28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü yaklaşırken, kamuoyunun dikkatini bu konu üzerine çekecek pek çok olay yaşıyoruz. Konya'da evinin önünde nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla başından vurularak hastaneye kaldırılan 12 yaşındaki küçük Gonca, yaşam savaşını keybetti, olgunlaşıp çiçek olup açamadan soldu. Hergün niceleri solup gidiyor aramızdan. Sebep ise kontrolüz, bilinçsiz bulundurulan bireysel silahlar.
Silahlanmanın bir hak olduğunu savunanlar nedense Amerika örneğini öne sürerler hep. Gun Violence: The Real Cost kitabında Philip J.Cook Amerikadaki bireysel silahlanmanın boyutu ve sonuçları hakkında bilgiler veriyor. Amerikan nüfusunda kişi başına 1 silah düştüğü tahmin ediliyor; yani yaklaşık 300 milyon silah var demekki. Bu silahlanma oranıyla ülkede yılda ortalama 30.000 kişi bireysel silahlarla hayatını kaybediyor. Dünyaca kabul edilen istatistikler 100.000 kişide ne kadar ölüm olduğu şeklinde açıklanır. ABD'de yüzbinde 10'a denk geliyor. Şimdi bizdeki tabloya bir göz atalım: 2007 yılında elde ettiğimiz resmi verilere göre elimizde 2.5 milyon ruhsatlı silah bulunuyor. Suç istatistiklerine baktığımızda, ateşli silahlarla işlenen suçların %85'i ruhsatsız silahlarla işleniyor. Buradan yola çıkarsak, Türkiye'de 17 milyon ruhsatsız silah olduğunu tahmin edebiliriz. Toplamda 20 milyon silah, 80 milyon nüfusa oranlanınca her 5 kişiden birinde silah var demektir. O zaman ABD'deki cinayet oranlarına bakarak bizim yüzbinde 2'ler civarında bir orana sahip olmamız gerektiği düşünülebilir. Ancak yılda 4.500 kişiyi kaybettiğimiz düşünülürse bizdeki oran yüzbinde 6'lar civarına denk geliyor. Yani Türkiye'deki bir silah, ABD'de olduğundan en az 3 kat daha ölümcül. Sebep? Bilinçsiz, bilgisiz ve en önemlisi kontrolsüz silahlanma.
Geçenlerde meclisten bazı milletvekilleri bizi arayarak meclis açıldığında silah kanun tasarısının tekrar mecliste ele alınması için bir imza kampanyası yapmak istediklerini ve bizim destek verip vermeyeceğimizi sordular. Kesinlikle destek veriyoruz. Biz sesimizi duyan ve duymak isteyen herkese ulaşmaya çalıştık. Seçimden sonra 550 milletvekiline tek tek tebrik mesajı ekinde de bu konunun takipçisi ve destekçisi olmalarını rica eden talebimizi gönderdik. Her partiden, sandalye sayısı oranında destek mesajları geldi. Bu konunun siyaset üstü bir konu olduğunu düşünüyoruz. Kimse evladını Umut gibi parkta oynarken, Gonca gibi evinin önünde, Yusuf gibi belediye otobüsünde veya Damla gibi düğün alayında kaybetmek istemez. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. O zaman bu duruma bir dur demek için 28 Eylül'de Taksim Meydanına gel. Sesimize güç kat ki daha çok insan çığlığımızı duysun. Başka çocuklar, henüz hayatlarının baharında, küçüçük bir gonca iken solup gitmesin.

Umut Vakfı