KESK Çaycuma Bileşenleri TBBM de görüşülmesine devam eden torba yasaya karşı çuvallı eylem yaparak seslerini duyurdular.

Çarşı Meydanında büyük bir çuvalla gerçekleştirilen eylemde eylem için hazırlanan çuvaldan orada bulunan vatandaşlara kağıt çektirilerek,   Mecliste görüşülen torba yasa içinde yer alan ve çalışanların, halkın aleyhine olan maddeler tek tek okutturuldu. Her madde okunduğunda vatandaşlara; “Torba yasa içinde olan ve halkın aleyhine olan bu maddeyi kabul ediyor musunuz?” diye soruldu. Eylem alanında bulunanlar ise hep birlikte “hayır” yanıtı verdi. Sırtında torbayla eylem yerine gelen bir vatandaş ise; pazar yerinden sebze ve meyve topladığını belirterek; “Açım aç. Üç çocuğuma ekmek götüremiyorum” dedi. 

Halkın da ilgi gösterdiği eylemde konuşan Eğitim Sen Çaycuma temsilcisi İsmet Akyol; “Torba torba olmaktan çıktı çuvala döndü. AKP bu çuvalın içine birbiriyle alakası olmayan birçok maddeyi koydu. Haklarımızı, çocuklarımızın geleceğini gasp eden Torba Yasayı kabul etmiyoruz. Yasadan aleyhimize olan düzenlemeler derhal çıkartılmalı, torba yasa geri çekilmeli ve AKP bu kirli oyundan vaz geçilmelidir” dedi.

Açıklamanın ardından eylem için hazırlanan çuval, alkış ve sloganlarla AKP Çaycuma ilçe binası önüne götürüldü ve çuvalın  AKP milletvekillerine göndermesi istendi. Eylemin ardından KESK üyeleri torba yasanın mecliste kabul edildiğinde nelerin olacağını madde madde anlatan bildirileri vatandaşlara dağıttılar.

DAĞITILAN BİLDİRİDE ŞUNLAR YAZIYOR

Torba Yasa tasarısı kanunlaştığında;

 

1-) 1 Ocak 2012’den itibaren herkes GSS primi ödemeden sağlık hakkından yararlanamayacak. Yeşil kart sahipleri GSS kapsamına alınırken, bütün yeşil kartlar iptal edilecek. Örneğin; İşsizler, ayda 30 günden az çalışanlar, köylüler ve 18 yaşından büyük çocuklarımız GSS primi yatırmazsa tedavi olamayacak.

1 Ekim 2010 tarihinden itibaren zorunlu olması gereken GSS primi,  toplumda büyük tepkilere neden olacağından haziran ayında yapılacak olan genel seçim sonrasına bırakılarak, 1 Ocak 2012’den itibaren başlatılacak.

2-) Yabancı öğrenciler öğrenim gördükleri süre boyunca ayda 91 lira katkı payı ödeyerek genel sağlık sigortasından yararlanacakken, vakıfların getirdiği öğrencilerin sağlık sigortası masrafları ise üniversitelere Maliye Bakanlığınca aktarılan kaynaktan karşılanacak. Bu uygulamayla yurt dışından gelecek öğrencilerin özellikle tarikat ya da cemaat bağlantılı vakıflara yönlendirilmesini ve onlar üzerinden Türkiye’ye getirilerek GSS primlerinin üniversitelerin bütçesinden ödemesinin önü açılacak.

 

3-) Çağrı üzerine çalışma veya evde çalışma gibi kısmi süreli esnek çalışma biçimleri yaygınlaşacak. Bu uygulamayla primler eksik yatacak. Kısmi süreli çalışanlar çalıştıkları aylara ait eksik prim sürelerini ceplerinden tamamlamak şartıyla sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekler.  Örneğin evde çalışma yöntemiyle çalışan Ayşe Hanım’ın ayda 15 gün sigortası yatmışsa, eksik olan 15 günü cebinden ödeyip tamamladığı zaman hastanede tedavi olabilecek.

AKP Hükümeti, bu düzenlemeyi haziranda yapılacak milletvekili seçimini düşünerek, halkın tepkisiyle karşılaşmamak için genel seçim sonrasına, yani 1 Ocak 2012’de başlatıyor.

