçekleştirdi.

Gerçekleşme miktarlarının analiz edilmesi sonucu sektörün tüketim ayağında da ciddi bir kırılganlık göze çarpmaktadır. Sektördeki bu kırılganlık konusunda makro yapısal değişiklilere ve kararlara ihtiyaç olduğu değerlendirilebilir.

MAKRO EKONOMİK KIRILGANLIKLARIMIZ:

Sektörün Tedarik etmek zorunda olduğu Demir Cevherinin yaklaşık %80’i, Koklaşabilir Taş Kömürünün %90-95 ‘i ve Hurda’nın Yerli kaynaklar dışında temin edilen az miktardaki kısmın dışındakinin tamamı ithal yoluyla temin edilmektedir. Türkiye’nin makro ekonomik kırılganlıkları Diğer Sektörlerde olduğu gibi Türk Demir Çelik sektör bilançolarında da önemli yüklerin taşınmasına neden olmaktadır.

NİHAİ ÜRÜN YAPISI:

Türk Çelik sektöründe bir başka iyileşmeye açık alan da katma değeri düşük Nihai ürün yapısından katma değeri yüksek nihai ürün yapısına geçiş konusunda çelikhanelerde ve haddehanelerde yapılacak yapısal değişikler sektörü daha mukavemetli bir yapıya kavuşturacaktır.

HABERİN KAYNAĞI: https://www.insaatnoktasi.com/haber/demir-celik-haberleri/erdemir-vakfi-celik-sektorunu-degerlendiriyor-83697