Emek Partisi Zonguldak İl Başkanı Ateş Türeli eğitim konusundaki görüş ve düşüncelerini gönderdiği yazılı açıklama ile bildirdi.  Türeli, “İşçinin Aldığı Maaş 2 Bin Lira, Okul Masrafı 1500 Lira!” başlıklı açıklamasında şöyle dedi:

2019-2020 Eğitim-Öğretim yılı başlangıcı, her sene olduğu gibi bu sene de işçi-emekçi ailelerin belini büktü. “Kayıt paraları”, “Zorunlu bağışlar”, “Kırtasiye masrafları” ve daha nicesi… Sistemin ve sistemin krizlerinin yoksulluğa muhtaç ettiği işçi ve emekçiler, endüstrileşen eğitimden de nasibini aldı. Özel okul zinciri olan bir eğitim bakanından ne beklenebilirdi ki!

Bolu’da açıkta kalan öğrenciler, İmam Hatip Lisesi tercihi yapmak zorunda kalanlar, İstanbul Beşiktaş’ta okul kıyafeti fiyatlarına isyan eden bir anne, Türkiye’nin dört bir yanında 1500 TL’yi aşan okul masrafları…

“Eğitimde fırsat eşitliği”, “Parasız eğitim” gibi söylemlerin karşısında böylesine somut gerçekler duruyor! Dinci-gerici kadrolarla talan edilen, yakın tarihin unutturulduğu bu sistem; bir de maddi açıdan darbe vuruyor gençliğe.

Devlet okullarının niteliksizleştirilmesi, özel okulların desteklenmesi bir yana; devlet okulunda sözde ücretsiz eğitim alan bir öğrenci dershane, özel ders, kurs derdinden kurtulamıyor. Neden mi? Geleceğini belirleyen ama her sene değişen bir sınav için. Bu sınav stresi yetmezmiş gibi geçim sıkıntısı da yükleniyor gençlerin omuzlarına. Ailesine destek olmak için, harçlığını çıkarmak için çalışan öğrencilerin sorumlusu kim?

Sınav stresi yüzünden intihar eden gencecik bedenlerin sorumlusu kim? Bu hâle nasıl geldik? Anayasa’nın 42. maddesinde ne yazıyordu oysa? “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.”

PEKİ NE YAPACAĞIZ?

Bu anayasa maddelerini lafta bırakmamak için şunlar acilen uygulanmalıdır: Eğitim bütçesi artırılmalıdır. Eğitimin bütün kademelerinde, “katkı parası, bağış, ücretli kurs, harç” vb. adı altında alınan paralar sözde değil gerçekte de ortadan kalkmalıdır. Okul ihtiyaçları devletçe karşılanmalıdır. Çocukların sadece kitapları değil, formalarından kalemlerine, beslenmelerinden ulaşımlarına kadar devlet tarafından karşılanmalıdır. Çocuk yardımları komik rakamlar olarak kalmamalı, bu yardımlar çocukların başta eğitim olmak üzere bütün giderlerini karşılayabilecek seviyede olmalı, devlet özel sektörde patronları buna zorlamalıdır. Diyanet, dini dernek vakıflar ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokoller iptal edilmelidir. Öğretmen açıkları giderilmeli, öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları kadrolu olarak atanmalıdır.

Ancak bunlar sağlandığında eğitimi parasız yapma yolunda adım atılabilir, işçiler emekçiler eğitimin sırtlarına yüklediği korkunç yükten kurtulabilir, çocuklarının yüzüne kıvançla, kaygısızca bakabilir, eğitimin niteliği artar.

Bütün veliler ve öğretmenler olarak bir araya gelmeli, bu talepleri hükümete, bakanlığa uygulatmalıyız!

Geleceksizliğe Karşı Liselerde ve Üniversitelerde Mücadeleye!

Parasız ve Nitelikli Bir Eğitim İçin Birleşelim!