 

4-) 30 yaş ve üzeri çalışan işçilerin işe alınması neredeyse imkânsız hale gelecek.

 

18-29 yaş arası erkekleri ve 18 yaşından büyük kadınları istihdam edenlerin sigorta primlerinin işverene ait tutarı, İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Böylece 30 yaş ve üzeri çalışan işçilerin işe alınması neredeyse imkânsız hale gelecek.

 

5-) İş öğrenimi adı altında, daha kuralsız ve düşük ücretle çalışmanın aracı olan stajyerlik uygulamasında ücretler düşecek, sömürü artacak. Yani Meslek Yüksek Okulu öğrencileri, meslek lisesi ve çıraklık okulu öğrencilerinin stajyerlik ücretleri düşecek.

 

Staj ücreti bakımından şu anda brüt asgari ücretin üçte ikisi ödeniyorken, yapılan değişiklikle stajyerlerin asgari ücretin net tutarının üçte biri kadar ücret almaları sağlanmaktadır. Örneğin stajyer olarak çalışan meslek lisesi öğrencisi Ahmet, 20’nin üzerinde işçi çalıştıran işyerinde staj yapıyorsa aldığı ücret 229 TL’den 178 TL’ye, 20 kişiden az işçi çalıştıran işyerinde staj yapıyorsa aldığı ücret 100 TL’nin altına düşecek.

 

6-) İşsizlik Sigortası Fonu patronların çıkarı için kullanılacak. Önceki yıllarda olduğu gibi,  İşsizlik Sigortası Fonu işsizlere değil, bütçeye ya da işverenlerin sigorta primini ödemek için SGK’ya aktarılacak. Yani fon amacı dışında yağmalanacak. Resmi 3 milyon işsize karşın, sadece 170 bin kişinin faydalanabildiği İşsizlik Fonu’nun prim gelirlerinin yarısının, taşeron firmalara, Özel İstihdam Bürolarına aktarılmasının yolu açılmakta. Fonun, işverenlerin sosyal güvenlik primlerinin ödenmesinde kullanılması uygulaması devam ettirilmektedir.

 

Bugüne kadar İşsizlik Sigortası Fonu’nun büyük bir kısmı hükümetin ve patronların kasasına akmıştır. İŞKUR verilerine göre 60 milyarın üzerinde bir kaynak oluşturan fondan bugüne kadar yapılan 14 milyar 666 milyon TL’lik çıkışın sadece 3 milyar 710 milyon TL’si işsizlik maaşı ödemeleri için kullanılmıştır. Geri kalanı ya bütçeye ya da işverenlerin sigorta primi olarak SGK’ya aktarılmıştır. Yani fon amacı dışında yağmalanmıştır.

 

7-) İşyeri denetimlerini iş müfettişlerinin yerine çalışma bakanlığının memurlarının yapmasıyla, işçi daha korumasız hale gelecek ve mağdur edilecek. Böylelikle tanıdığı olan, gücü olan, denetimden kaçabilecek.

 

“İşçi şikâyetlerinin iş müfettişlerinden alınarak düz memurlara inceletilmesi” ile ilgili madde hem anayasaya hem de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmelerine aykırıdır.  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, bu düzenlemeyi daha önce bir yazıyla yapmaya çalışmış, ancak uygulama Danıştay tarafından iptal edilmiştir.

 

8-) İşyerlerinde deneme süresinin 2 aydan 4 aya çıkarılmasıyla özellikle turizm sektöründe çalışan işçilerde yoğun emek sömürüsü yaşanacak.

 

Tasarı ile fazla çalışma ücreti ödenmeyecek biçimde denkleştirme döneminin turizm sektörü için iki aydan dört aya çıkarılması, bu maddedeki deneme süresinin uzatılması ile birlikte değerlendirildiğinde, turizm sektörüne ciddi bir “ucuz işgücü” kıyağı yapıldığı anlaşılmaktadır.

 

9-) Özel sektörde 10 yılın üzerinde yöneticilik yapmış kişiler, kamu kurumlarının başına getirilmesiyle hem kadrolaşma sağlanmış olacak hem de kamu yararı ilkesi yerine, piyasa koşullarına uyum sağlanmaya çalışılacak. Özel sektör zihniyeti kamuyu yönetilecek.

 

10-) “Ödünç memurluk” uygulamasıyla kurum içi ve kurumlar arasında 6 aya kadar görevlendirme yapılacak, sürgün kural haline gelecek. Örneğin Memur Namık Bey, hakkını aradığında, Hükümet yandaşı sendikaya üye olmadığında “kamu yararı ve hizmet gerekleri”  gereği başka bir kuruma 6 ay gönderilebilecek. 

 

Bu düzenlemede;  memurlar, geçici görevlendirme yapmak isteyen kurumun talebi ve çalıştıkları kurumun izni ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında aşağıda belirtilen şartlarla geçici süreli olarak görevlendirilebilir denilerek, yasal sürgünlerin önü açılmakta, maddenin son fıkrasında “Birinci fıkrada belirtilen hâller dışında memurlar, kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması hâlinde kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarında altı aya kadar geçici süreli olarak görevlendirilebilir” denilerek memurun muvafakati koşulu geçersiz kılınmaktadır.

 

11-) Memurlarda, “Olumlu sicil” yerine “disiplin cezası almamak” koşulu getirilmesiyle cezalandırma mantığı öne çıkacak. Buna göre, 8 yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara bir kademe ilerlemesi daha verilecek. Sicil yerine “disiplin” kavramının getirilmesi, “uslu durmayan”, hakkını arayan memurlar çok rahat cezalandırılacak.

 

12-) Belediye işçileri norm kadroda ya da değil, “İhtiyaç fazlası” ilan edildikleri takdirde, Milli Eğitim veya Emniyet teşkilatının taşra teşkilatlarına hizmetli olarak gönderilecek. Atandıkları yere 5 günde başlamazlarsa işlerini kaybedecekler. İşçiyi yollayan belediye 5 yıl boyunca yeni kadrolu işçi alamayacak. Hizmet alım yöntemiyle taşeron ile anlaşacak. Taşeronlaşma yaygınlaşacak.

 

13-) Kriz döneminde, şirketler krizdeyiz diyerek işçi ücretlerini İşsizlik Fonu’ndan aldı. Şimdi bu uygulama sadece genel kriz koşullarında olmayacak, şirket her dara düştüğünde ücretsiz izinler, kısa çalışma ödeneği devreye girecek. Bu uygulamanın olduğu işyerlerinde işten çıkartmalar kolaylaşacak.

 

14-) 4-C benzeri çalışma statüsü yaygınlaşacak. Tasarıyla; “kurumlarda atama imkânı olmayan memurların”, “yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait malî haklardan ve sosyal yardımlardan yararlanmaya devam” edeceği belirtilirken, “yeni bir kadroya” atandıklarında akıbetlerinin ne olacağı tam olarak açıklanmamaktadır. 657 sayılı DMK’nın 4-C maddesi yukarıda belirtilen işlemin bizzat yapıldığı bir düzenlemedir. Özelleştirilen kamu işletmelerindeki kamu işçileri, 4-C kadrosuna geçene kadar özlük haklarını ve ücretlerini tam almış daha sonra işçilerin 4-C’ye geçirilmesi ile ücret ve özlük haklarında yarıdan fazla kayıp yaşanmıştı. Düzenleme 4/C uygulamasının yaygınlaşmasına neden olacaktır.

 

15-) Torba Yasa ile kamuda esnek istihdam artık yasal hale getirilmektedir. Öngörülen değişiklik ile bir kamu emekçisi birkaç farklı kurumda çalıştırılabileceği gibi, 8 saatlik çalışma süresinin dışında farklı şekillerde çalıştırılabilecektir.

Bizi bize düşürmeyi amaçlayan, haklarımızı, çocuklarımızın geleceğini gasp etmeyi amaçlayan bu yasayı kabul etmeyeceğiz. Yasadan emek alanı ile ilgili düzenlemeler derhal çıkartılmalı, “Torba” ayıklanmalı ve bu kirli oyundan vazgeçilmelidir!